Hamas ve İsrail arasında ikinci esir takası görüntüleri katil Netanyahu ve suç ortağı kabinesinin kendi halkını nasıl kandırdığını bir kez daha çok net ortaya koydu. Hamas rehine İsrailli 4 kadın askeri Netanyahu’nun kurtarıyorum bahanesiyle yakıp yıktığı Gazze’nin orta yerinde Kızılhaç görevlilerine teslim etti. Üzerlerinde tertemiz askeri üniformaları, boyunlarına asılı kimlik kartları ve ellerindeki hediye paketleriyle son derece sağlıklı olarak... Tünellerden meydana çıkan El Kassam Tugayları da yaptıkları gövde gösterisiyle yok olmadıklarını, vatanlarını koruma konusundaki kararlılığını gösterdi. Bu bağlamda ABD istihbaratınca İsrail’in yok etmeyi başaramadığı Hamas’ın, savaşın başlangıcından bu yana en az 15 bin yeni üye kazandığına dönük tespitler de var. Daha önceleri de İsrail’den,ordunun sadece havadan sivil katliamı yapabildiğini, Kassam Tugayları’na karşı hiçbir üstünlük sağlayamadığına dönük itiraflar oldu zaten. İsrail Ordu Sözcüsü Hagari’nin dahi kabul ettiği bu gerçeği, birçok üst düzey görevli de deklare etti.”Hamas bir fikir, siyasi bir partidir. Hamas’ı yok etme, ortadan kaldırma işi sadece halkın gözüne kum atmaktan başka bir şey değildir. Hamas’ı yok edemeyiz” diye...
MOSSAD’ın eski direktörü Danny Yatom da Maarev gazetesinde “Hamas ile İslami Cihat askeri manevralarla yenilemez” başlığıyla bir yazı kaleme aldı...
★★★
Esir takası görüntüsünün diğer karesine,İsrail cephesine bakıldığında ise görüntü yine insanlık utancı... Birçoğu sebepsiz yere tutuklanmış, yıllardır cezaevlerinde tutulan ve gördükleri işkence, kötü muameleden fiziki görüntüleri bozulan acınacak haldeki insanlar. Hapishanelerden çıkartılırken doğru dürüst gösterilmediler, yakınlarının sevinç gösterileri bile yasaklandı. Bırakıldıklarında da yapılan açıklama şu:
“Hapishanelerde gerekli faaliyetlerin tamamlanması ve siyasi otoritelerin onayının ardından, Ofer ve Ktziot hapishanelerindeki tüm teröristler serbest bırakıldı.”
Bir yanda Netanyahu’nun şuursuzca saldırıları karşısında hem vatanlarını hem de rehihelerin hayatlarını koruyan, gayet sağlıklı bir şekilde de onları teslim eden Hamas, diğer yanda o yapıyı terörist diye yaftalayan, çezaevlerine doldurduğu insanlara işkence yapan, eziyet eden buna rağmende utanmadan bir demokrasi ülkesi olduğunu iddia eden İsrail var kısacası...
Kaldı ki; Netanyahu bu savaşı niye, nasıl uzattı? Hedefimize çok az kaldı Hamas’ı bitiriyoruz diyerek... Olan da Filistinlilere, masum insanlara kadınlara, çocuklara oldu. Kurtarma bahanesiyle gerçekleştirdiği şuursuz saldırılarla Netanyahu İsrailli rehineleri, kendi halkını da öldürdü aynı zamanda. Filistinli sanılıp öldürülen rehineler bile oldu. Hem de beyaz bayrak sallamalarına rağmen.
Dolayısıyla ateşkes daha önce gerçekleşseydi bir 15-20 bin insan daha ölmeyebilirdi. En az 25-30 İsrailli rehine daha yaşıyor olabilirdi eğer Netanyahu koltuğunu korumak uğruna kendi koplumunu kandırmamış olsaydı. Nitekim bu ateşkesin sağlanmasında katkısı olan, arabulucuk yapan taraflarda varılan anlaşmanın aylar önce gündeme gelenle neredeyse birebir aynı olduğunu çok açık söylüyorlar...
★★★
Her şeye rağmen nihayet ateşkese varılıp esir takasları gerçekleşiyor olsa da şimdilerde ne konuşuluyor daha çok? İsrail verdiği sözlere, altına imza attığı anlaşmaya sadık kalacak mı?Ki bu anlamda İsrail kabinesindeki gözü dönmüş bir bakandan rehineleri alalım, anlaşmayı bozup katliama devam edelim şeklinde aşağılık bir teklif, girişim de söz konusu. Bunlara karşı da arabulucu Katar’dan ateşkesin ikinci aşamasına dönük detayları bir an önce konuşup karara bağlayalım çıkışı geldi. Ateşkesin kalıcı bir barış mı yoksa sadece bir katliam molası mı olacağı doğrudan Netanyahu’nun bozgunculuk yapıp yapmamasına odaklı açıkçası. Yani katil başbakanları Uluslararası Ceza Mahkemesi’nin tutuklama kararıyla aranan, ülke olarak da hakkında Uluslararası Adalet Divanı’nında soykırım şüphesiyle yargılama süreci devam eden İsrail’e... Bu tabloya bakıldığında da hangisi devlet gibi?...