01.07.2018 - 01:30 | Son Güncellenme:
Haber Araştırma
İstanbul Tarlabaşı’nda Çukur Mahallesi sakinleri tarafından evsizler, mülteciler, kağıt toplayanlar, seks işçileri için “Aş Sofraları” kuruluyor. Mahalle sakinleri tarafından imece usulu getirilen yemekler, kaldırıma açılan gazete kağıtları üzerinde kurulan “Aş Sofrası”nda ikram ediliyor.
İmece usulü
Aş Sofrası’na öncülük eden mahalle sakinlerinden Mehmet Yeralan, asıl amacın dayanışma ve yardımlaşma olduğunu belirterek, ilk olarak altı yıl önce ramazan ayında sofrayı kurmaya başladıklarını, daha sonra yemekleri yılın geneline yaydıklarını söylüyor. “Evlerden sokaklara taşan bir umudun öyküsü bu” diyen Yeralan, şöyle devam ediyor: “İnsanlar birbirlerine kapanmış, ev hapsindeler. Dışarıda yerde yatan birini görsek yanaşmıyoruz. Ne olursa olsun bizim insanımız. Kimse kimsenin derdini bilmiyor. Türkmen, Suriyeli, Afrikalı, Ermeni, aş soframızda hepsi var. Evlerimizde ne varsa soframızı kuruyoruz. Dertleşiyoruz. Dertlerimiz aynı; geçim sıkıntısı, işsizlik, zor şartlar altında asgari ücretten az sigortasız çalışma, ağır koşullar altında çalışırken yakalanılan meslek hastalıkları... Dertlerimizi paylaşıp bir nebze de olsa gülümseyebiliyoruz. Hiç kimseyi dışlamıyoruz. Kapım iyilik noktası ve herkese açık. Bir dernek değiliz. İleride mahalle sakinleri olarak dernek kurmayı düşünüyoruz. Muhtaç sahibi çok kişi var. Hiçbir kurum ve kuruluştan yardım almıyoruz. İmece usulü ile belli bir noktaya kadar ihtiyaçlarımızı karşılayabiliyoruz. Din, dil, ırk ayrımı yapmaksızın aşını ve yüreğini yanına alan herkes bu sofrada yer bulabilir. Aş bahane aslında amaç bir ve beraber olamak. Daha iyi koşullarda daha iyi şartlarda yaşamak.”
‘Ailemizin yanında gibi hissediyoruz’
Türkiye’ye üç yıl önce Gana’dan gelen 29 yaşındaki Riki Banahini, “Aş Sofrası”yla ilgili duygularını şöyle anlatıyor:
“Ülkemde işsizlik var. Çoğumuz açız. Türkiye’ye daha iyi şartlarda çalışıp, daha çok para kazanmak için geldim. Mesleğim araba tamirciliği, Türkiye’de de aynı işi yapıyorum. Amacım para biriktirip ülkeme geri dönmek. Burada kazandığım paranın bir kısmını aileme gönderiyorum. Geri kalanla yaşamaya çalışıyorum. Benim için zor olmuyor mu? Tabii ki oluyor. Çünkü burada da şartlar çok iyi değil. Kazandığımın bir kısmını gönderdikten sonra
ayın sonunu zor getiriyorum. 10 arkadaş aynı evde kalıyoruz. Yoksa geçinemeyiz. Yapılan aş sofraları bize kendimizi, ailemizin yanında gibi hissettiriyor. Bir gün de olsa karnımız doyuyor. Bu güzel bişey ama en önemlisi dertleşme ve dayanışma.”
Aş sofrasına katılanlardan biri olan 61 yaşındaki seks işçisi T.T ise “Açım ve bu hayatta tutunabilecek hiçbir dalım yok. Aş sofraları bize umut oluyor. Keşke daha fazla yapılsa. Önemli olan birlikte olmak, dertleşmek, yaşadığımız acıları yarım saat de olsa unutmak” diye konuşuyor.
Aş Sofrası’na öncülük eden mahalle sakinlerinden Mehmet Yeralan “Evlerden sokaklara taşan bir umudun öyküsü bu” diyor.