GündemEv her kadın için güvenli değil

Ev her kadın için güvenli değil

03.12.2022 - 07:00 | Son Güncellenme:

İstanbul Bilgi Üniversitesi Psikoloji Bölümü Dr. Öğr. Üyesi Anıl Özge Üstünel, kadınlara ve kız çocuklarına yönelik giderek artan şiddetin toplumsal cinsiyet eşitsizliklerinin bir sonucu olduğunu söyledi.

Ev her kadın için güvenli değil

MELTEM GÜNAY İstanbul - Dünya Sağlık Örgütü verilerine göre her üç kadından birinin yakınları olan bir erkek tarafından fiziksel ya da cinsel şiddete maruz kaldığını söyleyen İstanbul Bilgi Üniversitesi Psikoloji Bölümü Dr. Öğr. Üyesi Anıl Özge Üstünel, bu yüksek oranın toplumsal cinsiyet eşitsizliklerinin bir sonucu olduğunu vurguladı. Bu eşitsizlik yapı içinde erkeklerin şiddet uygulamanın normal ve meşru olduğunu öğrendiklerini, evlilikte ve yakın ilişkilerde hiyerarşik üstünlüğü kendilerine ait bir hak olarak tanımlamaya başladıklarına vurgu yapan Üstünel, “Pandemi sürecinde bu eşitsizlikler daha da arttı. Örneğin, evin güvenli bir yer olacağı ön kabulüyle “evde kalın” çağrıları yapıldı. Ancak, maalesef ev her kadın için güvenli bir ortam değil. Pandemi döneminde uzun süre bir arada kalınması, günlük yaşamın ve sosyal ilişkilerin kısıtlanması, evden uzaklaşma imkanının azalması ve bunun beraberinde getirdiği sağlıkla ilgili riskler kadına yönelik şiddet riskini çok arttıran değişimler oldu. Bunun yanı sıra pandeminin doğurduğu ekonomik sıkıntılar nedeniyle işini kaybeden ya da gelir kaybı yaşayan hanelerde şiddetin ortaya çıkma riskinin arttığını biliyoruz. Eğitim sistemindeki aksamalar nedeniyle kız çocukların okuldan uzaklaşması ve erken evlendirilmeye yönlendirilmesi de bu dönemde kadınlara yönelik şiddet riskini artıran bir diğer etmen oldu” dedi.

Haberin Devamı

Kararları kim alıyor?

Şiddetin partneri kontrol etmek, korkutmak, partner üzerinde baskınlık ve güç üstünlüğü kurmak amacıyla yapılan tüm tutum ve davranışları içerdiğini anlatan Üstünel,  bir davranışın şiddet olup olmadığının değerlendirmek için bu davranışın partnerler üzerindeki etkisine ve ilişkideki güç dengesine bakılması gerektiğini vurguladı.

Üstünel, “İlişkide kararlar nasıl alınıyor? İlişkideki meseleleri, sorunları kim tanımlıyor? İlişkinin gidişatı kimin isteklerine göre belirleniyor? Burada karşılıklılık yerine tek bir partnerin üstünlüğü ve baskınlığı varsa, bu durum özellikle psikolojik şiddet ve duygusal istismar içeren, zedeleyici bir ilişkilenme biçimine işaret ediyor.” dedi.Love bombing ve gaslighting’in de  yine bir psikolojik şiddet ve duygusal istismar biçimi olduğunu söyleyen Üstünel, “Burada, partnerin gerçeklik algısını, deneyimlerini, rasyonelliğini sorgulamasına neden olacak şekilde davranma gündeme geliyor. Mesela evlilik içinde şiddet gören bir kadının yıllarca “deli” ve “mantıksız” olduğunu duyması ve kendinden şüphe etmesi buna örnek olabilir. Ghosting, bir flört ilişkisinin partnerlerden biri tarafından herhangi bir açıklama yapılmadan beklenmedik şekilde bitirilmesi ve irtibatın kesilmesi anlamına geliyor. Bir üstünlük kurma ve baskı oluşturma yöntemi olarak kullanılmadığı sürece şiddet değil, bir ilişkisel bir sorun olarak görülebilir. Yakın ilişkilerde rahatsız edici olan tüm davranışların şiddet olarak isimlendirilmesi gibi bir eğilim var. Burada tanımlamaları doğru yapmak ve şiddetle diğer ilişkisel sorunları birbirine karıştırmamak çok önemli” diye anlattı. 

Haberin Devamı

Normal görmeyin

Flört ya da yakın ilişki kurmanın partnere “sahip olmak” şeklinde tanımlandığında, müdahaleci ve baskıcı davranışların normal görülebildiğini vurgulayan Üstünel, “Hatta aşkın ve bağlılığın bir yansıması olarak yorumlanıyor. Benzer şekilde, gençler “erkek ilişkide baskın olmalıdır” gibi cinsiyetçi tutumları benimsediği zaman ilişkideki sınır ihlalleri meşru görülebiliyor. “Kıskançlık aşkın göstergesidir” gibi bir yaklaşım benimsendiğinde, kısıtlama ve kontrol ilişkide “olması gereken” özellikler olarak görülüyor. Bu tutum ve yaklaşımlar maalesef ki toplum içinde öğrenilen ve doğru gibi kabul edilip sorgulanmayan şeyler” dedi.

Haberin Devamı

Destek isteyin

Şiddetle karşılaşıldığında en önemli şeyin destek almak olduğunu belirten Üstünel, “Kadın ya da genç kendisine şiddet uygulayan kişiden ayrılmadığında da suçlanabiliyor. Boşanma, ayrılma, ilişkiyi bitirme adımını atmamanın anlaşılabilir pek çok nedeni var. Evli bir kadın için boşanma ya da ayrılma kararıyla şiddetinin boyutunun artması, ailenin destek olmaması, çocukların ihtiyaçları ve ekonomik engeller bunlardan bazıları. Flört ya da yakın ilişkiyi bitirmek isteyen bir genç için düşünürsek yalnız kalmaktan korkma, “ailene söylerim” tehditi, şiddeti yaşamaktan kaynaklı özgüven kaybı gibi nedenlerden söz edebiliriz” diye konuştu.