19.08.2022 - 16:17 | Son Güncellenme:
Rusya-Ukrayna savaşının ilk günlerinde Ukrayna'nın Zaporijya Nükleer Santrali çevresinde yaşanan çatışmalar tüm dünya tarafından endişeyle takip edildi. Avrupa’nın en büyük nükleer enerji santrali olarak bilinen tesiste yaşanacak olası bir kazanın Çernobil Faciası'nı geride bırakacak bir çevre felaketine sebep olmasından korkuluyor. Mart ayından bu yana Rusya kontrolü altında olan nükleer santral, son dönemde Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı (IAEA) tarafından yapılan açıklamalar ile tekrar gündemde. IAEA Başkanı Rafael Grossi, konu hakkında yaptığı açıklamada, santralde görevli personel ile görüşmekte sıkıntı yaşadıklarını belirtti ve "Zaporijya Nükleer Santrali kontrolden çıktı. Nükleer güvenliğin her ilkesi ihlal edildi" ifadelerini kullandı.
UAEA’dan yapılan açıklamaların ardından Avrupa Birliği (AB) ve 42 ülke yayınladıkları ortak deklarasyonla Avrupa Güvenlik ve İş birliği Teşkilatı (AGİT) çerçevesinde Rusya’ya santralden çekilme çağrısı yaptı. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan da Ukrayna Devlet Başkanı Vladimir Zelenskiy ve Birleşmiş Milletler (BM) Genel Sekreteri Antonio Guterres ile Ukrayna’nın Lviv kentinde gerçekleştirdiği görüşmenin ardından yaptığı açıklamada, “Zaporijya Nükleer Santrali etrafında devam eden çatışmalardan duyduğumuz endişeyi dile getirdik. Yeni bir Çernobil yaşamak istemiyoruz” dedi.
Rusya Dışişleri Bakanlığı tarafından yapılan açıklamada ise santral çevresinden askeri birliklerinin çekilmesi durumunda daha tehlikeli durumlar yaşanacağı paylaşıldı ve silahsızlanma çağrıları reddedildi. Enformasyon ve Basın Dairesi Başkan Yardımcısı Ivan Nechayev, Rusya’nın tesiste inceleme yapılması için Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı (IAEA) temsilcilerini beklediğini aktardı.
Rusya'nın Ukrayna'nın güneyindeki Zaporijya Nükleer Santrali çevresindeki bölgenin tamamen silahsızlandırılması yönündeki talepleri reddetmesinin ardından Putin'den de açıklama geldi. TASS haber ajansının aktardığına göre Rus lider, Zaporijya Nükleer Santrali'nin bombalanmasının büyük bir felakete yol açabileceğini söyledi.
'OLUŞACAK SIKINTININ BEDELİNİ TÜM BÖLGE ÖDER'
Daha önce Zaporijya Nükleer Santrali'nde incelemeler yapmış olan Ankara Üniversitesi Nükleer Bilimler Enstitüsü eski müdürü, emekli öğretim üyesi Prof. Dr. Niyazi Meriç santralde gerçekleşecek bir sızıntı hali durumunda tüm bölgenin ciddi tehlikeyle karşı karşıya kalacağını söyleyerek, "Bir nükleer santralin çalışabilmesi için her gün takip edilmesi gereken belirli prosedürler var. Bunların aksatılması durumunda kaza yaşanma riski yükselir. Burada bakımların akması durumunda veya bir saldırı durumunda yaşanacak bir kazanın bedeli çok ağır olur. Bu bedeli Türkiye de dahil olmak üzere tüm bölge ödemek zorunda kalır. Hatta en büyük bedeli de Türkiye öder çünkü bu santral bize çok yakın" dedi.
Zaporijya Nükleer Santrali’nin Karadeniz’e dökülen Dinyeper Nehri'nin kıyısına inşa edildiğini vurgulayan Prof. Dr. Meriç, “Santral içindeki nükleer atıklarda soğutmanın daimi yapılabilmesi için su içinde bekletiliyor. Bu atıkların bir kaza veya saldırı halinde suya karışması durumunda Karadeniz, Marmara, Ege ve hatta Akdeniz denizde radyoaktif kirlilik oluşacağını söyleyebiliriz” ifadelerini kullandı.
"Radyoaktif bir sızıntı sonucunda yaşanacakları öngöremeyiz. Çünkü akıntı başta olmak üzere birçok etkenin bu hesaplamaya dahil edilmesi lazım. Ancak olumsuz bir senaryoda Karadeniz'den çıkan deniz ürünlerini uzunca bir süre tüketemeyiz. Bu kirliliğin temizlenmesi yıllar alır ve bu sürede kıyılardan uzak durmamız gerekir."
'FUKUSHİMA'DAN SONRA VAZGEÇİLDİ'
Nükleer santrallerde yaşanacak kazalara karşı alınan önlemlerin kimi zaman yetersiz kaldığını dile getiren Prof. Dr. Meriç, “Siz bir kaza senaryosu yapıp ona göre uzmanlaşabilirsiniz ama bir kaza gerçekleştiğinde sizin senaryonuzdan çok daha farklı şekilde gelişebilir" dedi. Japonya'daki bulunan Fukushima Nükleer Santrali'nde yaşanan sızıntıyı buna örnek gösteren Meriç, “Daha önce nükleer santrallerde jeneratörler en alt katlara konumlandırılırdı. Fukushima’da yaşananlardan sonra bundan vazgeçildi ve jeneratörler en üst katlara konulmaya başlandı. Dünyada bu konuda bir sıkıntı çıktığı zaman ona göre hemen bir önlem alınır" diye konuştu.
Çernobil’de yaşananlar üzerinden örnek vermeye devam eden Prof. Dr. Niyazi Meriç, "Çernobil'de yangın söndürüldükten sonra sıkıntılar bitmedi" diyerek şunları ekledi:
"Son aşamada reaktörün üzerine büyük bir lahit yerleştirildi. Bunun için hem Ukrayna hem de bölge ülkeleri ciddi bir para harcadı. Burada önemli olan da tam olarak bu. Siz ülke olarak bu felaketi engellemek için yıllarca tüm kaynaklarınızı buraya yönlendiriyorsunuz. Bu da ülkenizin yerinde saymasına hatta bazen geriye gitmesine sebep oluyor."
'SIZINTIYLA MÜCADELE EDEBİLECEK ALTYAPILARI VAR'
Ukrayna ve Rusya’nın normal koşullarda nükleer bir sızıntıyla mücadele edebilecek bir altyapıya sahip olduğunu paylaşan Meriç, Ukrayna’da şu an savaş koşullarının geçerli olduğunun altını çizdi. Prof. Dr. Meriç, “Şu anda Ukrayna’da bir savaş hali var. İtfaye birimlerinizi savaş halinde oraya gönderebilecek misiniz? Olaya müdahale edecek helikopterleriniz uçar durumda mı? Bunlar normal zamanlarda halledilebilir şeyler ama savaş halinde durum öyle olmuyor” yorumunu yaptı.
'KIRIM TAHLİYE EDİLEBİLİR'
Olası bir sızıntı durumunda tüm bölge ülkelerin sızıntının önüne geçmek için çaba göstereceğini söyleyen Meriç, “Ukrayna veya Rusya bu sızıntıya müdahale edebilir ve bu müdahale çevre ülkelerden de destek görebilir. Ancak bu müdahale yapılana kadar geçen sürede geri dönülemez olaylar yaşanabilir. Santral Kırım’a çok yakın. Ciddi bir sızıntı halinde Kırım tahliye edilebilir. Böyle bir sızıntı herkesten önce savaşan tarafları ciddi şekilde vuracaktır. Her iki taraf da bunu dikkate alarak savaşı santral çevresinden uzak tutmalı" görüşünü paylaştı.