16.02.2020 - 07:00 | Son Güncellenme:
Rusya ve İran destekli rejim güçlerinin aralıksız bombaladığı İdlib kent merkezi ve Halep kırsalında yaşanan sıcak gelişmeleri yerinde takip ettik. İdlib yolu üzerinde karşılaştığımız yüzlerce zırhlı araç ve tank Atarib bölgesinde yeni oluşturulan cephe hattına konuşlanmak üzere hareket ederken Türkiye sınırında bekleyen onlarcası da bölgeye giriş yapmaya hazırlanıyor.
Binniş bölgesine konuşlanan Türk ordusu rejimin havadan ve karadan havanlarla yaptığı saldırılara obüs topları ve Çok Namlulu Roketatarlarla (ÇRNA) anında karşılık veriyor.
Bombaların gölgesinde
Bomba seslerinin eksik olamadığı bölgede savaştan önce 20 bin sivilin yaşadığı Binniş artık hayalet bir kasaba. Yıkılan binalar, kurşun delikleri ile kaplı duvarlar savaşın acımasız izlerini gözler önüne seriyor. Kasabada içinde çok fazla malzemesi kalmayan bir bakkal dükkanı önünde ateş yakarak ısınmaya çalışan yaşlı bir adamla konuşuyoruz. Adı Ebu İbrahim olan 70 yaşındaki adam ailesinden herkesin güvenli bölgelere kaçtığını anlatırken, “Bütün varım yoğum bu dükkan. Burayı terk edip gidemem. Sonuna kadar burada kalacağım” diyor.
İdlib kent merkezinde ise devam eden savaşa rağmen sivillerin tedirgin yaşamları devam ediyor. Kentte günlük yaşam normal akışında sürerken cephe bölgelerinden gelen çatışma sesleri tedirginliği artırıyor.
Harabede mucize
Rejimin hava saldırılarında ağır hasar alan ve birçoğu kapanan hastanelerde ise durum içler acısı. Teknik ve fiziki birçok eksik bulunan hastanelerde ameliyatlar ve cerrahi operasyonlar için steril koşullar sağlanamıyor.
Hastane yetkileri savaş nedeniyle şartların her geçen gün daha da zorlaştığını anlatıyor.
Hastanede bulunduğumuz sırada rejimin havan saldırısında yaralanan bir muhalif asker getiriliyor. Şarapnel yarası alan asker acilen ameliyata alınırken standartların çok altındaki ameliyathanede zorlu bir operasyon başlıyor. Muhalif savaşçının hasar gören karaciğerinin alındığını öğreniyoruz. Bu sırada yürüme güçlüğü çeken bir idlibli çocuk babasının kollarında gözyaşları içinde hastaneye getiriliyor. Doktorlar ise “İmkansızlıklar içinde mucizeler yaratmaya çalışıyoruz” diyor.