21.12.2022 - 18:57 | Son Güncellenme:
İHA
TBMM Başkanı Mustafa Şentop, resmi temasları kapsamında Kuzey Makedonya'nın başkenti Üsküp'e geldi. Uluslararası Balkan Üniversitesi'nde, 21 Aralık Türkçe Eğitim Günü kapsamında düzenlenen programa katılan Şentop önemli açıklamalarda bulundu. Makedonya Türk Sivil Teşkilatlar Birliği'nin (MATÜSİTEB) çeşitli etkinlikle bu günü bir bayram havasında kutladığını ifade eden Şentop, "Burada, Türk toplumunun varlığını ve kimliğini muhafaza etmesi bakımından Türkçe çok önemli, çok temel bir unsur. Türkçenin eğitim dili olarak kullanılması ve geliştirilmesi çok önemli. Kuzey Makedonya çok dilli, çok kültürlü, farklı inançlardan insanların bir arada barış içerisinde yaşamış olduğu bir devlet. Bu açıdan çok önemli. Balkanlar dünyada tarih bakımından çok eski dönemlerde yerleşim, farklı medeniyetlere mekan olma bakımından çok önemli bir merkez. Uzun yıllar da, bu topraklarda yine aynı şekilde farklı dilden, farklı inançtan, farklı kültürlerden insanlar yüzyıllarca bir arada yaşamışlar. Burada farklı kültürlerden gelmekle beraber ortak bir kültürü, ortak bir medeniyeti de inşa etmişiz. Bunun en önemli unsurlarından birisi de buradaki Türk toplumu ve Türkçe. Türkçenin iyi bir şekilde öğrenilmesi, öğretilmesi ve ona önem verilmesi bizim için de çok kıymetli bir husus. Türkiye Cumhuriyeti olarak da bu konuyu yakın takip ediyoruz. Kuzey Makedonya ile yakın iş birliği içerisinde her zaman birlikte bu yönde çalışmalar yürütüyoruz" açıklamasında bulundu.
"Avrupa’nın eğitim kurumlarından birisi olmasını arzu ediyoruz"
Kuzey Makedonya'ya verdikleri desteklerden dolayı da teşekkür eden Şentop, "Sayın Cumhurbaşkanımızın Recep Tayyip Erdoğan'ın öncülüğünde ve her zaman himayelerinde, çünkü ne zaman bir sıkıntı, bir sorun yaşansa maddi-manevi, sayın Cumhurbaşkanımız o sorunun çözümü için seferber olmuştur, birçok çevreyi, insanları seferber etmiştir. Bu üniversite esasen onun fikri ve eseridir. Fizik mekanlar olarak, öğrenci sayısı itibarıyla, eğitim öğretim yapılan alanların sayısının artışıyla, akademik kadrosuyla ve akademik çalışmalarıyla çok gelişti. Yeterli değil tabii ki. Biz her zaman bu üniversitenin sadece Kuzey Makedonya Cumhuriyeti’nin değil, Balkanların, sadece Balkanların da değil Avrupa’nın en önemli kurumlarından, eğitim kurumlarından birisi olmasını arzu ediyoruz" dedi.
"Yıllardır uluslararası meselelere bakarken temel perspektifimiz insani bir bakış açısıdır"
Rusya ile Ukrayna arasında devam eden savaşa da değinen Şentop, "Çok yakınımızda bir coğrafyada bir savaş yaşanıyor. Rusya-Ukrayna savaşı. Çeşitli sebepleri var. Rusların izahları var bununla ilgili, Ukraynalıların izahları var. Çeşitli Avrupa ülkelerinin ‘bu neden böyle oldu, nasıl olmalı falan’ buna dair açıklamaları var. ABD'nin var, başka ülkelerin var. Bütün bu açıklamaları yaparken bu perspektif dediğimiz şey çok önemli. Bizim fotoğrafçı arkadaşlarımız var burada. Fotoğraflara baktığınızda, yani fotoğraf çekmek çok basit bir şeymiş gibi geliyor tabii hepimize ama o perspektifi bulabilmek çok önemli. Bunu yapabilmek için de bir yerde durmanız gerekiyor, bir şeyleri esas almanız gerekiyor. Oradan hareketle bir yere bakıyorsunuz. Dolayısıyla neleri önceliyorsunuz, sizin olaylara bakışınızda esas olan nedir, bu çok önemli. Biz Türkiye olarak, bu olay da dahil olmak üzere, ama yıllardır uluslararası meselelere bakarken temel perspektifimiz insani bir bakış açısıdır, insanı esas alan bir bakış açısıdır. Bunu savaş başladıktan sonra da, başlamadan önce de gösterdik. Sayın Cumhurbaşkanımızın öncülüğünde bir yaklaşımla biliyorsunuz dünyanın en temel krizlerinden birisi tahıl kriziydi yakın zamanda. Bu sadece tahılın azlığı meselesi değil, şüphesiz onu yaşayan ülkeler de var ama aynı zamanda tahıl piyasalarındaki bozulma sebebiyle, fiyatların çok yükselmesi de söz konusuydu. Bu konuda iki ülkeyle de görüşebilen, Rusya ve Ukrayna’yla ve bu konuda bir İstanbul Sözleşmesi dediğimiz bir sözleşmeyle tahıl koridorunu işler hale getiren ülke Türkiye, sayın Cumhurbaşkanımız" sözlerine yer verdi.
"Barışın da küresel olması lazım"
Tüm dünyada savaşın neden olduğu bir enerji krizi yaşandığını ifade eden Şentop hayatını kaybedenleri, soğuk hava şartlarında zorlananları ve gıda ihtiyacını karşılamakta zorlanan insanları hatırlattı. Yakın coğrafyada büyük bir göç yaşandığını söyleyen Şentop, "Yakın coğrafyadan bahsediyorum, ama sadece yakın coğrafyamız değil, biraz Orta Doğu'ya gittiğinizde, Afganistan’a gittiğinizde, dünyanın birçok yerinde bu tür sorunlar var. Dünyada bilgi bu kadar arttı, bir küreselleşme var, bilginin küreselleşmesi gibi hususlar da dahil olmak üzere. Ama küreselleşme deyince tabii bizim hep materyalist-kapitalist bakış açısı küreselleşmeyi sadece paranın serbest dolaşımı, eşyanın serbest dolaşımı gibi algılıyor. Ama her şey aslında serbest dolaşıma girdi. Virüs mesela, o da serbest dolaşıyor. Çin’de başlayan, ortaya çıkan bir virüs çok kısa bir süre içerisinde dünyanın her yerine bütün mutasyonlarıyla dolaşıyor. O da küresel, hastalıklar da küresel, bunları anlamalıyız. Ama sağlık da küresel olmalı. Biliyorsunuz bu konuda da, aşıyla ilgili yaşadığımız sorunları, bazı ülkeler ihtiyacından çok fazla stoklar yaptılar, başka ülkeleri gözetmeden. Ama sadece kendi vatandaşlarınızı aşılasanız yetmiyor. Çünkü başka bir ülkedeki virüs veya mutasyona uğramış virüs gelip sizin ülkenizi, sizin vatandaşlarınızı vuruyor. Dolayısıyla sağlık da küresel, barışın da küresel olması lazım. Yani şunu demek istiyorum, dünyanın herhangi bir yerinde bir insan barış içerisinde, huzur içerisinde, asgari insani şartlarda yaşamıyorsa bütün dünyanın, bütün dünyada yaşayan insanların güvenliği ve huzuru tehdit altındadır. Artık insanlık bu anlamda birbirine bütünüyle ve çok yakın şekilde bağlı hale gelmiştir. Bizim bu anlamda önceliğimiz insan olmalı, insanı esas alan, var olan her şey, devletler, kurumlar, kavramlar bütün teoriler aslında o tek insan için, o insanın bu dünyada insanca yaşayabilmesi için vardır. Bu anlayış içerisinde hareket etmemiz gerekiyor. Türkiye olarak biz uluslararası ilişkiler alanında bunu yapmaya çalışıyoruz, ve halen de onu gerçekleştirmeye çalışıyoruz. Ama tabii o makro büyük politikalar, dünyayı yönetme idealleri, hırsları falan olan bazı siyasetçiler, bazı ülkeler buna karşı bir tutum içerisine girebiliyor ama bu önemli değil. Bundan sonra böyle bir dünyada bilginin bu kadar yaygın olduğu küreselleşmenin bu kadar yaygın olduğu dünyada kazanacak olan insanı önceleyen politikalardır, insanlıktır. Biz bunun peşindeyiz" ifadelerini kullandı.
"TÜRKÇE, ORTAK AİDİYETİMİZİ ARTIRIYOR, MİLLİ VARLIĞIMIZI YAŞATIYOR"
TBMM Başkanı Mustafa Şentop, Kuzey Makedonya’da temaslarını sürdürüyor. Şentop, Makedonya Türk Sivil Teşkilatlar Birliği (MATÜSİTEB) ve Türk İşbirliği ve Koordinasyon Ajansı (TİKA) tarafından Türkçe Eğitim Bayramı kapsamın düzenlenen programda konuştu. Tüm Kuzey Makedonya halkının Türkçe Eğitim Bayramı’nı kutlayan Şentop, “Bu anlamlı organizasyonu yıllardır mükemmel bir biçimde düzenleyen Makedonya Türk Sivil Toplum Teşkilatları Birliği başta olmak üzere emeği geçen herkese canı gönülden teşekkür ediyorum. Bayramımızı sahiplenen, coşkuyla kutlayan, dilimizi layığıyla yaşatarak millî varlığımızı koruyan büyük küçük herkesi tebrik ediyorum” dedi.
“Türkçe eğitiminin güçlenerek devam etmesine Türkiye olarak özel bir önem atfediyoruz”
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın selamlarını ileten Şentop, “Şu husustan emin olunuz ki, başta Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan olma üzere her bir Türk vatandaşının kalbi bu topraklar ile beraber atıyor. Kuzey Makedonya’da Türkçe eğitiminin güçlenerek devam etmesine Türkiye olarak özel bir önem atfediyoruz. Türkçenin Kuzey Makedonya’da yaşatılmasının, bu coğrafyada birliğin ve dirliğin güçlenmesi, kültürel zenginliğin her daim yaşaması ve bu güzide ülkenin gücünün çok daha ileri safhalara taşınması için büyük hizmetler edeceğine de inanıyoruz” dedi.
“Türkçe, ortak aidiyetimizi artırıyor; milli varlığımızı yaşatıyor”
Türkiye’nin Kuzey Makedonya'yı bağımsızlığını kazandığı andan itibaren her alanda desteklediğine dikkat çeken Şentop, “Bizi birbirimize bağlayan pek çok ortak nokta bulunuyor. Bu unsurların en başında da hiç şüphesiz ortak geçmişimiz ve bu geçmişi şekillendiren, anlamlandıran, bugünlere taşıyan dilimiz, güzel Türkçemiz geliyor. Çünkü aklımızdan geçen her düşünce, gönlümüzden geçen her kelam ancak ve ancak lisanla vücut buluyor. Sevincimizi ve kederimizi ortak bir paydaya dönüştüren Türkçemiz, bugün yalnızca geniş kitlelerin iletişim kurmasını sağlamakla kalmıyor aynı zamanda konuşulduğu her yerde ortak bir şahsiyet edinme sürecini ortaya çıkarıyor. Türkçe, ortak aidiyetimizi artırıyor, milli varlığımızı yaşatıyor” dedi.
Türkçe’nin bir köprü görevi gördüğünü vurgulayan Şentop, “Bizleri birbirimize kenetleyen bir köprü görevi görüyor. Gönülden gönle, zihinden zihne, geçmişten geleceğe ortak köprülerimizi ve değerlerimizi inşa ediyor. Bu öyle güçlü bir köprü ki binlerce yıllık tarihi, yaşayan bir kültürel mirası güvenle üzerinde taşıyor. Öyle sağlam bir köprü ki yüzyılların neşesi, kederi, gayesi üzerinde yüklü olmasına rağmen katiyen sallanmıyor. Öyle uzun bir köprü ki kilometrelerce uzaklıktaki toplumları birbirine bağlıyor. Öyle bir köprü ki aradaki tüm sınırları, kilometre farklarını ortadan kaldırmayı başarıyor” dedi.
Türkçe’nin Ankara’dan Üsküp’e, Azerbaycan’dan Kazakistan’a, Kırgızistan’dan Özbekistan’a, Sibirya’dan Basra Körfezi'ne, Uzak Asya’dan Avrupa’ya kadar uzanan çok geniş bir coğrafyada yüz milyonlarca insanın; ortak bir geçmişi, kültürü, ülküyü paylaşmasına vesile olduğunu aktaran Şentop, “Tüm sınırları, kilometre farklarını ortadan kaldırmayı başarıyor. Sadece Türkler arasında değil, bir dünya dili olarak tüm cihanda soydaş, dost, kardeş ve akraba toplumlar arasında gönül köprüleri kuruyor. Bizleri; candan öte kardeş konumuna getiriyor” dedi.
“Türkçe ana dilde eğitim, bugün anayasal bir hak olarak büyük bir özveriyle ilim ve irfan yaymaya devam ediyor”
Şentop, “Türkçeyi yaşatabilmek adına çok ciddi bir sorumluluğumuz bulunuyor. Bunun en önemli yolu ise genç dimağlara Türkçe ana dilde eğitim yoluyla ulaşabilmekten geçiyor. Ne mutlu ki 1944 yılında Üsküp Sultan Murad Camii avlusunda Tefeyyüz Mektepleri ile başlayan Türkçe ana dilde eğitim, bugün anayasal bir hak olarak büyük bir özveriyle ilim ve irfan yaymaya devam ediyor. Bugünlere gelmemizde şüphesiz Makedonya Türklerinin millî varlıklarını korumak ve yaşatmak amacıyla faaliyet gösteren Yücelciler’in çok büyük emekleri bulunuyor” ifadelerini kullandı.
İlk Türk okulu Tefeyyüz’ün açılmasına öncülük etmiş olan Yücelciler’e değinen Şentop, “Yeni Türk alfabesi ile okuma kitapları basarak, Üsküp Radyosunda ilk Türkçe yayını yaparak, ilk Türkçe gazete olan Birlik’i yayına alarak millî şuurun bu topraklarda canlı kalmasını sağlamışlardır. Ayrıca Türkiye’deki pek çok önemli eserin Türkiye’den bu topraklara getirilmesine, okutulmasına, hatta en çok okunan kitaplar olmasına vesile olmuşlardır. Mehmet Akif Ersoy’un, Ziya Gökalp’in, Mehmet Emin Yurdakul’un, Namık Kemal’in ve Yahya Kemal Beyatlı’nın eserleri bu sayede okutulmuş, özümsenmiş, böylece onlardan sonra gelen neslin düşünce yapısı bu doğrultuda şekillenmiştir. Bu topraklar daha pek çok önemli fikir insanı çıkartmış ve bu şahsiyetler Türkçemiz adına önemli çalışmalar gerçekleştirmiştir” dedi.
“Osmanlı dönemi incelendiğinde şairlerin önemli bir bölümünün Balkanlar’da doğup büyüdüğü görülür”
Büyük tarihçi Fuad Köprülü’ye göre Osmanlı kültür coğrafyası içinde en çok şair yetiştiren yöreler sıralamasında Üsküp ve Manastır’ın en önde gelen yerler olduğuna dikkat çeken Şentop, “Osmanlı dönemi incelendiğinde şairlerin önemli bir bölümünün Balkanlar’da doğup büyüdüğü görülür. Hatta bu anlamda Rumeli’den ‘Şairler ocağı’ olarak da bahsedilir. Örneğin Klasik Türk Edebiyatı’nda Rumelili ve Makedonyalı şairlerin etkisini yadsıyamayız. Debreli Vecdi’den, Gevgelili Bali’den Üsküplü Ata’dan, İshak Çelebi’den, Hayali, Hayreti’den, Taşlıcalı Yahya’dan, Yeniceli Usuli’den, Celal Bey’den, Firdevsi’yi anmadan Divan Edebiyatı’ndan bahsedemeyiz. Edebiyat ve fikir dünyamızın çok büyük ve çok önemli şairi Yahya Kemal için de Üsküp çok ayrı bir öneme sahiptir. Ahmet Agah’ı İstanbul şairi Yahya Kemal Beyatlı mertebesine ulaştıran etkenlere baktığımızda bu toprakların etkisi yadsınamaz. Divan edebiyatı ile modern şiir arasında köprülük görevi gören büyük şairin edebi kişiliğinin ve fikir dünyasının oluşmasında, bu şehrin, Üsküp’ün her taşının, dalının, her köşesinin, burada geçirdiği 18 yılın çok büyük bir payı vardır. Üsküp’ten çıktıktan sonra Selanik, İstanbul, Paris, Varşova, Madrid, Lizbon ve Pakistan’a uzanan yolculuğunda zihninden ve hatıralarından Üsküp’ü ve Makedonya’yı hiçbir zaman çıkarmamıştır” dedi.
Yahya Kemal Beyatlı’nın “Ben Paris’te iken bile, hiç münasebeti olmadığı halde, kulaklarıma Üsküp’teki ezan seslerinin bir hatıra gibi aksedip beni bir nostalji içinde bıraktığını hissettiğim anlar olmuştur Lakin bu sesler, beni bütün ömrümce zaten bırakmış değildir” sözleriyle Üsküp’e olan muhabbetini ve hasretini ifade ettiğini belirten Şentop, “Balkan Çınarı lakaplı, Makedonyalı Türk şair İlhami Emin'in şu sözleri de Yahya Kemal’in Üsküp için önemini oldukça çarpıcı bir biçimde özetler: ‘Üsküp tarihe Yahya Kemal’le bağlıdır. Bu şehri Yahya Kemal’siz düşündüğümüz zaman sanki son Türk de Üsküp’ü terk edip gitmiş gibi olur’ Bu vesileyle, Türkçe’nin bu topraklarda yaşaması için uğurda canla başla çalışan ve hatta yine bu uğurda canlarını feda eden kahramanları rahmetle anıyorum” dedi.
“Bu topraklarda yaşayan soydaşlarımızın bizdeki önemi, değeri çok büyük”
Türkiye ve Kuzey Makedonya’nın kaderi ortak devletler olduğunu belirten Şentop, “Halklarımızın birbirine duyduğu derin muhabbet, kardeşliğimiz ve güzel Türkçemiz ülkelerimizi birleştiren en büyük değerlerdir. Paylaştığımız değerlerin yanı sıra, ülkelerimizin; medeniyet tasavvurları, barış, istikrar ve refaha dayalı bir geleceğe olan inancı da ortaktır. Sözün özü, Türk dili ve edebiyatına sayısız katkı sunmuş, Türk milli bilincini tüm zorluklara rağmen layığıyla yaşamış ve tüm baskılara rağmen yaşatmış bu güzel toprakların ve bu topraklarda yaşayan soydaşlarımızın bizdeki önemi, değeri çok büyük. Bu anlamda Türkçe eğitim ve kültür faaliyetlerinin devamı için, yeni neslin Türkçeyi unutmaması ve kullanması için Türkiye Cumhuriyeti olarak bizler de Büyükelçiliğimiz başta olmak üzere, Milli Eğitim Bakanlığımız, Maarif Vakfımız, TİKA’mız, Yunus Emre Enstitümüz, YTB’miz ile her türlü iş birliğine ve dilimizin layığıyla yaşatılması adına ne gerekiyorsa yapmaya her daim hazırız” dedi.
“Türkçe barışın, huzurun ve beraberliğimizin sembolü olmayı yüzyıllardır olduğu gibi önümüzdeki dönemde de sürdürecektir”
“Kuzey Makedonya’da Türkçe eğitiminin güçlenerek devamı için vereceğimiz her emek, bu coğrafyadaki kardeşliğin güçlenmesine, ülkenin kültürel zenginliğine ve itibarına büyük katkılar sağlayacaktır” ifadelerini kullanan Şentop, “Bu coğrafyayı, bu zengin kültürü inşa eden dillerden biri olan Türkçe barışın, huzurun ve beraberliğimizin sembolü olmayı yüzyıllardır olduğu gibi önümüzdeki dönemde de sürdürecektir. Tarihin akışının değişmeye başladığı bugünlerde; hak, adalet, insaniyet ve hürriyet mizanlarıyla tüm insanlığa hizmet edilmesi için Türkiye ve Kuzey Makedonya tam bir birliktelik ile çalışmaya devam edecektir. En samimi duygularımla Türkçe Eğitim Bayramımızı bir kez daha kutluyor, böylesine güzel bir organizasyonla bir araya gelmemizi sağladığınız için tekrar teşekkür ediyorum” dedi.