28.07.2012 - 12:52 | Son Güncellenme:
Mücahit BEKTAŞ İZMİR
(DHA) -
Denizden çıktıktan sonra sağ bacağında kaşıntı başlayıp yaralar açılan, halsizlik, yüksek ateş ve titremeyle gittiği hastanede ısrarla çekilen röntgenle akciğerinde kitle saptanan Şimdi’ye ’akciğer kanseri’ tanısı konuldu. Ameliyatla tümör alınıp kanserden kurtulan Şimdi, "Allah’ın sevdiği kuluymuşum. Bunu doktorlarım da söyledi. Başıma gelenler inanılacak gibi değil" dedi.
Üç çocuk babası emekli memur Abdülaziz Şimdi, üç hafta önce akşam saatlerinde Aliağa’ya bağlı Yeni Şakran’da denize girdi. Bir süre yüzüp çıkan Şimdi, duşunu aldıktan sonra sağ bacağında başlayan kaşıntıya ve kızarıklığa anlam veremedi. Ancak saatler ilerleyip de halsizlik, yüksek ateş, titreme, üşüme başlayınca, İzmir’e dönüp Buca’daki bir tıp merkezine giden Şimdi, bacağının kötüleşmesi üzerine hastaneye sevk edildi. Hastanede bacağını gören bir hasta yakının kendisine "size denizanası çarpmış" dediğini belirten Şimdi, akciğer filmi istenmesine önce, "Benim derdim bacağımla, öksürmüyorum, aksırmıyorum, bir şeyim yok" diyerek karşı çıktı, sonra da istenilen tetkiki yaptırdı. Çekilen röntgen filminde akciğerinde nodül saptanması üzerine daha önce de by-pass ameliyatı geçirdiği İzmir Kent Hastanesi’ne gelerek, doktorlarına danıştığını belirten Şimdi, hayatını kurtaran gelişmeleri şöyle anlattı:
"Yeni Şakran’da kıyıya yakın yüzerken yere ayağımı bastığımda sanki çimene basmış gibi oldum. Herhangi bir acı duymadım. Denizden çıkıp duş aldıktan sonra sağ dizimin altında ayağıma kadar olan bölgede kaşıntı, kızarıklık başladı. Gece ise bu şikayetlerime halsizlik, üşüme, titreme eklendi. Ateşim 39 dereceyi geçti. Sabah İzmir’e dönüp bir tıp merkezine, oradan da hastaneye gittim. Bacağım ciğer gibi olmuştu. Bir hasta yakını bacağımı fark etti, açmamı istedi. Meğer su ürünleri mühendisi olan kızının da başına aynı şey gelmiş, bacağı benim gibi olmuş. Bana, denizanasının çarptığını söyledi. Ona göre denizanası çarpmış, şanslıymışım sokmamış. Kötüleşen bacağıma merhem tedavisi başlanırken, ateşimin yüksek olması, titremeler geçmeyince doktorlar akciğer filmi istedi. Bana öksürüyor musun, kan kusuyor musun diye sordular. Bunların hiçbirinin olmadığını söylememe karşın, ısrarla röntgen istediler. Beni oyaladıklarını sandım, karşı çıkmıştım, sonra da yumuşadım, filmi çektirdim. Bana akciğerimde kitle olduğu söylendi. Soluğu by-pass olduğum Kent Hastanesi’nde aldım. Göğüs Cerrahı Doç. Dr. Kutsal Turhan, bilgisayarlı tomografiden çok daha gelişmişi PET tetkiki istedi. Burada da akciğerimde yine kitle görüldü. Doktorlar bana, "Sen Allah’ın sevdiği kullarındanmışsın. Bize gelen hep hastalıkları ilerlemiş kişiler olurdu" dedi. Sonrasında da Dr. Kutsal tarafından ameliyat edildim. Şimdi çok iyiyim. Meğer kansermişim de haberim yokmuş. Benden ısrarla röntgen istediler, az daha çektirmeyecektim. O üzerine basıp kim bilir ne kadar canını acıttığım denizanası benim hayatımı kurtardı. Büyük tehlikenin sinyalini verdi. Takdiri ilahi."
Göğüs Cerrahı Doç. Dr. Kutsal Turhan, belki de ilk kez denizanası çarpmış bir hastaya akciğer filmi çekildiğini ve bu tesadüfün hayat kurtardığını söyledi. Doç.Dr. Turhan, "Deniz anası çarpıpta akciğer filmi çekilen kaç hasta vardır, bilmiyorum. Ama deniz anası çarpınca hastamızın bacağında çok ciddi hasara ve yanı sıra solunum sıkıntısına yol açmış. Bize geldiğinde bacağı çok kötüydü. Solunum sorunu yaşadığı için film istenmiş. Hasta aslında denizde büyük şansızlık yaşamış ama o çok daha büyük şansı olmuş. Çekilen filmle akciğerinde nodül saptanmış. Küçük nodüllerde biyopsi ya da bronkoskopi gibi yöntemlerle genellikle tanı koyma şansı çok az oluyor. Hasta tanı konmaya çalışırken zaman kaybediliyor. Eğer hasta zaten ameliyat edilecekse sonuçta erkenden biyopsiyle uğraşmadan ameliyata almak hastaya zaman kazandırıyor. Biz de bu yolu izledik. Ameliyat sırasında parça alıp gönderdik. Kötü huylu olduğunu öğrendik ve çok erken evrede yakalanmış bir akciğer tümörü olarak gereğini yaptık. Pazartesi günü evine göndereceğiz" dedi.