Zeynep Dilara Akyürek / Milliyet.com.tr - Dünya, Güneş'in etrafında sistemdeki tüm gezegenlerle birlikte dönüyor, Güneş etrafındaki 1 turu ise tam 365 gün sürüyor. Bizlerin '1 yıl' olarak adlandırdığı bu 365 gün, diğer gezegenler için değişkenlik gösteriyor. Örneğin Jüpiter için Güneş etrafındaki 1 turluk süre 11.9 yıl sürerken Venüs için ise bu sayı 225 gün olarak ifade ediliyor. Dönüş hızlarına göre her yıl farklı uzaklıklarda görünen gezegenlerin dizilimi bugünlerde bir kez daha gündemde. Sebebi ise başta merkez üssü Kahramanmaraş olmak 11 ili vuran 7.7 ve 7.6 büyüklerindeki depremler. 1999'daki Gölcük Depremi sonrasında gezegenlerin hareketlerinin depreme yol açabileceğini iddia edenler, son olarak Jüpiter ve Venüs'ün geçtiğimiz günlerde yan yana gelmesinden sonra yaşadıkları tedirginliği sık sık sosyal medyada paylaşıyor. Jüpiter ve Venüs'ün merkez üssü Kahramanmaraş olan depremlerden sonra bir araya gelmesinin tesadüfi olmadığına dikkat çeken bu komplo teorisyenlerinin işaret ettiği bir sonraki tarih ise 17 Ağustos 2025. Jüpiter ve Venüs, 17 Ağustos 2025 yılında bu kez doğu yönünde bir araya gelecek. Ankara Üniversitesi emekli öğretim üyesi, Astronomi ve Uzay Bilimleri Uzmanı Prof. Dr. Ethem Derman, kafa karıştıran deprem ve gezegenler arasındaki ilişkiye açıklık getirdi.
'TÜM GEZEGENLER BİR SIRAYA DİZİLSE BİLE ETKİSİ OLMAZ'
Bir cismin Dünya'ya etki edip etmemesinin iki önemli faktöre bağlı olduğunu söyleyen Prof. Dr. Ethem Derman, bir cismin Dünya'ya olan uzaklığının ve kütlesinin önemli olduğunu söyledi. Gezegenlerin çekim kuvvetleri ve bu çekim kuvvetinden dünyanın etkilenmemesinin sebeplerine değinen Prof. Dr. Derman, "Jüpiter ve Venüs dünyadan bakıldığında açısal olarak ne kadar yakın olursa olsun hatta tüm gezegenler bir sıraya dizilse ve çekim kuvvetleri toplansa bile bir etkisi olmaz. Çünkü bize milyonlarca kilometre uzaktalar" diye konuştu.
Dünyanın en prestijli bilimsel dergilerinden biri olarak kabul edilen ABD merkezli Science dergisinde yayımlanan bir araştırmaya göre Texas Üniversitesi araştırmacıları, fayların ne zaman ve nasıl bir şiddetle hareket ettiğini anlamak konusunda sürtünme olgusunun kilit bir öneme sahip olabileceğini keşfetti. Fayların sürtünme katsayısının depremle ilişkili olduğu daha önce biliniyordu. Ancak petrol ve doğal gaz çıkarmak amacıyla yer altındaki kayaları kırmak için enjekte edilen ya da atıklarla mücadele amaçlı açılan kuyulara basılan yüksek basınçlı sular, o bölgedeki fay hatlarını açarak takılmış noktaların kaymasını kolaylaştırabiliyor. Ayrıca fay yüzeyine gelen su da fayların kayganlığını artırıyor. Bu şekilde iki istisna dışında 3 ila 4 büyüklüğünde depremler meydana gelebiliyor. 1952’de El Reno’da meydana gelen 5.7 ve 2011’de Oklahoma’daki 5.8 büyüklüğündeki depremler dışında bu sebeplerle meydana gelen bir deprem olmadı. Ancak petrol ve atıklar dışında gökyüzündeki gezegen hareketlerinin depremle ilişkisi birçok kez gündeme geldi.
'HİÇBİR ZAMAN AYNI KONUMDA DEĞİLLER'
Gezegenlerin hareketlerinin Dünya'daki depremlere olan etkisi üzerine gerçekleştirilen araştırmalara değinen Prof. Dr. Ethem Derman, Dünya için Ay ve Güneş'in önemli olduğunu belirtti. Her ikisinin de depremler üzerine kanıtlanmış bir etkisinin olmadığını belirten Prof. Dr. Derman, Ay ve Güneş'in bugüne kadar çok sayıda araştırma yapılmasına rağmen Dünya'da gerçekleşen hiçbir depremde benzer konum ya da durumda olmadıklarını vurguladı.
Prof. Dr. Derman, "Ay'la ilgili yeryüzündeki depremlere etki ettiğine dair hiçbir kanıt yok. Dünya’daki tüm depremleri 'USGS' (Amerika Birleşik Devletleri Jeoloji Araştırmaları Kurumu) takip ediyor. Oradan 7'nin üzerindeki depremlerin tarihlerini alıp Ay'ın evresi ve durumunu o tarihlerde araştırdık. Fakat hiçbir bağlantı ya da dikkat çekici nokta bulunamadı" ifadelerini kullandı. Ay'ın Dünya'ya en yakın olduğu konuma 'enberi', en uzak olduğu konuma ise 'enöte' dendiğini belirten Prof. Dr. Ethem Derman, henüz doğruluğu kanıtlanmamış olsa da Japon bilim insanlarının gerçekleştirdiği bir araştırmaya değinerek şunları söyledi:
"Japon araştırmacılar, 'enberi' olduktan 15 gün sonra büyük depremlerin meydana geldiği sonucuna varmış. Bu depremlerin çoğu da okyanuslarda olan depremler. Bu 7 büyüklüğünde depremler aslında okyanuslarda sürekli oluyor. Okyanusya için bu depremler çok nadir değil. Kahramanmaraş'taki depremler ise karada meydana geldi. Bunun için farklı ve önemli."
'MARS VE AY'DA DA DEPREM OLUYOR'
Tektonik levhaların hareketleriyle farklı büyüklüklerde meydana gelen depremlerin Dünya dışındaki gezegenlerde de olduğunu açıklayan Prof. Dr. Ethem Derman, Mars ve Ay’da olan depremleri anlattı. Prof. Dr. Derman, 'Inside' isimli uzay aracının Mars yüzeyine konduğunu ve üzerinde bulunan sismografla veri topladığını açıkladı.
Kaydedilen depremlerin şiddetinin çok az olduğunu belirten Prof. Dr. Derman, bu depremlerin Mars ve Ay’da genellikle gezegene çarpan meteorlar sebebiyle meydana geldiğini ve Mars’ın içyapısındaki depremlerin çok küçük olduğunu sözlerine ekledi.
'YILDIZLAR VE GÖKYÜZÜ ÇOK NET' İDDİASINA CEVAP
Deprem anında ya da hemen sonrasında öne sürülen şeylerden birisi de gökyüzü ve yıldızların oldukça berrak ve net göründüğü. Özellikle 1999'daki Gölcük Depremi'ne tanıklık edenler gökyüzündeki farklılığı yıllar geçse de unutamadıklarına birçok kez iddia etmişlerdi. Prof. Dr. Ethem Derman, sanılanın aksine gezegen ya da levha hareketleriyle ilgisi olmayan bu duruma şu sözlerle açıklık getirdi:
"Gökyüzünün çok net görünmesinin elektriklerin kesilmesi dışında bir sebebi yok. Elektrikler kesilince ışık kirliliği kalkıyor. Işık varken yıldızları hiç göremediğimiz için insanların sayının arttığını sanıyor. Halbuki sadece ışık kirliliği ortadan kalkıyor. Dünya genelinde kentlerin aydınlatılmasıyla ilgili birçok çalışma yapılıyor. Işık kirliliği gökyüzündeki yıldızları aslında bizim elimizden alıyor. Yaklaşık 2 bin 500 yıldız görmemiz gerekirken, İstanbul'da ancak 30 tane görebiliyoruz."