10.07.2013 - 12:44 | Son Güncellenme:
Lulea kenti, İsveç'in kuzey doğusunda kalan en büyük yerleşim merkezi. Aynı zamanda, kuzey kutup noktasına yakın en kalabalık liman kenti. Kentte Türk vatandaşları ile Afganistan, Pakistan, İran, Irak, Suriye, Somali, Filistin, Tunus, Nijerja ve diğer İslam ülkelerinden gelen çok sayıda Müslüman yaşıyor.
Kentte bir üniversite bulunması nedeniyle çok sayıda Müslüman öğrenci de burada öğrenim görüyor.
İsveç'te yaz aylarında güneşin neredeyse gece gündüz batmadığı yerlerinden olan Lulea'da bu yıl da oruç süresi en uzun olan yerlerden biri.
-Güneş batmadan iftar
Türkiye Diyanet İşleri Başkanlığı'nın ramazan imsakiyesine göre, Türkiye saatiyle Lulea'da iftar 23.50'de başlarken, yatsı ve teravih 00.28'de oluyor. İmsak ise saat 02.37'de başlıyor. Ancak bu süreler içinde Lulea'da hava kararmıyor, açık havalarda ise güneşin hiç batmadığını görmek mümkün.
Yani iftar gün ışığında açılıyor, yatsı ve sahur da yine hava kararmadan oluyor.
İftar ve sahur arasında çok az zaman olması nedeniyle bir koşturmaca içinde olan Müslümanlar, oruçlarını açtıktan sonra, 38 dakika içinde hazırlanıp teravih namazına mescide gidiyor. Teravihten hemen sonra da sahur yapmak için evlerine dönüyor.
10 yıldan bu yana Lulea'da yaşayan Fatma Bora ile Tülay İmdat da her yıl olduğu gibi bu sene de oruçlarını tutacaklarını söyledi. Günlerin uzun olmasına rağmen, havaların serin olmasından dolayı rahatlıkla oruçlarını tuttuklarını söyleyen Bora ve İmdat, ibadetlerini yerine getirmenin huzurunu yaşadıklarına dikkat çekerken, "İftar ile teravih ve sahur arası çok kısa olduğu için yetişmek için çaba harcıyoruz. Yapabildiğimiz kadarıyla, komşularımız, tanıdıklarımız ile birlikte iftar yapmaya özen gösteriyoruz. Tabiiki çocuklarımıza da ibadetlerimizi ve kültürümüzü öğretmeye çalışıyoruz. Mescidimiz var oraya gitmeye çaba gösteriyoruz. Çocuklarımızı da götürüyoruz" diye konuştu.
Evinde komşularını iftara çağıran Hatice Kırlı da bu yıl hamile olmasından dolayı oruç tutamadığını söyledi. Evinde komşularıyla birlikte Türk yemekleri hazırlayıp iftar yapan Hatice Kırlı, Lulea'da yaz aylarında güneşin gece de batmadığını ancak Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından hazırlanan ramazan imsakiyesi ile oruçlarını açtıklarını kaydetti.
-Müslümanların buluşma yeri küçük bir mescit
Türk vatandaşları ile Lulea'da yaşayan Müslümanların buluştuğu yer genelde küçük bir mescit oluyor. 11 yıl önce bir araya gelen Lulealu Müslümanlar bir dernek kurduktan sonra, kentte küçük de olsa bir mescit açmayı başardı. Müslümanlar özellikle cuma günleri, mescitte İsveçli müslüman Abdulaziz Hedermalm'ın okuduğu ezandan sonra, Tunuslu imam Muhammed Amri eşliğinde cuma namazlarını kılıyor. İlk başta mescit de birkaç kişinin bir araya gelmesiyle namaz kılınırken, şimdi özellikle cuma günleri mescid tamamen cemaatle doluyor ve artık bu mescit cemaate küçük geliyor.
-Dünyanın en kuzeyindeki cami olacak
Lulea İslam Derneği'nin basın sözcülüğünü yürüten aynı zamanda da bölgede Yeşiller Partisi içinde siyaset yapan ve 20 yıldan fazla süredir İsveç'te yaşayan iki çocuk annesi Ayşe Duyar, ilk yıllarda dini bayramları kutlamak için bir araya gelecekleri bir yerleri bile olmadığını söylüyor.
11 yıl önce Müslümanların bir araya gelmesiyle şimdiki mescidi kiraladıklarını belirten Duyar, "Bu küçük mescidimizi şu anda daha çok cemaatimiz cuma namazlarını kılmak için kullanıyor. Bu mescide dünyanın pekçok ülkesinden Müslüman geliyor. Kimseyi ayrımıyoruz. Ayrıca burada çocuklarımıza dini eğitim de veriliyor. Bu mescidin küçük kalması nedeniyle yine biz Müslümanlar bir araya gelerek, 2011 yılında yeni camimiz için arsa satın aldık. Yeni caminin projelerini hazırlayıp, belediyeden de onay aldık. Bizim hesaplamalarımıza göre, bu projeyi gerçekleştirebilirsek, dünyanın en kuzeyindeki ilk camiyi inşaa etmiş olacağız. Cami ve kültür merkezi birlikte olacak. Ancak bu projeyi tamamlayabilmemiz için maddi desteğe ihtiyacımız var. Şu anda bu miktarı toplamaya çalışıyoruz" diyor.
-İftar ile sahur arası sadece 3 saat
Ramazanın başlamasıyla bu yıl 21 saat oruç tuttuklarını kaydeden Duyar, şunları anlatıyor:
"Burada günler uzun ancak çok serin. Bu nedenle rahatız. Benim açımdan açlık yada susuzluk bir sorun değil ancak iftar, teravih ve sahur arasında çok az zaman olduğu için özellikle çalışanlar için uykusuzluk biraz sorun olabiliyor. O da ilk üç gün ondan sonra alışıyoruz."
Lulea İslam Derneği Başkanı Afganistanli Kebir Marefat da mescidde dünyanın değişik ülkelerinden Lulea'ya gelen Müslümanların namaz kılarak ibadetlerini yerine getirdiklerini söyledi. Mescidin küçük kalması nedeniyle yeni bir cami projesi hazırladıklarını kaydeden Kebir Marefat, İsveç'te yaşayan Müslümanlar ile bütün dünyadan bu caminin yapılması için maddi katkı beklediklerini dile getiriyor.
-İsveç'in yeni Müslümanları -
Bu arada, Lulea'da yaşayan Müslümanlara sonradan İslam dinini kabul eden iki İsveçli Müslüman katılıyor. Cuma namazı için ezan okuyan 25 yaşındaki üniversite öğrencisi Abdulaziz Hedermalm, Müslümanlığı kendi araştırmaları ile kabul ettiğini söyledi. İncil, Tevrat ve en sonunda da Kuran-ı Kerim'i okuduğunu söyleyen Hedermalm, "5 yıl önce Kuran-ı Kerim'i okuduktan sonra çok etkilendim ve Müslüman olmaya karar verdim. 5 yıldır Müslümanım. Babam ben küçükken vefat etti. Annem Müslüman olduğumu öğrendikten sonra fazla sorun çıkarmadı. Kendisi de inançlı bir Hristiyan" diye konuştu.
5 yıldan bu yana her yıl orucunu tuttuğunu kaydeden Hedermalm, bu yıl da oruç uttuğunu söylerken, her cuma camiye gelip, cuma namazını kıldığını kaydediyor.
-"İslam'a aşık oldum"
İsveç Lulea'da Müslümanlığı seçen bir diğer İsveçli de Anna Waara. Waara da İslamiyet'i kendi araştırmaları ile kabul ettiğini kaydederken, 2004-2005'te Filistin'de bulunduğu sırada, Müslümanların hayat anlayışlarından çok etkilendiğini ve İslam'a aşık olduğu için din değiştirerek Müslüman olduğunu söyledi.
Filistin'de ilk olarak Müslümanların hayata, insanın geneline bakış açılarının ilgisini çektiğini kaydeden Waara, din değiştirme kararını şöyle anlattı:
"Filistin'de insanların hayat anlayışından etkilenip daha fazla soru soru sorduğumda bu insanların ortak noktalarının İslam olduğunu gördüm. Hayata, insana bakış anlayışları çok ilgimi çekti. Tabii bir günde Müslümanlığı sindiremedim. Zaman aldı, ben bunu bir yolculuk gibi görüyorum ve bu yolculuğum halâ devam ediyor. Müslümanlığın hayata bakış açısını, insanın kendine, geneline bakış açısı çok dikkatimi çekiyor ve bu bakış açısını, anlayışı çok seviyorum. Verilen sorumluluklar öyle belirgin ki bu beni rahatlatıyor."
İsveçli anne ve babasının, Müslüman olduğunu öğrendiklerinde endişe ettiklerini söyleyen Waara, "Dünyada İslam'a karşı olan bakış açısından dolayı benim de zarar görmemden endişe ettiler. Eşarp takmamımı da hoş karşılamadılar. Ancak zamanla İslam dininin hayatıma kattığı pozitif yönleri gördükten sonra olumsuz düşünceleri azaldı. Ancak ilk başlarda bu kararımdan dolayı benimle konuşmayanlar da oldu. Ama ben kararımdan pişman değilim. Güzel oldu" diyor.
-Zamanın uzun olması bizim için avantaj
Ramazan ayının İsveç'in güneşin batmadığı gecelere yani en uzun günlere denk gelmesi konusu ile ilgili de konuşan Anna Waara, "Zor olmasından daha çok, endişe insanın enerjisini alıyor. İnsan endişeleniyor bu kadar uzun günde nasıl yapacağım diye. Aslında bu o kadar büyük bir sorun değil. Bu günlerde insanın daha uzun zamanı var. Kendini dinleme, kendine sorma zamanı daha fazla. Ben de orucumu tutabiliyorum. Geçen yıl ramazan ayı içinde daha fazla Kur'an-ı Kerim okuyup yeni sureler ezberleyeceğim ve kendimi geliştirme konusunda neler yapabileceğim konusunda plan yaptım ve bunu uyguladım" diyor.
Bir çocuk annesi Anna Waara (27), şu anda Pakistanlı bir Müslümanla evli ve Lulea'da proje danışmanı olarak çalışıyor.
Bu arada, Lulea'da yaşayan Müslümanların bir bölümü daha güneydeki Malmö'de iftar vakitlerini dikkate alarak oruçlarını açıyor. Malmö'de iftar vakti Türkiye saatiyle 22.56'da. Lulea'da oturanlar bu saati dikkate aldıkları zaman oruçlarını 1 saat önceden açarak iftar yapmış oluyor.