19.12.2016 - 13:13 | Son Güncellenme:
FETÖ’nün darbe girişiminde bulunduğu 15 Temmuz gecesiyle ilgili tartışılan konulardan biri, Başbakan Binali Yıldırım’ın darbecilerin uçaklarını ‘vurun’ talimatı için kendisinden yazılı emir isteyen komutanın kim olduğu sorusuydu. Tutuklanan Diyarbakır 7. Kolordu Komutanı Korgeneral İbrahim Yılmaz, ifadesinde yazılı emir isteyen komutanın Hava Kuvvetleri Kurmay Başkanı Korgeneral Hasan Hüseyin Demirarslan olduğunu iddia etmişti. Ancak, darbecilerin atama listesinde ismi Hava Kuvvetleri Komutanı olarak geçen ve tutuklanan Demirarslan’ın o komutanın kendisi olmadığı şeklinde ifade verdiği ortaya çıkmıştı.
Karar gazetesinde yer alan habere göre; Darbe girişiminin yaşandığı gece, Korgeneral Mehmet Şanver’ın kızının düğününde olan ve Hava Kuvvetleri Komutanı Abidin Ünal’ın emriyle kısa süre sonra Eskişehir’e doğru yola çıktıklarını açıklayan Eskişehir Muharip Hava Kuvveti Komutan Yardımcısı Korgeneral Ziya Cemal Kadıoğlu’nun Başbakan Yıldırım’dan yazılı emir isteyen komutan olduğu ortay çıktı. Kadıoğlu, savcılığa tanık sıfatıyle verdiği ifadede Eskişehir’e giderken bu yetkiyi almak için Başbakan’ı kendisinin aradığını kaydederek, bu yetkinin de H-188 angajman kuralı yetkisinin kullanımı hakkında olduğunu söyledi. Gelecekte hukuken bir problem yaşanmaması düşüncesiyle tamamen art niyetsiz olarak yazılı emir talep ettiğini belirten Kadıoğlu, daha sonra Başbakan’ın telefon görüşmesinin kayıt altına alındığı ve sözlü olarak bu yetkiyi verdiğini belirtmesinden sonra ise uçakların kalktığını anlattı.
?15 Temmuz gecesinin bilinmeyenlerinden biri olan o anları anlatan Kadıoğlu şunları söyledi:
“Başbakan’ın yetkisi altında olan H-188 (Dost ve milli kaçırılmış uçaklara düşürme amaçlı angaje olunması) angajman kuralı yetkisinin kullanımını talep ettim. Sayın Başbakan ile yaptığım bu görüşme sırasında, gelecekte hukuken bir problem yaşanmaması düşüncesiyle tamamen art niyetsiz olarak herhangi bir kasıt olmaksızın bu yetkiyi yazılı olarak istedim. Ancak bunu isterken içinde bulunduğumuz şartlar itibariyle, o anda hukuken bir sorun yaşamamak gibi bir düşünceyle refleks olarak söyledim. Sayın Başbakan da telefon görüşmesinin kayıt altına alındığını, sözlü olarak bu yetkiyi verdiğini belirtti. Ben de bunun üzerine H-188 yetkisini aldığımı emir tekrarı tarzında telefonda ifade ettim. Sonradan Sayın Başbakan’ın bu yazılı emir talebine ilişkin tepkisini televizyonlardan öğrenince çok üzüldüm. Kendimi telefonda eksik ya da yanlış ifade etmiş olabileceğimi düşündüm. Bulunduğumuz araçta telefon iletişimi çok sağlıklı değildi. Ortam gürültülüydü. Araç içerisindeydim ve konuşmalar zayıf duyuluyordu. Yukarıda belirttiğim gibi refleks olarak o an için ‘Yazılı emir talebi’ sözlerini söyledim. Yoksa, emri yerine getirmemek, işi sürüncemede bırakmak gibi bir düşüncem olamaz. Emri talep eden benim. Emri talep edip ayak sürümek gibi bir durumum olamaz. Bu tamamen içinde bulunduğumuz koşullarla alakalıdır. Sayın Başbakan’dan takribi sabah 04:30-04:35 sıralarında yaptığım telefon görüşmesiyle bu emri alınca derhal, 1.BHHM’yi arayarak yetki aldığımı ve uçaklara kalk emri verilmesini istedim.”