17.12.2020 - 20:20 | Son Güncellenme:
Eserlerinin büyük çoğunluğunu Farsça yazan mevlana, bir kısım eserini ise Türkçe kaleme almıştır. Yıllar süren Mesnevi eserinin ardından yaşlanan ve hastalanan Mevlana Celaleddin-i Rumi yaşamını yitirdi. Rumi'nin öldüğü gün bir kesim tarafından düğün gecesi anlamına gelen 'Şeb-i Arus' adıyla anılır.
MEVLANA KİMDİR?
30 Eylül 1207 tarihinde Horasan'ın Belh bölgesinde, Afganistan sınırları içinde kalan Vahş kasabasında dünyaya geldi. Annesi, Belh Emiri Rükneddin'in kızı Mümine Hatun; babaannesi, Harezmşahlar hanedanından Fars Prensesi, Melîke-i Cihan Emetullah Sultan'dır. Babası, "alimlerin sultanı" unvanı ile tanınmış Muhammed Bahâeddin Veled; büyükbabası, Ahmed Hatîbî oğlu Hüseyin Hatîbî'dir. Mevlânâ, yazdığı Mesnevî adlı eserinde kendi adını Muhammed bin Muhammed bin Hüseyin el-Belhî şeklinde vermiştir. Lakabı Celâleddin’dir. “Efendimiz” anlamındaki “Mevlânâ” unvanı onu yüceltmek maksadıyla söylenmiştir. Bir diğer lakabı olan Hudâvendigâr ise Mevlânâ'ya babası tarafından takılmıştır ve "sultan" manasına gelmektedir.Mevlânâ, doğduğu kente nispetle Belhî şeklinde anıldığı gibi hayatını sürdürdüğü Anadolu'ya nispetle kendisine Rûmî de denmektedir.Ayrıca müderrisliği nedeniyle Molla Hünkâr ve Mollâ-yı Rûm olarak da anılmaktaydı.
13. yüzyılda yaşamış Fars - Sünni - Müslüman şair, fâkih, âlim, ilahiyatçı ve Sufi mutasavvıf olarak bilinir. Manevi mirası İranlılar, Tacikler, Türkler, Rumlar, Peştunlar, Orta Asyalı Müslümanlar ve Güney Asyalı Müslümanlar tarafından benimsendi. Şiirleri dünya çapında onlarca dile birçok kez çevrildi ve zaman zaman çeşitli farklı biçimlere çevrildi. Mevlânâ, eserlerini çoğunlukla Farsça kaleme alsa da nadiren Türkçe, Arapça ve Rumca kullanmayı da tercih etti. Konya'da yazdığı Mesnevî, Fars diliyle yazılmış en büyük şiirlerden biri olarak kabul edilir. Eserleri, yazıldığı orijinal hâliyle günümüzde hâlen Büyük İran'da ve Farsça konuşulan yerlerde okunur.
Babası Bahaeddin Veled'in ölümünden bir yıl sonra, 1232 yılında Konya'ya gelen Seyyid Burhaneddin'in manevi terbiyesi altına girmiş ve dokuz yıl ona hizmet etmiştir. İlk eşi Gevher Hatun ölünce, Mevlânâ Konya'da ikinci kez Gera Hatun ile evlenmiş ve ondan Muzafferettin Alim Çelebi adında bir oğlu ve Fatma Melike Hatun adında bir kızı olmuştu. Mevlânâ'nın soyundan gelen Çelebiler, genellikle Sultan Veled'in oğlu Feridun Ulu Arif Çelebi'nin torunlarıdır; Fatma Melike Hatun'un torunlarıysa Mevlevîler arasında İnas Çelebi olarak anılırlar.
Mesnevî bittiği zaman artık epeyce yaşlanmış olan Mevlânâ yorgun düşmüş, ayrıca sağlığı da bozulmuştu ve 17 Aralık 1273'te hayatını kaybetti. Mevlânâ'nın vefat ettiği gün olan 17 Aralık, düğün gecesi anlamına gelen ve sevgilisi olan Rabb'ine kavuşma günü olduğu için Şeb-i Arûs olarak anılır.