27.01.2025 - 19:11 | Son Güncellenme:
İSTANBUL (AA)
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığının takipsizlik kararında, şüpheli Semih Çelik ve maktul İkbal Uzuner'in bir dönem gönül ilişkisi yaşadıkları, ailelerin de araya girmesiyle bu ilişkinin sona erdiği anlatıldı.
Şüpheli Çelik'in daha sonra Ayşenur Halil ile gönül ilişkisi olduğu, bu ilişkinin olayın yaşandığı güne kadar devam ettiği kaydedilen kararda, dijital materyallerden Çelik'in, İkbal Uzuner'le olan ilişkisini de sonlandırmadığının anlaşıldığı aktarıldı.
Kararda, Semih Çelik'in 4 Ekim 2024'te saat 10.31'de eve birlikte geldiği Ayşenur Halil'i yatak odasında boğazını keserek vahşice öldürdüğü, evden 3 saat kaldıktan sonra tek başına ayrıldığı ve taksiyle Fatih'teki surların olduğu bölgeye gittiği anlatılarak, şüphelinin burada kendisini bekleyen İkbal Uzuner ile 13.58'de buluştuğu kaydedildi.
Kararda, şüpheli Çelik'in, Uzuner'in vücudunun uzuvlarını keserek öldürdüğü, iç organlarını surlardan aşağıya attığı, ardından kendisini de atarak yaşamına son verdiği aktarıldı.
MAKTULLERİN ÜZERİNDE ŞÜPHELİ ÇELİK'E AİT DNA İZİNE RASTLANMADI
Takipsizlik kararında, evde yapılan incelemede herhangi bir dağınıklık görülmediği, maktullerin tırnaklarında şüpheli Çelik'e ait DNA tespit edilmediği, Uzuner surların üzerindeyken herhangi bir bağrışma sesi duyan kişiye rastlanmadığı kaydedildi.
Maktullerin, şüpheli Çelik'e direnç gösterdiklerine dair delil elde edilemediği aktarılan kararda, üzerlerinde sperm kalıntısı bulunmadığı ifade edildi.
Takipsizlik kararında yer verilen Ayşenur Halil'e ait Adli Tıp Kurumu (ATK) raporunda, maktulün kanında alkol, uyuşturucu ve uyarıcı madde bulunmadığı, tırnak incelemesinde kendi DNA'sı ile uyumlu profil tespit edildiği, başka kişiye ait DNA olmadığı, ölümünün boğazlama niteliğinde yaralanmaya bağlı büyük damar kesilerinden gelişen dış kanama sonucu meydana geldiğinin tespit edildiği belirtildi.
İkbal Uzuner'e ait düzenlenen ATK raporunda ise kanında alkol, uyuşturucu ve uyarıcı madde bulunmadığı, tırnaklarında şüpheli Çelik'e ait örneklere rastlanmadığı, ölümünün kesici delici alet yaralanmasına bağlı kot kesileri ile birlikte iç organ ve büyük damar yaralanmalarından gelişen iç kanama sonucu meydana geldiği bilgisi yer aldı.
ŞÜPHELİ SEMİH ÇELİK'E YARDIM EDEN ÜÇÜNCÜ KİŞİ TESPİT EDİLEMEDİ
Kararda, cep telefonunda yapılan incelemeye göre maktul Uzuner'in olay tarihinden önce kendisini iple boğmaya çalıştığına dair görüntüleri ile vücudunun bazı bölgelerinde kesikler olan fotoğrafları şüpheli Çelik'e gönderdiği kaydedildi.
Şüphelinin de parçalanmış kadın cesedini gösteren kara kalem çizimleri yaparak İkbal Uzuner'e gönderdiği aktarılan kararda, daha önceden gönderdiği bir videoda ise kendisini ve Uzuner'i öldürmek istediğine ilişkin kayıtların bulunduğu bildirildi.
Şüphelinin daha önce de intihara teşebbüs ettiği aktarılan kararda, şunlar kaydedildi:
"Olayda kullanılan bıçakları ve urganı temin etmesi, bir gün önce yaptığı görüşmede babasına 'Reis seni nasıl kesmemi istersin?' şeklinde sözler söylemesi, olay günü Ayşenur'u katletmeden hemen önce ikametteyken annesi ile yaptığı görüntülü görüşmede 'Akşama kadar yaşayacak mıyız?' şeklinde sözler söylemesi sebebiyle, Semih'in her iki cinayeti de tasarlayarak ve canavarsa hisle işlediği ve ardından kendi yaşamına son verdiği anlaşılmıştır."
Kararda, kamera görüntülerinde, maktullerin rıza doğrultusunda Semih Çelik ile buluştukları, herhangi bir zorlama, tehdit gibi emarelere rastlanmadığı vurgulandı.
Şüpheliye yardım eden üçüncü bir kişinin de tespit edilemediği vurgulanan kararda, "Semih haricinde cinayet suçu kapsamında üçüncü bir kişiye atfı kabil kusur tespit edilemediği, şüpheliyi bu eylemlere yönlendirdiği düşünülen satanizm düşünce yapısı ile Discord (Inceller) veya Telegram isimli uygulamalara yönelik herhangi bir delil elde edilememiştir." ifadelerine yer verildi.
Kararda, işlediği cinayetlerin ardından intihar eden şüpheliyi, bu eyleme teşvik eden ve yardım eden bir kişiye de rastlanmadığı bilgisi verildi.
ŞÜPHELİNİN ÖLÜMÜ NEDENİYLE TAKİPSİZLİK KARARI VERİLDİ
Takipsizlik kararında, İkbal Uzuner'in babası Hasan Uzuner'in ifadesine de yer verildi.
Hasan Uzuner ifadesinde, kızının aynı okulda okuyan şüpheliyle arkadaş olduklarını, şüphelinin kızına platonik yani karşılıksız duygu beslediğini, buna ilişkin kızına çok sayıda görüntü ve video gönderdiğini, bu video ve görüntülerin satanistçe söylemler içerdiğini, bunun üzerine kızının okulunu değiştirdiğini belirtti.
Çelik'in kızını tehdit etmesiyle ilgili salgın önemi olması nedeniyle herhangi bir yere başvuru yapmadığını anlatan Hasan Uzuner, bir süre sonra şüphelinin kızının aklını çeldiğini, 6 Şubat Kahramanmaraş merkezli depremlerin olduğu dönemde kızının evden kaçarak Çelik'in yanına gittiğini, bu durumla alakalı kayıp başvurusunda bulunmadıklarını kaydetti.
Kızının evden kaçması sebebiyle telefonunu elinden aldıklarını, yaklaşık 6 ay sonra kızının tekrar evden kaçtığını anlatan baba Uzuner, bu konuyla alakalı yaptıkları kayıp başvurusu üzerine kızının Edirnekapı Şehitlik Köprüsü üzerinde oturur vaziyette bulunduğunu, bunun üzerine kızını psikoloğa götürdüklerini, bir süre sonra kızına aldıkları kedinin psikolojisini düzelttiğini belirtti.
Baba Uzuner, olay günü kızını aradığında bir erkeğin telefonu açarak "Merak etmeyin İkbal emin ellerde" dediğini, ısrarla aradıktan sonra bu kez başka bir erkeğin telefonu açtığını, "Ben surların yanında bayrağın altındayım, telefon yukarıdan önüme düştü, gel vereyim." dediğini, Edirnekapı Surlarına doğru gittiklerini, kalabalığın surlara doğru baktıklarını gördüklerini, çok geçmeden kızlarının başını gördüğünü dile getirdi.
Takipsizlik kararında, Çelik'in iki maktule karşı, "tasarlayarak ve canavarca hisle kasten öldürme" suçunu işlediği tespit edilmişse de şüphelinin ölümü nedeniyle kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verildiği belirtildi.