11.04.2011 - 12:02 | Son Güncellenme:
Sevdiği kadınla yeni bir başlangıç yapmak üzere yola çıkan S.E., evlilik için gerekli testleri yaptırdı. Ancak test sonuçlarını beklemeden evlendi ve balayını kâbusa çeviren bir haberle sarsıldı. Çünkü test sonuçları HIV pozitif olduğunu söylüyordu. Büyük hayal kırıklığı yaşayan ve o günlerde hissettiklerini, “Hayallerimden birini gerçekleştirdiğim günlerde HIV pozitifle yüzleştim. İçimdeki fırtınaları gizleyerek dünyanın en mutlu yeni damadını oynamak gerçekten zordu” diye özetleyen S. E., hikâyesini ntvmsnbc’ye anlattı: “HIV ile ilk tanışmam 2007'de oldu. Dünyanın en mutlu yeni damadını oynamak Oscar’lık bir oyunculuk istese de bir şekilde üstesinden geliyordum. Hastalık ve virüs hakkında hiç bilgim yoktu ama hayat bana birden bu rolü biçmişti. Ben de en iyisini oynamaya ve mücadele etmeye karar verdim. Çünkü biliyordum ki ben düştüğüm zaman beni seven birçok insan da benimle birlikte düşecekti…”
'EŞİM ELİMİ HİÇ BIRAKMADI'
Eşinin de kendisi gibi büyük bir travma yaşadığını, olayı kabullenmekte zorlandığını belirten S.E., en büyük desteği de eşinden gördüğünü söylüyor: “İlk başlarda çok ağladı ve hep “neden biz” diye sordu. Çok zor günler geçirdi ama hep yanımda oldu, elimi hiç bırakmadı.”
'BENİM GİBİLERİN TESELLİSİNE İHTİYACIM VARDI' “
Hiç bilmediğim bir hastalık ve toplumun önyargıları… Hayatımın en büyük karabasanından kurtulmak için elimdekilerin yetmeyeceğini biliyordum” diyen S.E., bu noktada HIV/AIDS ile yaşayan kişilere ücretsiz destek veren Pozitif Yaşam Derneği ile tanışmış
“Başkalarının değil, benim gibi olanların tesellisine ihtiyacım vardı. Benim yaşadıklarımı yaşayıp geride bırakabilmiş, gülmeyi, koşmayı, yaşamayı seven ve benim istediğim gibi hayata tırnaklarını batırıp, ''seni bırakmayacağım ey hayat'' diyebilmiş insanların desteğini arıyordum. Tam da bu sırada imdadıma Pozitif Yaşam Derneği yetişti.
HERKESİN ROLÜ KENDİNCE BİRAZ ZORDUR
Buradaki arkadaşlar hastalıkla mücadele için sürekli koşturuyor, insanları güler yüzle karşılıyor ve hayatla dalga geçebiliyorlardı. Benim aradığım da zaten buydu. Bu zor süreci atlatmamda inandığım değerler de etkili oldu. İnandığım kitapta hayat senaryomuz zaten yazılmıştı. Görevimiz, perde kapanana kadar bu senaryoyu hayata geçirmekti. Benim de rolüm buydu. Evet, herkes kendi senaryosunun başrol oyuncusudur ve herkesin rolü kendince biraz da zordur…
” ZAMAN VE BİLGİ HER ŞEYİN İLACIDIR
Gördüğü tedaviye, eşinin ve Pozitif Yaşam Derneği’nin desteği eklenince kısa sürede toparlanan S.E. için sıra, ‘ikinci büyük hayalim’ dediği şeye, baba olmaya gelmişti. S.E., o hayali nasıl gerçekleştirdiğini ise şöyle anlatıyor:
BİLGİLENDİKÇE GÜÇLENDİK…
“Hayat aktı gitti. Zaman ve bilgi her şeyin ilacıydı gerçekten de. Zaman hayatımdaki tüm zorlukları önüne katıp götürdü. Eşim de benimle birlikte bilgilendikçe güçlendi. Sevgi her türlü zorluğu yener. Bizde de böyle oldu. Yuvamızı bir bebekle şenlendirmeye karar verdik. Çünkü baba olmayı çok istiyordum. Bunun nasıl olacağını araştırdık .
Aslında sistem çok basitti. Sperm alınıyor, laboratuar ortamında yıkanarak HIV’den arındırılıyor ve anne rahmine enjekte ediliyordu. İlk denememiz başarısız oldu ama ikinci denememizin sonucu pozitifti. Artık hayalini kurduğum şey gerçekleşecekti, çünkü bir bebeğim olacaktı…Ve aylar sonra bebeğimiz dünyaya geldi. Şimdi 40 günlük ve dünyalar güzeli bir kızımız var.” HIV ve AIDS ile mücadelede en olumsuz etkinin önyargılardan geldiğini belirten ve ‘Bilgisi az ama önyargıları çok olan insanlar yüzünden, birçok kişi ümitsizliğe kapılıp hayattan kopuyor” diyen S.E., sözlerini bir öneri ile noktalıyor:
KORKMAYIN, ÖNYARGILARA KULAKLARINIZI TIKAYIN
“Şimdi bütün bunları neden anlattığımı merak edenler olabilir. Çünkü benim gibi HIV tanısı alıp da ne yapacağını bilemeyen çok insan olduğunu biliyorum. Bu yazıyı okuyan ve benim gibi HIV pozitif olan arkadaşlardan bir ricam var; lütfen, hayatınızla ilgili kararları başkasına bırakmayın. Sakın pes edip hayatın karşısında diz çökerek boynunuzu uzatmayın. Çünkü bu hastalıkla yaşayan pek çok insan var. Emin olun, kararlıysanız bu hastalığa yenilmezsiniz. Hastalığın hayatınızdaki tek yeri günlük ilaçlarınızı içmekten ibaret olacak. Hayatı ertelemeyin, evlenin, çoluk çocuğa karışın, korkmayın ve önyargılara kulaklarınızı tıkayın.”
SPERM, ISI VE SANTRİFÜJLE HIV'DEN ARINDIRILIYOR
HIV enfeksiyonu ilaçlarla kontrol altına alınabiliyor. Doğru tedaviyle HIV pozitifler uzun ve kaliteli bir yaşam sürebiliyor, gereken önlemleri almak koşuluyla evlenebiliyor ve çocuk sahibi olabiliyor. Hamilelik öncesinde, doğum sırasında ve sonrasında alınan etkili önlemlerle HIV’in bebeğe geçiş riski yüzde 0,5’in altına kadar düşürülüyor. Dünyada yaklaşık 39,5 milyon HIV pozitif kişi bulunduğunu ve bunların dörtte üçünün üreme çağında olduğunu belirten Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Prof. Dr. Faruk Buyru, HIV + erkeklerin çocuk sahibi olurken hastalığı eşlerine ve doğacak çocuklarına bulaştırmamalarının esas olduğunu söyledi. Prof. Buyru, “Özel sperm hazırlama yöntemleri ile bu sağlanabiliyor. Erkekten alınan spermler ısı ve santrifüj yöntemleriyle virüsten arındırılır.
Bu yolla hazırlanan ve virüs taşımayan spermler, polimeraz zincir yöntemi ile kontrol edildikten sonra aşılama (intrauterin inseminasyon-rahim içi dölleme) yöntemi ile eşinin rahmine verilir. Kadının gebe kalmasına engel başka bir problem yoksa bu yolla bir aylık tedavi ile yüzde 20 civarında gebelik elde edilebilir. Toplam 3-4 ayda yüzde 60 civarında gebelik şansı vardır. Bu yolla hem eşe hem de doğacak bebeğe virüs bulaşma riski bulunmamaktadır” dedi.
ÇÖZÜM HIV + KADININ ANNE OLMASINI ENGELLEMEK DEĞİL
Enfeksiyon Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Deniz Gökengin, anne adaylarının HIV pozitif olmaları durumunda, bebeğe bulaşmayı engelleyecek önlemlerin vakit kaybetmeden alınması gerektiğini söyledi.
Gebeliğin planlandığı günden, doğuma ve doğum sonrasına kadar aileye danışmanlık verilmesinin önemini vurgulayan Gökengin; “HIV + bebek doğmasını önlemenin yolu, HIV pozitif kadınların gebe kalmasını engellemek ya da gebe kalmış kadınlara bebeğini aldırmasını tavsiye etmek değil, gebeliğe doktor önerileri doğrultusunda karar vermelerini ve doktorun önerdiği önlemlere sıkı sıkıya bağlı kalmalarını öğütlemektir” diye konuştu.
AVUKAT HABİBE YILMAZ: HUKUKİ ENGEL YOK
PYD Hukuk Danışmanı Avukat Habibe Yılmaz Kayar da HIV pozitif kadınların bebek sahibi olmalarının önünde herhangi bir kanuni engel olmadığını söyledi: “Doğurganlık haklarını kısıtlayacak şekilde HIV taşıyıcısı kadınları damgalamak ve kasten doğacak çocuğuna HIV bulaştırmakla suçlamak, hatta neredeyse HIV taşıyıcı kadınları kısırlaştırmayı önerecek şiddette tepkiler geliştirmek yerine daha rasyonel önlemler alınmalı. Mesela, sağlık sistemine ulaşma şartlarını geliştirmek, gebelik ve doğum takibi yapmak, HIV taşıyıcısı annelerin ve anne adaylarının sağlıklı yaşam hakkının temin edilmesine yönelik ulusal eylem planları yapmak yerinde olacaktır.”
PYD: 26 BEBEĞİN DÜNYAYA GELİŞİNE TANIKLIK ETTİK
Pozitif Yaşam Derneği’nden Arzu Kaykı ise “Anne ve babası HIV ile yaşayan 26 bebeğin sağlıklı ve HIV negatif olarak dünyaya gelmesine tanıklık ettik. 2006'da ilk anne adayımız 9 aylık hamile iken tanı alıp geldiğinde, bebek için şuruba erişmek, kabul edecek hastane bulmak, ayrımcılığa uğramadan doğumu gerçekleştirmek için çok stres yaşamıştık. Ancak hastanelerde enfeksiyon önlemleri standartlaştıkça sağlıklı bebekler dünyaya gelmeye başladı. Bebek sahibi olmayı istesin veya istemesin, bebek sahibi olma hakkının ve tıbben imkânının olduğunu bilmek, ilk tanı alma sürecinde HIV ile yaşamayı normalleştirmede çok etkili oluyor. Bebek sahibi olmak isteyen HIV pozitif arkadaşlara tedavilerini ona göre düzenlemelerini, risklerini ve yöntemini konuşmalarını, bilgi almak için de doktorlarıyla görüşmelerini tavsiye ediyoruz” dedi.
ntvmsnbc / Tülay Karabağ