01.12.2013 - 02:30 | Son Güncellenme:
MÜJDE YAZICI
Andre Rieu konseri öncesi Sinan Erdem Spor Salonu, ‘iş çıkışı düz koşuları’na sahne oldu. Saat 21.00 diye duyurulan konserin başlama saatinde dışarda koşan insan sayısı, içerde oturan insan sayısından fazlaydı. Deparlar bitsin, herkes yerleşebilsin diye konser 15 dakika geç başladı. Yine de Hollandalı keman virtüözü Andre Rieu, her konserinde yaptığı gibi geleneksel ‘geç gelen seyirciyi bozma’ işini aksatmadı.
“Merhaba İstanbul” diye çıktığı konserde, ekranlara yansıtılarak ifşa edilen seyircilere, “Biz Hollanda’dan geldik ama vaktinde geldik, siz neredesiniz?” dedi. Bu espri bütün akşam Rieu’nun sahnedeki müthiş hakimiyetini özetleyen ‘tatlı’ bir girizgah oldu. Yine gösterinin başında “İstanbul’daki insanlar çok üzgün. İstanbul’da bira yok” dedi. Tam olarak nereye işaret etti bilinmez, öylece geçti bu tespit... Sonrasında mükemmele yakın bir nizamla, her köşesi ince ince çalışılmış konserden çok bir ‘şov’ başladı.
Son yıllarda bazı şarkıları nasıl tek başına bir türle ifade etmekte zorlanıyorsak, Rieu’nun (1987 yılında kurduğu) Johann Stauss Orkestrası ile verdiği konseri de bir başlıkla tanımlamak zor. Tek başına konser demek imkansız. Biraz müzikal, yer yer opera ama özetle ‘klasik müzik şovu’ denilebilir. Rieu, klasik müzik ‘enstrümanlarıyla’ seyirciyi içine çekebileceği her türlü ‘numara’yı oldukça başarılı bir şekilde yapıyor. Bu numaralar onu hem en çok sevilen, hem de en çok gıcık olunan virtüöz yapıyor.
‘Klasik müziğin Madonnası’
“Klasik müzik belli bir azınlığın değildir. Klasik müziği halka ulaştırmayı amaçlıyorum” diyen Rieu’nun, 640 TL ila 800 TL’den sattığı konser biletlerini hangi azınlıktan alıp hangi halka ulaştırdığıysa tartışılır. New York Times’ın ‘Klasik müziğin Madonnası’ diye tanımladığı Rieu, eleştirilere maruz kalsa da eğlenceli bir gece geçirmek dışında ‘ağır’ sanatsal bir beklentisi olmayan seyirci için dört dörtlük bir gösteri sunuyor.
Dünyanın en çok kazanan müzisyeni ünvanına sahip Rieu’nun neden bu konuda bir numarada olduğunu anlamak hiç de zor değil. Biletinizi alıp spor salonunun bir köşesine oturuyorsunuz ve kendinizi ‘önemli’ hissediyorsunuz. Sahnedeki kostümler, tavırlar ilahi bir hava yaratıyor. Ve en önemlisi sizi oturduğunuz koltukta asla yalnız bırakmıyor Rieu... Ellerinizi kollarınızı oynatmanız, ıslıkla şarkıya eşlik etmeniz, kalkıp spor salonunun ortasında vals yapmanızı istiyor. Seyircinin üzerine önce küçük küçük kar yağdırıyor (Snow Waltz’ı çalarken), tepeden balonlar yağıyor. Küçük sürprizler, tatlı ‘ahlaklı’ şakalar.... Rieu’nun seyirciyi avucuna alması zor olmuyor.
Her parçaya ayrı anons
Dünyanın en bilindik valslerini çalan Rieu, her parçaya ayrı bir anons yapıyor. Devamlı orkestrasının, sahneye çıkan solistlerinin ne kadar mükemmel olduğunu vurguluyor ki siz sahnedeki herkese inanın ve avucunuz patlayana kadar alkışlamaktan geri kalmayın.
Dünya genelinde en çok konser DVD’si satan Rieu konser ortasında DVD tanıtımını satır arasında öyle güzel yapıyor ki, Sinan Erdem Spor Salonu’ndaki 11 bin kişiden yüzde 80’inin önümüzdeki günlerde bir Rieu konser DVD’si satın alacağından emin olabilirsiniz. “Pek çok ülkeden mail alıyorum. En çok da doktorlar yazıyor. Biz her gün hastaları iyileştirmek için kafa patlatıyoruz fakat sizin DVD’nizi koyup hastalarımıza izlettiğimizde, hastalarımız iyileşiyor” diye anlatıyor. Gel de bu tanıtımı dinledikten sonra DVD’yi alma, hem başta “İstanbul’daki insanlar üzgün” demişken....
Seyirci ‘jest sersemi’ oldu
Rieu, sahne ve seyirci tansiyonunu, nasıl olması gerektiği çözmüş birisi. Türkiye’ye gelip “Merhaba İstanbul’la kalmayacağı zaten aşikâr... Acaba ne tür bir sürpriz yapar diye beklenirken Rieu, konser sonunda dört Türk müzisyeni sahneye çıkarıyor. Kanun, ud; kontrabasa, çelloya karışıyor.
‘Katibim’den sonra ‘Hatırla Sevgili’ ile salon adeta mest oluyor. Burada tekrar eşli danslar başlıyor. Derken bir anda Johann Strauss orkestrası ‘Kasap Havası’ çalmaya başlayınca bütün gece karşımızda dev bir asaletle dikilen Andre Rieu adeta ‘masaya gelen kemancıya’ dönüşüyor. Düğün halayları çekiliyor. Zaten halaylarla zirveye çıkmış izleyici böyle bırakılmıyor ve konser sonunda LED ekranlara Türk bayrağı yansıtılıyor. Seyirci bu kadar hareketin üzerine ‘jest sersemi’ oluyor. Andre Rieu dünyanın birçok şehrinde yaptığı gibi damakta tatlı bir lezzet bırakıyor. Rieu’nun bir kere yolu açınca her yıl Türkiye’ye gelen müzisyenler kafilesine katılacağı ise kesin.
‘İstanbul’ gaza getirdi!
* Bir ara Rieu’nun “Bugün doğum günü olan varsa ona albüm imzalayacağım” demesi üzerine salonun yarısı el kaldırdı. Buna karşılık müzisyen seyirciye “Yalancısınız” dedi. Bu kısımlar sahnedeki çevirmen kadın tarafından çevirildi fakat ikinci kez “Sizi Türk yalancılar” demesi nasıl bir kıvraklıkla olduğu anlaşılamadan çevrilmedi.
* Konserde klasik müzik hayranları da vardı, ‘Ben bayılırım öyle kabarık, gösterişli dönem kıyafetlerine’ diyenler de.
* LED ekranda en ön sırada Hıncal Uluç yansıyınca, havada “Oh tamam her şey yolunda, herkes gelmiş” havası oldu.
* Rieu konserin ortasında “Size Hollanda’dan bir sürpriz getirdim, sizce nedir?” diye sordu. Seyirciden biri “Peynir?” deyince yüzünü ekşitti.
* Andre Rieu, “Dünyadaki herkes bilir ki dünyanın en iyi müzik dinleyicisi İstanbul’dadır” dedi. Seyirciyi gaza getiren bu söz, “Susun çaktırmayın” havasıyla havada kaldı.
* Konser sonunda sahnede şampanyalar patladı.