19.05.2018 - 01:30 | Son Güncellenme:
Fisun Yalçınkaya
Sergide Ertuğrul Akyüz, Sinan Eren Erk, Horasan, Nesren Jake, Serhat Kiraz, Seydi Murat Koç, Komet ve Denizhan Özer’in aralarında bulunduğu sanatçıların eserleri yer alıyor. 31 Temmuz’a kadar Piramid Sanat’ta devam eden sergiyi Bedri Baykam’la konuştuk.
- 1968’in 50. yılıyla ilgili böyle bir sergi açmaya nasıl karar verdiniz?
Aslında bu serginin fikri zaten 1968’in 30. yılı sergisini yaptığımızda çıktı, ‘68’in 40. yılında devam etti. Ben bu sergiyi yapmasaydım bana sorarlardı “50. yılın başı kel mi?” diye. Dolayısıyla 50. yılda bu sorumluluğu üzerimde hissettim. Bu sergiyle birlikte hazırlanan yayınlardaki röportajlar ve yazılar da birbirini tamamlıyor ve bir külliyat oluşturuyor. 200 yıl sonra da bir tarihçi o dönemi araştırdığında bu yayınlara onları bir servet gibi görerek bakabilecek. Türk 68’i de dünya 68’i de emperyalizmle mücadele ediyor. ’68 yılında yine ben Ankara’da sergi açmıştım.
- Buradaki sanatçıları nasıl seçtiniz?
Burada üç kuşak sanatçı var. Üç kuşak sanatçının da çok farklı medyalardan işleri var. İstedim ki videolar, mekân düzenlemeleri, pop işler, ekspresyonist işler, kavramsal işleri kapsayan çok farklı ses tonlarında bir sergi olsun. Galiba onu da başarıyor sergi. Hem hepsi birbirinden farklı hem de üç kuşağın konuya yaklaşımı var. Mesela tuval ressamlarının da her birinin diğerinden farklı yaklaşımı var. Sonuçta o açıdan sanatçıların beraber oluşturduğu ses tonunu düşünürsek, kafamdaki proje sergiye işledi, sergiyi gördüğümde “İşliyor, tamam” dedim.
- Eserler bu sergi için mi üretildi yoksa zaten var olan eserlerden mi seçtiniz?
Yarısı bu sergi için üretildi. Diğerleriyse sanatçıların var olan eserleriydi. Mesela Seydi Murat Koç bu sergi için üretti. Anıl Taşezen de öyle. Komet bu sergi için hazırladı. Benim eserim de bu sergi için üretildi. Serhat Kiraz da... Onun haricinde örneğin Ergin Konuksever’in ünlü fotoğrafları var, sergiye güç katan. Bahri Genç’in bu sergi için yaptığı bir eseri var. Denizhan Özer’in bu sergi için hazırladığı bir kolajı, Ardan Özmenoğlu’nun bu sergi için yaptığı çalışması var.
- Bir de sergide arşiv belgelerinin durduğu cam masalar var.
Evet bunların bir kısmı Deniz Gezmiş Vakfı’ndan, veya Ayşe Emel Mesçi arşivinden. bir kısmı kişisel arşivimizden, bizim koleksiyonumuzdan. Örneğin, Deniz Gezmiş’in Türkiye İşçi Partisi’ne kayıt formu, babasına yazdığı mektup, yine Deniz Gezmiş’in okuduğu Ahmed Arif kitabı ve altını çizdiği bölümler var. Deniz Gezmiş’in bir kız arkadaşına yazdığı mektuplar da var. Mesela bunlardan biri 6 Mayıs 1971 tarihli, idam edildiği günden tam bir yıl önce yazılmış. Bir de tarihi anlatan video ve fotoğraflar var. Video bir Piramid Sanat prodüksiyonu...
- Sizce bugüne ’68 nasıl bir mesaj veriyor?
’68 bize korkusuz olmayı, ölümün bile korkulacak bir şey olmadığını öğretti. Che’yle, Deniz’le, Mahir’le. Dünyada maalesef daha evvelsi gün Kudüs’te 60 kişi öldürüldü bu ne demek emperyalizm, haksızlık, ırkçılık, faşizm devam ediyor. Dolayısıyla Savaşma Seviş sloganı da Altıncı Filo defol da hala geçerli. Demokratik bir dünya için gençliğin savaşı da devam ediyor. ’68 kalıcı bir tepki metodu ve ortak inançlar bıraktı. O yüzden haksızlığa dur demeye devam etmek için bunu sürdürmeye mecburuz.