06.03.2020 - 07:00 | Son Güncellenme:
CİHAT ASLAN Edirne
Milliyet gazetesi olarak da Uzunköprü İlçesi’ndeki bu köyleri iki gün önce ziyaret ettik. Bu köylerden Yunanistan’a geçen göçmenleri takip ettiğimiz sırada 20 yıldır Türkiye’de yaşayan Iraklı Dilan isimli trans göçmen ile Alibeyköy’de Meriç Nehri kenarında karşılaştık. 6 kişilik Afrikalı göçmen grubu ile Meriç’i geçmek için bot bekleyen kara çarşaf ile örtünen Dilan, önce bir ağaç dalı ile nehrin derinliğini ölçtü. Ardından kendini Meriç’e bırakmaya hazırlanan Dilan’ı, “Burada çok fazla akıntı var. Yüzerek geçemezsin boğulursun. Lütfen geri gel” diye uyardık. Ancak Dilan, “Benim hayatım zaten bitmiş. Boğulurum en azından cenazem gider” dese de yarım saat süren ikna çabalarımızın ardından Dilan yüzerek karşıya geçmekten vazgeçti ve başka bir köye yöneldi.
‘Başka çare yok’
Pazarkule Sınır Kapısı’nda ise önceki gün tampon bölgede bulunan göçmenlerin durumunu incelediğimiz sırada Dilan ile karşılaştık. Gözünde bandaj bulunan ve hayli bitkin olduğu gözlenen Dilan, “Dün siz hayatımı kurtardınız. Yüzerek karşıya geçmemi önlediniz. Ama gece saatlerinde bir botla aynı köyden Yunanistan’a geçtim. Bu sırada Yunan polisine yakalandım. Dövdüler, gözümü yumruk attılar. Göremiyorum. Telefonumu, eşyalarımı ve çantamı aldılar. Sonra da bir bota bindirip karşıya yolladılar. Bayılmışım, askerler hastaneye kaldırmış. Bugün de (önceki gün) Pazarkule Sınır Kapısı’na geldim. Geride ne bir ailem be de dönecek bir evim var. Gitmekten başka çarem yok. Öleceğimi bilsem yine de gideceğim” diye konuştu.