04.01.2013 - 02:30 | Son Güncellenme:
GÖKÇER TAHİNCİOĞLU Ankara
Hacettepe Üniversitesi’nde dünyada ilk kez denenen çift kol ve çift bacak nakli ameliyatının yapıldığı Şevket Çavdar (27), ameliyattan bir süre sonra 24 Şubat 2012’de yaşamını kaybetmiş, Sağlık Bakanlığı, bunun üzerine Hacettepe Üniversitesi’nin organ nakli ruhsatını askıya alırken, operasyonu gerçekleştiren Doç. Dr. Serdar Nasır ile ilgili de YÖK’e ve savcılığa suç duyurusunda bulunmuştu. Savcılık ve YÖK incelemeleri sürerken, Çavdar’ın annesi ile 4 kardeşi üniversite aleyhine 620 bin TL’lik tazminat davası açtı. Dilekçede, 4 gerekçeyle tazminat talebinde bulunuldu. Aile, naklin Sağlık Bakanlığı mevzuatına aykırı olduğunu, kendilerine ölüm riskinin söylenmediğini, Çavdar’ın sigarayı bırakması gerektiğinin bildirilmediğini, ailedeki kalp rahatsızlıklarına rağmen operasyonun yapıldığını iddia etti. Nasır, iddialar konusunda Milliyet’e şöyle konuştu:
‘Dava tüm üniversiteye’
“Öncelikle kurum hekimi olduğum için dava bana açılamıyor. Konsey kararıyla operasyon yapıldığından buradaki tüm hekimlere ve üniversiteye açılıyor. Sağlık Bakanlığı Endikasyon Listesi ile uyumlu olmayabilir bu operasyon. Ama orada, bir kolun ya da bacağın maksimum seviyede kullanılabileceği oran gösteriliyor. İki kolu bacağı olmayan hastalar düşünülürse bu ameliyat yapılamaz bu listeye göre. Biz yaptık. Ama endikasyon listesine aykırılık, ölüm nedeni değil. Ölümüyle hiç bağlantısı yok.
18 sayfalık form
Sağlık Bakanlığı’nın düzenlediği onay formu var 3 sayfalık. Bunu yeterli görmedik. 18 sayfalık bir onay formu var. ABD’den getirdim ben. Bir saat kendilerine okudum. Yanıtlarını aldım. Daha sonra hemşireyi tekrar gönderdim. Tekrar okudu. Aile memleketine gitti, geri döndü. Yeniden okudular ve imzaladılar. Ölmesini de içerebilecek şekilde bütün riskler anlatılıyordu. Mahkemenin elinde bu belge. Sigarayı bırakmasını söyledik. Onay formunda da var. ‘İstersen sonrasında sigara içebilirsin ama öncelikle bırakman lazım’ dedik. Ancak bırakılmadı. Sorun bununla da ilgili değildi zaten. Hâlâ bu ameliyatlar içen hastalarda da yapılıyor.
‘Kalbi iyiydi’
‘Ailedeki kronik rahatsızlıklar bildirilmedi’ deniliyor. Komisyon kuruldu ve değerlendirildi. Kardiyologlar vardı. Bu doktorların onayı olduğu için biz bu ameliyatı yapabildik. Kişinin ailesinde kalp hikayesinin olması bir risktir. Ama sonradan kalp sorunu yaşayabileceğine yönelik bir risktir. Ameliyatın yapıldığı dönemde ise öyle bir risk yok.
‘Bugün de yapardık’
Bugün olsa bu hastadan elde ettiğimiz deneyimlerle birkaç değişiklik yaparak, yine bu operasyonu yapardık. Örneğin, bacak ve kollar taşınırken maddeler birikiyor ve enfeksiyon üretebiliyor. Bunu öngördük ama hasta 4 gün sonra yenildi bunlara.
Hacettepe’nin ruhsatı iptal edilmedi. Askıya alınmıştı ama mahkeme bu kararın yürütmesini durdurdu. 1 yıldır bu ameliyatla uğraşıyorum. Hacettepe’ye, kendi camiamıza, kamuoyuna anlatmakla geçirdim bir yılı. Bu süreçte dünyanın üçüncü tam yüz naklini yaptık. Bence dünyanın en başarılı sonucu. Kimse konuşmadı bile.”
Rahat uyuyorum
Doç. Dr. Serdar Nasır, “Kafamı yastığa koyduğum zaman, hatalı bir şey yapmadığım için rahat uyuyorum. Bilimsel olarak birileri hatalı bulabilir. Ama 100’e yakın doktorla müzakere ettik. Ben 2 kol, 2 bacağı takabilirim, bu yetenekteyim ama danışmak zorundayım diğer doktorlara. Tek başıma diğer organlarla ve gelişecek risklerle ilgili karar verme yetkim ve hakkım yok. Operasyonda hepsi uzmanlarından onay alınarak yapıldı” diye konuştu.