13.11.2021 - 07:00 | Son Güncellenme:
Atatürk’ün naaşı, ebedi istirahatgâhı Anıtkabir’e, 10 Kasım 1953’te, görkemli ve o denli hüzünlü bir törenle nakledildi. Atatürk’ün aziz naaşı, Etnografya Müzesi’ndeki geçici kabrinden sonsuza dek kalacağı Anıtkabir’e, Harp Okulu öğrencilerince çekilen top arabasıyla götürülürken, binlerce kişi gözyaşlarını tutamadı.
Atatürk’ün naaşının, Anıtkabir’e getirildiği 10 Kasım 1953 günü düzenlenen görkemli törende, 10 Kasım 1938 sabahının matemi âdeta yeniden yaşanır.
‘Burası mezara benzemiş’
Etnografya Müzesi’nin yapımına 1925 yılında Reisicumhur Gazi Mustafa Kemal’in emriyle başlanır. Mustafa Kemal, müzenin inşaatında sık sık incelemelerde bulunur. Binanın tamamlanıp çevresinin düzenlendiği bir gün, Saffet Arıkan, Falih Rıfkı Atay, Hasan Reşit Tankut ve Şemsettin Günaltay ile görkemli binaya bir kez daha giden Mustafa Kemal, Müze Müdürlüğü’ne atanan Osman Ferit Sağlam ve Remzi Oğuz Arık tarafından karşılanır. Çok düşünceli olan Mustafa Kemal, merdivenleri ağır ağır çıkar ve tüm salonları tek kelime etmeden gezer ve birden Müze Müdürü’ne dönerek, “Burası mezara benzemiş!” der. Herkes donup kalır, kimse tek kelime söyleyemez.
Törende top arabası etrafında 12 general yer aldı.
Uluslararası yarışma
Atatürk’ün bir mezara benzettiği Etnografya Müzesi’ndeki naaşının O’nun ölümsüz kişiliğine yakışır bir anıtmezara taşınması için aradan 15 yıl geçecektir. Oysa ebediyete intikalinden yaklaşık bir ay sonra, böyle bir anıtmezar yaptırılması konusunda 16 Aralık 1938’de Başbakanlık Müsteşarı başkanlığında, içişleri, milli eğitim, bayındırlık bakanlıkları ile Genelkurmay temsilcilerinin katılımıyla özel bir komisyon kurulur. TBMM’de kurulan 17 kişilik ayrı bir komisyon da Anıtkabir’in Ankara’nın her tarafına geniş bir görüş açısıyla hâkim olan Rasattepe’de yapılmasına karar verir ve bu amaçla söz konusu yer, 7 Temmuz 1939’da kamulaştırılır.
10 Kasım 1953’te düzenlenen Anıtkabir’e nakil töreninde oluşturulan kortej Aslanlı Yol’da ilerlerken görülüyor.
Anıtkabir projesinin belirlenmesi için uluslararası bir yarışma açılır. 1 Mart 1941’de İkinci Dünya Savaşı’nın alevlerinin dünyayı sardığı bir dönemde açılan bu yarışmaya Türkiye’den 20, Almanya’dan 11, İtalya’dan 7 ve Avusturya, İsviçre, Fransa ve Çekoslovakya’dan 49 proje gönderilir. Aralarında ünlü Alman mimar Prof. Paul Bonatz’ın da bulunduğu uluslararası jüri, eserleri 23 Mart 1942 tarihinde yaptığı toplantıda değerlendirir. Jüri, Ordinaryüs Profesör Emin Onat ile Yüksek Mimar Doçent Orhan Arda’nın ortak projesinin uygulanmasına karar verir. Anıtkabir’in temeli, 9 Ekim 1944 tarihinde görkemli bir törenle atılır. 9 yıl süren inşaat, 4 aşamada 1 Eylül 1953’te tamamlanır.
Anıtkabir’e yolculuk
1953 yılının 10 Kasım gününe gelindiğinde, mezara benzemeyen, insancıl bir görüntünün hâkim olduğu Anıtkabir’e doğru yolculuk başlayacaktır. O günü anlatan haberlerde, bu yolculuk şöyle özetlenir: “… Etnografya Müzesi’ndeki geçici kabrinden çıkarılarak bir süre katafalka konulan Atatürk’ün naaşı, 18 nolu top arabasını çeken Harp Okulu öğrencileri tarafından Anıtkabir’e götürülürken binlerce insan gözyaşlarını tutamadı. Törende Cumhurbaşkanı Celal Bayar, Atatürk’ün başucunda ağlayarak O’nun hüviyet ve meziyetlerini bir kere daha belirten bir konuşma yaptı. Büyük bir intizam ve vakar içinde geçen tören 4.5 saat sürdü. İlk gün Anıtkabir’i 70 bin kişi ziyaret etti.
Ata’nın naaşı Anıtkabir’e nakli sırasında 136 asteğmenin çektiği top arabasında.
Halk Ankara’ya akın etti
Etnografya Müzesi’nden Ulus Meydanı’na ve TBMM’den Rasattepe’ye uzanan yollar sabahın erken saatlerinden itibaren insan doluydu. Ankaralılar ve yurdun her tarafından gelen binlerce yurttaş O’nu son istirahatgâhına uğurlamaya hazırlanıyordu. Atatürk’ün naaşı, Etnografya’dan Harbiyelilerin omuzlarında çıkarılarak top arabasına konuldu. Saat dokuzu beş geçe saygı duruşu yapıldıktan sonra yürüyüş başladı. Top arabasının iki yanında nöbetleşe 12 general yürüyordu. Cumhurbaşkanı Celal Bayar, top arabasının hemen arkasında yürüyen Makbule Atadan’ izliyordu. Onun arkasında aynı hizada yürüyen CHP Genel Başkanı İsmet İnönü, Başbakan Adnan Menderes ve Meclis Başkanı Refik Koraltan yer alıyordu. Kurtuluş Savaşı’nın ve Cumhuriyet döneminin önde gelen isimleri, bakanlar, milletvekilleri, askeri ve mülki erkân, diplomatlar, meslek kuruluşlarının temsilcileri, kortejdeki yerlerini almışlardı. Törene katılanlardan yüzlercesinin göğsünde İstiklal Madalyası parlıyordu. Rasattepe’ye tırmanırken kortejin göz alabildiğine uzadığı görülüyordu.”
‘Bizler Ata öksüzü’
Atatürk’ün naaşının Etnografya Müzesi’nden Anıtkabir’e nakil töreni, Ankara Radyosu tarafından canlı yayında aktarılır. Dönemin şairleri, tiyatro sanatçıları, matemli, ama içten gelen ses tonuyla; törenin görkemini, radyoları başındaki vatandaşlara anlatırlar.
Ziya Osman Saba’nın “O’nsuz’’ adlı şiirini okuyan kadın tiyatro sanatçısının yürekleri dağlayan bir ses tonuyla söylediği şu dizeler, belki o günü en iyi yansıtır:
“...Nasıl yok bileceğiz O güzel güneş yüzü?
Ana, baba değil bu, bizler Ata öksüzü...
Tatmadık, bilmiyoruz bu bambaşka yaray
Öğret bize Yarabbim ah O’nsuz yaşamayı! ”
-BİTTİ-