24.10.2020 - 07:00 | Son Güncellenme:
HABER ARAŞTIRMA
Uzun yıllar basın sektöründe çeşitli yayınlarda çalışan ve yöneticilik yapan 46 yaşındaki Ufuk Kaan Altın, çalıştığı Haber Global’e gitmek için evinin önünde servis beklerken fenalaştı. Gaziosmanpaşa Eğitim ve Araştırma Hastanesi’ne kaldırılan Altın’ın beyin kanaması geçirdiği belirlendi. Bir haftadır yaşam mücadelesi veren Altın’dan dün kötü haber geldi. Beyin ölümü gerçekleşen Altın’ın ailesi organlarını bağışlama kararı aldı. Altın, kendilerine umutla bağışlanacak organları bekleyen kişilerde yaşayacak.
17 yıllık dostunu kaybettiğini söyleyen Alişer Delek, “Kaan bunu isterdi çünkü öyle bir insandı. Ailesi de organlarını bağışlama kararı verdi. Şu anda pandemi sürecinden dolayı test sonuçlarını bekliyoruz. Ondan sonrasında bağış için gerekli işlemler yapılacak ve biz cenazemizi teslim alacağız” dedi.
‘Güzel insan’
Mesai arkadaşlığıyla başlayan 17 yıllık dostunu ise Delek şu sözlerle anlattı; “Ben tek çocuğum ama bana bir ağabey sorsalardı ben Kaan’ı söylerdim. Onu nasıl anlatırım sorusunu günlerdir kendime soruyorum ve tek cümle geliyor aklıma; ‘Güzel İnsan’. O da çok kullanırdı bunu. Kaan bir sitede yaşıyor ve servis beklerken fenalaşarak sitenin kapısında yere yığılıyor. Kaan’ın yığıldığı yerle hastane arası 750 metre ama ambulans gelmemiş. Ona ilk müdahaleyi, hastaneden gece nöbetinden çıkıp sitedeki evine gelen bir hemşire yapmış. Onun yönlendirmesiyle hemen bir arabayla hastaneye getirmişler ve hastaneye geldiğinde kalbi atmıyormuş. Yapılan müdahale ile kalbini çalıştırmışlar.”
10 yıllık arkadaşı fotoğraf sanatçısı Süha Derbent de “Benim Kaan’la ilgili söyleyebileceğim en önemli şey hayatı boyunca hiç kimseyi kırmadı ve incitmediğidir. İşini severek yapıyordu ve gerçek bir dosttu. Çok erken bir kayıp oldu, çok üzgünüm” diye konuştu.
Yüksek tansiyon
Mylos Yayın Grubu’nda beş yıldır Altın’la birlikte çalıştıklarını anlatan Yoldaş Özdemir arkadaşını şu sözlerle anlattı;
“Çok güzel sohbet ederdi çünkü anlatacak çok şeyi vardı. Herkese karşı çok zarifti. Ülkeye, ülke sorunlarına kafa yoran biriydi. Kaybedilen birlikte yaşam kültürünün kaybolmasına üzülüyordu. Gezmek yeni yerleri keşfetmek ve bunu yaparken kültürle bağını kurmak en büyük keyiflerinden biriydi. Zaten bunu kitaplarında görüyoruz. Bir yeri tanıtırken oranın tarihine, nereden gelip, nereye gittiğine vurgu yapardı. Onunla konuşurken sürekli yeni bilgiler öğrenirdim.”
Altın’ın bildikleri bir hastalığının olmadığını da söyleyen Özdemir, “İlaç kullanmıyordu ama sanırım son dönemde tansiyonu yükseliyormuş ama önemsememiş. Hepimiz gibi yorgunluk, stres diye geçiştirmiş” dedi.
İstanbul Üniversitesi İşletme Fakültesi mezunu olan Altın, 1997’den beri aralarında Kent TV, CNN Türk ve NTV’nin de olduğu haber kanallarında dış haberler servislerinde editör, şef editör ve akşam sorumlusu olarak çalıştı. Milliyet gazetesinin günlük eki Cadde’yi 3 yıl yönetti. Yayıncılık yaptı, Episode Dergi, 221B ve Plak Mecmuası’nı çıkardı, kitaplar yayımladı. Yeme-içme üzerine gastronomi ve seyahat kitapları yazdı, programlar çekti. Dergilerde yazdı. Ağustos 2019’dan beri Haber Global sitesinde kültür-sanat editörü olarak çalışıyordu.
Birlikte yaşam kültürünü anlattı
Balıklama Dalmalı İstanbul’a, Meyhanedeyiz Yine Bu Gece, Hello Friend/Ya sou vre!, Merhaba Cancağızım - Ya sou vre! ve Benim Güzel Lokantalarım isimli kitaplara imza atan Altın, kurduğu yayınevinde de çok sayıda eseri okuyucu ile buluşturdu. Altın verdiği bir röportajında Mylos Kitap adını verdikleri yayıneviyle ilgili, “Şöyle bir manifestomuz var: “Mylos Kitap, anlamak, değişmek ve değiştirmek için yola çıktı. Bizi üzen, öfkelendiren, ümitsizliğe düşüren ne varsa hepsine karşı ‘okumayı, anlamayı, üretmeyi’ tercih eden Mylos Kitap, ‘değirmen’ anlamına gelen adıyla Don Kişot’a selam duruyor.” demişti.
Gidişin büyük kayıp
Ufuk Kaan Altın ile Milliyet Cadde’de birlikte çalışan Milliyet Gazetesi Yazı İşleri Müdürü Menderes Özel de, eski mesai arkadaşına şu sözlerle veda etti:
“Yollarımız Cadde’de kesişmeden önce de seninle aynı masada kadeh tokuşturmuşluğumuz olmuştu. Ortak paydamız çocukluk yadigârın, sıkı dostun Levent’ti. Sonra bir gün tesadüfen aynı Cadde’de buluştuk. Birlikte güldük, eğlendik, senin meyhanelerinde sarhoş olduk, birbirimize kızdık ve hatta kavgalar ettik. Aramızın tatsız olduğu zamanlarda bile senin soyadın gibi ‘Altın’ bir kalbin ve ruhun olduğundan, güzel vicdanından tereddüt etmedim. Kelimeler artık anlamsız, gidişin bu dünyanın büyük kaybı. Huzur içinde uyu.”