05.09.2021 - 07:00 | Son Güncellenme:
Mert İnan - İstanbul / Türkiye futbol tarihine “kara gün” olarak geçen ve çıkan olaylar neticesinde 43 kişinin yaşamını yitirdiği 17 Eylül 1967 tarihindeki Kayserispor - Sivasspor arasında oynana 2. Lig maçına ilişkin Alman diplomatların hazırladığı raporlar yıllar sonra gün yüzüne çıkarıldı.
‘SEYİRCİLER EZİLDİ’
Erciyes Üniversitesi Eğitim Fakültesi Sosyal Bilgiler Eğitimi Ana Bilim Dalı’ndan Dr. Öğretim Üyesi Gökhan Eşel’in gün yüzüne çıkardığı Alman Dışişleri Bakanlığı belgelerinde, maçın 20’nci dakikasında Kayserisporlu genç futbolcu Küçük Oktay (Aktan) tarafından atılan gol neticesinde, Sivassporlu taraftarların adeta çılgına döndükleri, attıkları taşların sadece çocukların alındığı tribüne gelmesiyle Kayserisporlu taraftarların da galeyana geldiği ve olayın karşılıklı taşlaşmaya dönüştüğüne dikkat çekiliyor. Raporlarda, “Kalabalık stadyumda başlayan panikte, çoğu Sivas’tan gelen, çok sayıda ziyaretçi ezilerek ya da ayaklar altına alınarak öldürüldü” deniliyor. Alman diplomatların raporlarında, Sivas’ta yaşayan Kayserililerin maç sonrası yerel basındaki kışkırtmalar ile büyük tepkiyle karşılaştığına da değinilerek şu görüşler sıralanıyor: “Çatışmalar sokaklarda devam etti. Nihayet ordu, düzeni bir dereceye kadar yeniden sağlayabildi. Kayseri’den Sivas’a yaklaşık 150 kilometre uzaklıktaki kara yolu tamamen kapatılmış ve ziyaretçiler trenle dönmek zorunda kalmıştır. Olayların haberi gelince Sivas’ta jandarma, kalabalığın Kayserililere ait dükkân, otel vb. yerleri ateşe vermesine, tahrip etmesine engel olamadı. Sivas’ta Kayserililere karşı adeta bir ‘cadı avı’ başlatılmış ve Kayserili esnafın işyerleri, 38 plakalı araçlar ve Kayserililere ait evlerde saldırılardan nasibini almışlardır.”
DEMİREL GEZİSİNİ ERTELEDİ
Raporlarda siyasilerin tutumu şöyle yer alıyor: “Başbakan Demirel’in talimatı üzerine iki bakan olay öğrenildikten hemen sonra huzursuzlukların yaşandığı bölgeye sevk edildi. Demirel, 18 Eylül’de yapılması planlanan resmi Moskova gezisini 24 saat erteleme kararı aldı. Dışişleri Bakanlığı neden olarak Başbakan Kosigin’in hafif hastalığını gösterse de, Demirel’in Kayseri’den ayrıntılı bir rapor alana kadar ayrılmak istemediğine şüphe yok. Türk kabinesi 18 Eylül’de özel bir oturum düzenledi, ancak bu toplantının gidişatı hakkında hiçbir şey bilinmiyor. Demirel, kabinenin huzursuzluk yaşanan bölgeye sıkıyönetim statüsü vermekten kaçındığını söyledi.”
“Çatışmaları tribünlerdeki zorbalar tetikledi. Ancak olaylar giderek iki rakip şehir arasındaki çatışma karakterine büründü. Bu gerçek ne kadar tatsız olsa da, muhtemelen hiçbir siyasi partinin ve siyasi bir arka planın olmadığını gösteriyor. Kayseri ve Sivas’da hiçbir şekilde tarafların partizanlığa dair bir durum ortaya çıkmamıştır. Ayrıca bazı yabancı çevrelerin Kayseri halkının nefretinin Sivas’taki yaşayan çok sayıda Kürdü hedef aldığına dair ortaya attıkları tez de inandırıcı değil; her iki şehirdeki Kürt nüfusunun oranı muhtemelen aynıdır. Büyük olasılıkla olaylar, Anadoluluların karakteristiği olduğu üzere, belirli bir histeri ve düşüncesizlikle birleşen heyecan ve öfkeden kaynaklanmıştır.”
‘KISKANÇLIK OLABİLİR’
Raporlarda olaylarda iki şehir arasındaki ekonomik rekabetin rol aldığı belirtilerek şu ifadelere yer veriliyor:
“Bu olaylarda, Kayseri’deki şirketlerle aynı ölçüde desteklenmeyen endüstrisi nedeniyle de, Sivas’ta belli bir kıskançlığın rol oynamış olması muhtemeldir. Bununla birlikte, bu kıskançlık muhtemelen ikincil bir faktördür ama olayların nedeni hiçbir şekilde değildi. Anadoluluların küskün karakterleri göz önüne alındığında, komşu şehirler arasındaki ilişkinin bir dereceye kadar normale dönmesi çok uzun zaman alacaktır. Kan davaları da dâhil olmak üzere daha fazla olay olması da muhtemeldir. Olaylar hiçbir koşulda ülkede siyasi istikrarsızlığın bir işareti olarak görülmemelidir. Aksine, aynı gün çok sayıda küçük kasabada olaysız geçen yerel seçimler, parlamento seçimlerinin ortaya koyduğu tabloyu doğrulamaktadır: Adalet Partisi hâkim konumunu korudu, ilginçtir ki Halk Partisi neredeyse hiç kayıp vermedi, bu yüzden bu yıl Halk Partisi’nden ayrılan Güven Partisi’ne çok az şans veren siyasi gözlemciler haklı görünüyor.”
NE OLMUŞTU?
“Türkiye’deki İç Siyasi Durum, Kayseri’de Bir Futbol Maçında Kanlı Olaylar” başlıklı raporlarda kanlı maç hakkında şu bilgiler de yer alıyor: “17 Eylül 1967 Pazar günü, 2. Lig’de Kayseri ve Sivas takımları arasında oynanan bir futbol maçında kanlı bir çatışma çıktı, 40 kişi öldü ve 65 kişi yaralandı. Stadyum, 3 bini Sivas’tan olmak üzere 30 bin seyirci ile doluydu. Yaklaşık 20 dakika sonra hakemin yanlış kararıyla Kayseri takımının ilk golünü atması üzerine Sivas’tan gelen ziyaretçiler sahaya taş atmaya başladı. İddiaya göre, atılan taşlardan kaçarken oyun alanını seyirci tribünlerinden ayıran dikenli tele takılan iki çocuk bu nedenle hayatını kaybetti. Bu haber, yerli izleyicilerin komşu şehirden gelen misafirlere saldırmasına yol açtı. Kalabalık stadyumda başlayan panikte, çoğu Sivas’tan gelen çok sayıda ziyaretçi ezilerek ya da ayaklar altına alınarak öldürüldü. Kayseri’de olaylara neden olan sekizi Sivasspor, 18’i Kayserispor taraftarı olmak üzere toplamda 26 kişi tutuklanarak, maç esnasında ve sonrasında çıkan olaylar nedeniyle her iki takıma 17 maç saha kapama cezası verilmiştir. Ayrıca iki şehir takımlarının beş yıl süreyle aynı gruplarda futbol oynamamaları kararı alınmıştır.”