GündemCömert, verdiğine sevinen kimsedir

Cömert, verdiğine sevinen kimsedir

19.06.2015 - 02:30 | Son Güncellenme:

Cömertlik, insanları bencillikten kurtaran en önemli erdemlerden biridir. Cömert kimse veren değil, verdiğine sevinen kişidir. Arkadaşları, Hz. Muhammed’in özellikle ramazan ayında yağmurlardan bile cömert olduğunu ifade eder

Cömert, verdiğine sevinen kimsedir

İnsanı bencil duyguların esaretinden kurtaran erdemlerden biri de cömertliktir. Allah’ın cömertliğini farklı yönlerden ifade eden ilahi isimler arasında şunlar yer alır: el-Kerîm, Zü’l-celali ve’l-ikram, er-Rahmân, er-Rahîm, el-Vehhâb, el-Latîf, et-Tevvâb ve er-Raûf. Cömertlik ve misafirperverlik denildiğinde ilk akla gelen kişi olan Hz. İbrahim‘den Kur’an-ı Kerim övgüyle bahseder.
Cömertlik, birisinin bir şeyi istemesini veya hak etmesini beklemeden verebilmektir. Gösteriş yapmadan, kimseyi incitmeden, yapılanı başa kakmadan, sahibine göre değerli olan maldan, karşılık, teşekkür ya da övülme beklemeden yapıldığında anlam kazanır. Cömert kimse veren değil, verdiğine sevinen kişidir.
Cömert kimsenin kazancı ve malı bereketli olur. Cömertlik yerli yersiz saçıp savurmak olmayıp dikkatlice ve nimetin kıymetini bilerek ihsanda bulunmaktır. Kur’an bu hususta şu ölçüyü koymuştur: “Ne ellerini boynuna bağlayıp kilitli tut, ne de sonuna kadar aç; böyle yaparsan, kınanan, yapayalnız ve yoksul biri olup çıkarsın.” (el-İsrâ, 29)
İkramdan zevk alır
Cömert insanlar, kendileri yemekten çok başkasına ikram etmekten zevk alırlar. Onların kapıları, sofraları ve kalpleri sürekli açıktır. Güler yüzlü, tatlı dillidirler. Maddi durumları ne olursa olsun, az çok demeden, sürekli bir şeyler ikram ederler.
Hazret-i Ebû Bekir’in kızı Esmâ Rasûlullâh’in kendisine şöyle buyurduğunu söyler: “Kesenin ağzını sıkma! Allah da sana nasibini sıkarak verir!” (Buhârî, “Zekât”, 21). “Malını sayıp zaptetme, Allah da sana karşı nimetini sayıp esirger. Paranı çömlekte saklama, Allah da senden saklar. Gücün yettiği kadar az da olsa sadaka ver” (Müslim, “Zekât”, 88).
Cömertlik geniş bir anlam yelpazesine sahiptir. O, bazan muhtaca uzanan yardım eli, bazan kırık bir gönle ferahlık veren teselli, kimi zaman bilgilendirme, kimi zaman hastaya sunulan ilaç, bazan affetme bazen de içten gelen bir tebessümdür.
Yağmurdan cömert
Arkadaşları Hz. Peygamber’in özellikle ramazan ayı gelince yağmurlardan bile daha cömert olduğu ifade ederler. Sadece bu özelliği sebebiyle peygamber olduğuna kanaat getirip İslam’ı kabul edenler olmuştur. Hz. Peygamber’in cömertliği konusunda en güzel sözü Mekke’nin fethinde Kureyşliler söylemiştir. Allah Resulü fetih günü yaptığı konuşmadan sonra halka: “Şimdi hakkınızda benim ne yapacağımı tahmin edersiniz?” diye sordu. Kureyşliler: “Sen kerem ve iyilik sahibi bir kardeşsin! Kerem ve iyilik sahibi bir kardeş oğlusun! Bize ancak hayır ve iyilik yapacağına inanırız” dediler. Bunun üzerine Hz. Peygamber şöyle buyurdu: “Benimle sizin durumunuz Yûsuf ile kardeşlerinin durumuna benziyor. Ben de size Yûsuf’un kardeşlerine dediği gibi şöyle diyorum: “Bugün ayıbınız yüzünüze vurulmayacak. Allah günahlarınızı bağışlar. Çünkü O acıyıp bağışlayanların en yücesidir! (Yûsuf, 92).
Verdiğiyle değil
Cömertlik, yalnızca varlıklı kimselerin özelliği değildir. Çünkü sevaplar, verenin verdiğiyle değil, verenin gücüyle orantılıdır. Verilen şeyin miktarından çok, kişinin fedâkârlık derecesi önemlidir. Ebu Hüreyre rivayet ediyor: Allah’ın elçisi `bir dirhem, yüzbin dirhemi geçti.` buyurduğunda “bu nasıl olur?” diye soruldu.
Cevaben “Bir kimsenin iki dirhemi vardı yarısını sadaka olarak verdi. Bir başkası da oldukça zengin birisiydi. Malından yüzbin dirhemi sadaka olarak verdi” buyurdu (Nesai, “Zekât” 49).

Haberin Devamı

Dua kardeşliği

Peygamber Efendimiz bir defasında ashabını dua kardeşliğine çağırarak şöyle buyurdu:
“Günahsız ağızlarla yaptığınız duaları Allah kabul eder”.
Sahâbei Kirâm merak edip sordular:
“Ey Allah’ın Elçisi! Hangimizin ağzı günahsız ki?
Cevaben şöyle buyurdu Kainatın Efendisi:
“Senin ağzın kardeşin için, kardeşininki de senin için günahsızdır.”

Hz. Muhammed’in dilinden oruç
?
“Canımı elinde tutan Allah’a yemin
ederim ki; oruçlunun ağız kokusu Allah katında misk kokusundan daha hoştur; Allah der ki: Ağzı kokan şu kul şehvetini, yemesini, içmesini benim için terkediyor. Mademki sırf benim için oruç tutmuş,
o orucun ecrini ben veririm”
?

Oruçta niyet

Orucun geçerli olması için niyet şarttır. Ramazanın her günü için ayrı ayrı niyet edilmesi gerekir. Kalben niyet etmek yeterli olup dille ifade etmek daha değerli kabul edilmiştir. Sabah vakti girmeden önce veya geceden oruca niyet etmek en faziletli olanıdır. Sahura kalkıp yemek ve içmek de niyet yerine geçer. Kişi sahura kalkmamış olsa bile sabah bu bilinç içinde ise niyetli sayılır.

Haberin Devamı

Bir ayet

Ey iman edenler! Allah’a içtenlikle tövbe edin. Belki Rabbiniz sizin kötülüklerinizi örter ve peygamberi ve onunla birlikte iman edenleri utandırmayacağı günde Allah sizi, içlerinden ırmaklar akan cennetlere sokar. Onların nurları önlerinden ve sağlarından aydınlatır, gider. ‘Ey Rabbimiz! nûrumuzu bizim için tamamla, bizi bağışla; çünkü senin her şeye hakkıyla gücün yeter’ derler.”
(Tahrîm sûresi, 66/8)

BİR HADİS
“Allah’ın emri olduğunu kabul ederek beş vakit namazı rükûları, secdeleri, abdestleri ile vakitlerinde kılmaya devam eden kimse cennete girer.”
(İbn Hanbel, IV, 266)

Sultanahmet’te ramazan coşkusu

İstanbul’da Sultanahmet meydanında ramazan coşkusu başladı. Sultanahmet Camisi’nin minarelerine “Hoş Geldin Mübarek Ramazan” yazılı mahya asılırken, tarihi meydan mısırcısı, dondurmacısı ve diğer yiyecek içecek stantlarıyla hareketli geceler yaşıyor. Meydanda açılan “Asırlık Tatlar ve Sanatlar Çarşısı” İstanbullulardan büyük ilgi görüyor.

Haberin Devamı

Allah’ın güzel isimleri: el-Kerîm

el-Kerîm, yardımı ve ikramı sonsuz olan, hiçbir karşılık beklemeden veren, ihsan eden, cömertlikte, eli açıklıkta tek olan, her türlü iyiliğin, faziletin sahibi olan demektir. Kerîm muktedirken affeden, vaadini yerine getiren, kime ne kadar lutufta bulunduğunun hesabını yapmayan, kendisinden başkasına başvurulmasına rızâ göstermeyen, kendisine sığınanı yüzüstü bırakmayandır. Kerim isminden kulun nasibi muhtaçları, fakirleri gözetmek onlara
yardımda bulunmak, imkân ölçüsünde ikram etmektir.

Kur’an sözlüğü

Sûre ne demektir?

Sûre, “Kur’ân-ı Kerîm âyetlerinin bir araya getirilmesi sonucunda oluşan, sınırları vahiy doğrultusunda Hz. Peygamber tarafından belirlenen bölüm” demektir. Kur’ân-ı Kerîm’de 114 sûre vardır. En uzun sûresi 286 ayeti bulunan Bakara, en kısa sû resi de 3 ayeti bulunan Kevser sûresidir. Sûre adları peygamberler, mümin, kâfir ve münafıklar, önemli tarihî olaylar, âhiret halleri, hayvanlar, tabiatın çeşitli özellikleri, güneş, ay ve yıldızlarla ilgilidir.
Sûreler Mekkî ve Medenî olmak üzere ikiye ayrılır. Hz. Peygamber’in Mekke’den Medine’ye hicretinden önce indirilen sûreler Mekkî, sonra indirilenler Medenî olarak isimlendirilir.
Mekke döneminde indirilen sureler genellikle kısa ayetlerden oluşur ve ayet sonlarındaki ses uyumu dikkat çeker. Bu sûrelerde ağırlıklı olarak Allah’ın birliğine, kudretine, ahiret gününe, öldükten sonra dirilme ve amellerin karşılığı gibi konulara dair âyetlerle insanlarda merhamet ve feragat duygularını geliştirmeyi hedefleyen âyetler geniş yer tutar. Medenî sûrelerde Mekkî sûrelerin ihtiva ettiği başlıca konuların yanında ibadetler ve muâmelât konuları ağırlık kazanmıştır.

Haberin Devamı

Özel hallerinde kadınlar ve oruç

n Kadınlar hayız ve nifas hâllerinde oruç tutabilirler mi?
Kadınlar hayız ve nifas hâllerinde oruç tutmazlar. Daha sonra tutamadıkları oruçlarını kaza ederler.
n Oruçlu iken âdet gören kadın ne yapar?
Oruçlu iken âdet gören kadının orucu bozulmuş olduğundan yiyip içebilir. Ancak bu durumdaki bir kadının yiyip içmesinde sakınca olmamakla birlikte oruçlu gibi davranmaya devam etmesi edep açısından daha uygun olur.
n İmsak vaktinden sonra âdet hali sona eren bir kadın oruç tutabilir mi?
İmsak vaktinden sonra âdet hali sona eren bir kadın, o gün hiçbir şey yiyip içmemiş olsa bile, oruç tutmuş sayılmaz.