15.07.2018 - 01:30 | Son Güncellenme:
Musa Kesler - milliyet.com.tr
Asla unutulmayacak
Sabahın ilk ışıklarında yapılan bu saldırıda 15 vatandaş şehit olmuştu. Kimi Beştepe Millet Camii’nin civarında, kimi Külliye’nin hemen önündeydi. 15 Temmuz akşamı başlayan kanlı darbe girişiminin 16 Temmuz sabahındaki son şehitleriydi onlar... 15 Temmuz’un birinci yılında, şehitler için Külliye’nin hemen karşısında bir abide yapıldı. 249 şehide atfen yapılan abide, hem şehitleri; hem de darbeye karşı topyekûn mücadeleyi anlatan sembollerle bezendi. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın “Tek millet, tek bayrak, tek vatan, tek devlet” vurgusu da motiflerle abideye işlendi. Açılışta “Şehitler Abidesi, gelecek nesiller için de inşallah sürekli bu anı hatırlatacaktır” diyen Erdoğan, gelecek nesillerin 15 Temmuz’u ve onun temsil ettiği zihniyeti unutmamalarının altını çizdi.
‘Milletin özgür iradesi’
Erdoğan, TBMM’de yemin ettikten sonra şehitlerin verildiği hattan geçerek Külliye’ye geldi. “Başkan” olarak Beştepe’de yaptığı ilk konuşmada da, “Vesayetten darbelere, terör saldırılarından, ekonomik tuzaklara kadar her türlü sıkıntıyı yaşamış bir siyasetçiyim.” diyerek 15 Temmuz’a atıf yaptı. “Türkiye Osmanlı’dan beri tarihinde ilk defa kritik bir yol ayrımında, tercihini darbe veya benzeri zorlamalarla değil, milletimizin özgür iradesiyle gerçekleştirmiştir.” diyerek geçiş sürecinin demokratikliğini vurguladı. Şehitleri de unutmadı: “Bu vesileyle girdiğimiz her mücadelede yanımızda olan, bilhassa ikinci yıl dönümüne ulaştığımız 15 Temmuz darbe girişiminde canları pahasına istiklâllerine ve istikbâllerine sahip çıkan milletime şükranlarımı sunuyorum” dedi. Şüphesiz ‘istiklâl’ ve ‘istikbâl’ Erdoğan’ın siyasi söyleminde her daim öne çıkardığı vurgular. Bununla birlikte bu özgürlüğü ve geleceği ifade eden bu iki kavramı 15 Temmuz ile özdeşleştirmesi ise darbe girişimine karşı mücadelenin Erdoğan nazarındaki manasını göstermesi açısından mühim.
Küresel takip
Erdoğan, Türkiye gündeminde olduğu gibi uluslararası gündemde de 15 Temmuz’un peşini bırakmadı. MİT’in çeşitli ülkelerdeki ‘paket’ operasyonları devam ederken; ABD, Almanya ve Yunanistan gibi ülkelerle yapılan her görüşmede 15 Temmuz masadaki konulardan biriydi. Türkiye’nin darbe teşebbüsünün Amerika’daki baş faili Gülen’in iadesine ilişkin talepleri neticelenmemişken; Trump İzmir’de FETÖ bağlantılı bir suçtan tutuklu olan Amerikalı papaz Brunson’un serbest bırakılmasını istiyordu. Erdoğan, bu talebe bakışını “Bir papaz da (Fethullah Gülen) sizde var, siz onu bize verin” ifadesiyle adeta özetledi. Erdoğan 15 Temmuz’un faillerini işaretini son NATO toplantısında da verdi. Başbaşa yaptıkları görüşmede Edirne’de tutuklu Yunan askerlerine değinen Çipras’a, Yunanistan’a sığınan 8 darbeciyi hatırlattı. İkili görüşmenin detayları kelime kelime olarak ortaya çıkmasa da Erdoğan’ın bu konudaki yaklaşımının ne kadar baskın olacağını tahmin etmek zor değil.
‘Halkın gücü’
Başkan Erdoğan, 15 Temmuz’un hesabını hem içerde hem de dışarda sormaya devam edecek. Buna hiç şüphe yok. Nitekim, bu konudaki motivasyonun kaynağını daha 15 Temmuz gecesi, kalkışma devam ederken CNNTürk yayınına bağlandığında tek cümleyle şöyle özetlemişti: “Halkın gücünün üstünde bir güç ben tanımadım bugüne kadar hayatımda, bundan sonra da zaten böyle bir şey tanımamız söz konusu değil!”