Gündemİstanbul'un kalabalığından kaçıp yapmıştı! Başına gelenler şaşırttı

İstanbul'un kalabalığından kaçıp yapmıştı! Başına gelenler şaşırttı

08.06.2022 - 13:42 | Son Güncellenme:

Trafik, kalabalık derken büyükşehirlerde yaşamak hemen herkesi bunaltıyor. Karmaşayı terk edip daha huzurlu ve sakin bölgelere göç etmek ise son zamanlarda herkesin hayali. Pandemiden 5 yıl önce Fethiye’de kendine bir arazi satın alan Soner Yakup’un hikâyesi ise duyanları şaşırtacak cinsten.

İstanbulun kalabalığından kaçıp yapmıştı Başına gelenler şaşırttı

İstanbul Cihangir’de yaşayan Soner Yakup (46), şehirdeki yaşamını, "Gayet güzel ve rahat bir hayatım vardı" sözleriyle tanımlıyordu, ta ki iki yıl öncesine kadar. Pandeminin araya girmesiyle birlikte tüm planları değişti. Yeni bir başlangıç yapma hikâyesini, "2019’da 6 aylığına Amerika’ya gittim. Ocak 2020’de döndüm. Vakaların da artmasıyla Fethiye’ye gidip uzun zamandır planladığım projeyi gerçekleştirme kararı aldım" sözleriyle aktarıyor.

Haberin Devamı

'EVİN YERİ KONUSUNDA KÖYLÜDEN ELEŞTİRİ ALDIM'

Soner Yakup, ev yapımı için inşaat malzemeleri satın aldıktan sonra Fethiye’de küçük bir ev kiralayarak oraya yerleşti. Sonrasında ise her gün arazisine gidip temizlik, bakım işlerini yaptı, evinin yeri için araştırmalar gerçekleştirdi ve nihayetinde 23 Nisan 2020’de evi için ilk kazmasını vurdu. "Kaynak ustası Rasih ile evin çelik konstrüksiyon profillerini dikmeye başladık" diyen Soner Yakup, evin projesini çelik iskelete Ytong beton ve ahşap çatı olarak planladı. Evini de arazisinin orman içindeki en uç noktaya konumlandırdı fakat bu noktada evin yeri konusunda köylüden de eleştiri aldı. Yakup, yaşadıklarını, "Bütün köy beni 'Neden evini ormanın içine yaptın, neden yolun yanına yapmadın' diye eleştirdi. Benim en sevmediğim şey araba sesi. Hem bu gürültüden hem de insanlardan uzak olmak istiyordum. Ayrıca buradan bütün arazime de hakimdim" diye dile getirdi.

Haberin Devamı

İstanbulun kalabalığından kaçıp yapmıştı Başına gelenler şaşırttı

6 ASIRLIK MEŞE DİMDİK AYAKTA KALDI

5 günde iskeleti bitirip duvarları örmeye başlayan Soner Yakup, havaların oldukça sıcak olduğu dönemlerde tek başına çalıştı, kahve ve yemek yapmak için de ateş yakmaya devam etti. Ta ki geçen yılın temmuz ayı sonunda Antalya'nın Manavgat ilçesinde başlayan ve Türkiye'nin birçok şehrine yayılan orman yangınlarına kadar. Arazide kamp kurup evini yapmaya çalışan Soner Yakup yangınların köye geldiği anları ise şu sözlerle anlattı:

"Geçen 1 Ağustos'ta öğleden sonra dumanları gördüm ve bir anda sanki kanım çekildi, tüylerim diken oldu. Öbek yaptığım kuru dalları evden uzağa taşımaya başladık. Komşum 'Hava melteme dönerse yangın burada' dedi ve dediği gibi oldu. Alabildiğim kadar eşyayı aldım ve nasıl kaçtığımı bilmiyorum. Dikiz aynasına baktığımda bütün arazimi ve evi alevler içinde görünce ağlamaya başladım. Birkaç saat sonra araziye döndüğümde önce 600 yaşındaki meşe ağacını gördüm, yanmamıştı. Yüreğim kıpır kıpır oldu, gözlerim doldu. İlerledikçe evin çatısını gördüm, hâlâ sağlamdı. İstemsizce koşmaya başladım, mutluluktan ağlıyordum. Alt sıradan 6 ağaç yanmış ve sonra sönmüştü. Evin 3 yanını kaplayan orman tamamen yok olmuştu. Evin yanmaması bir mucizeydi."

Amacının yanan bu ormanı vahaya çevirmek ve meyve bahçesi yapmak olduğuna değinen Soner Yakup, “Bunlara ek olarak farklı dallarda becerilere sahip olanlar gelip burada etkinlikler düzenleyebilir, birlikte sosyal sorumluluk projeleri yapabiliriz ya da köyümüzün çocukları için etüt çalışmaları yapabiliriz. Ailelerin çoğu çiftçilikle uğraşıyor, bu sebeple çocuklarla yeteri kadar ilgilenemiyorlar. Onların derslerine de yardım etmek istiyorum" dedi.

120 KİŞİ ELLERİYLE DİKTİ

Soner Yakup’un arazisinde 120 kişinin kendi elleriyle diktiği fidanlar bulunuyor. Yanında diken kişilerin isimleri de yazılı olan bu ağaçların hikâyesi ise oldukça ilginç. “Daha araziyi almadan önce hayaller kuruyordum” diyen Yakup, ağaç bağışının çıkış noktasını şöyle aktardı:

Haberin Devamı

"Bu araziyi nasıl herkesin sahip çıkacağı, benimseyeceği bir yer haline getiririm diye düşünüyordum. Ortaya nerede olduğunu bildiğin, gidip meyvesini yiyebileceğin, bakımını yapabileceğin ve adının ölümsüz olacağı bir ağacının olmasını ister misin fikri çıktı. Çok da sevildi. O dönem her yer orman olduğu için fazla ağaç dikecek yerim yoktu. 120 kişilik bir kontenjan açmıştım. Mevcut çamları koruyacak ve geri kalan yerlere meyve dikecektim. 120 arkadaşım hemen destek verdi ve istedikleri bir meyve ağacını bağışladılar."

İstanbulun kalabalığından kaçıp yapmıştı Başına gelenler şaşırttı

DÖRT BİR YANDAN 'GÖNÜLLÜ' GELİYORLAR

Dünyanın farklı yerlerine seyahat eden gezginlere, çalışma karşılığında konaklama ve yemek imkânı sunan bir siteye üye olan Soner Yakup, “Bu site dünya çapında insanları bizim gibi yardıma ihtiyacı olan insanlara yönlendiriyor. Benim daha önce belirttiğim işlerin birlikte yapılması karşılığında gönüllü arkadaşlara yatacak yer ve yemek veriyorum" ifadelerini kullandı. Soner Yakup, profilinde neye ihtiyacı olduğunu anlatıp, arazi ve projeden fotolar yüklüyor. Şartlarını video konferans yoluyla anlatıp yeri gösteriyor, şartları kabul edenleri de burada misafir ediyor. İlk misafirlerinin İngiliz bir çift olduğunu anlatan Yakup, "Harika bir 1 hafta geçirdik. Onlara ilk gece kuru fasulye ve pilav yaptım, sabah kahvaltıya da enfes bir menemen. Çok sevdiler ve çok güzel çalıştılar" diye konuştu.

KIŞIN TOPLAYACAK, YAZIN SULAYACAK

"Burada herkesin bir izi ve emeği olsun" dediği "Güneşli Vadi" projesi hakkında bilgi veren Soner Yakup, "Bitmiş haliyle düşünüp mutlu oluyorum. Oyun alanları yapmak istiyorum; açık hava fitness alanı, masa tenisi, basketbol, dans, yoga, pilates etkinlik alanları aklımda var. Kendi kendine yeten, kendi yiyeceğini üreten bir yer hayal ediyorum. Doğal bir havuz sistemi de olabilir. Tamamen doğal görünüşlü kayalar, su bitkileri, dibinde kum veya ince çakıl olan, içinde balıkların yüzdüğü, üzerinde küçük bir iskele ve kayık olan, herkesin fotoğraf çektireceği güzellikte bir göl yapmayı planlıyorum. 2 havuz düşünüyorum. Su ana havuzdan küçük havuza pompalanacak, oradan tekrar dereden geçerek kumlar, çakıllar ve su bitkileri sayesinde filtre edilecek. Böylece ilaçsız, klorsuz bir havuz olacak. Bu sayede kışın yağmur sularını toplayıp, yazın ağaçları sulamada kullanılacak suyu depolayabileceğim" diyerek sözlerini noktaladı.