Gümrük müşavirliği işlerini bırakarak tam zamanlı Türkiye turuna odaklanan Funda-Anıl Seçkin ailesi Mayıs 2022’den beri toplamda 12 metrelik, 2 oda ve 1 salon otobüs karavanlarıyla yollarda. Uzun yıllardır karavanda yaşayarak dünya turu yapma hayali olan aile, bir sohbet sırasında bütçe hesabı yaptıktan sonra kredi çekip araç bakmaya başlayarak bu hayaline oldukça hızlı bir giriş yaptı.
HER ŞEY 1 HAFTA İÇİNDE BAŞLADI
Hayallerini hayata geçirmede birbirlerine destek olan Seçkin çifti bir hafta içinde otobüslerini aldı. Funda Seçkin oğulları Ege dünyaya geldiğinde işi bırakırken, çok az kazandığını ve bunun kendisini tatmin etmediğini söyleyen Anıl Seçkin de istifa etmeye karar verdi. "Çalışarak geçinemeyeceğimize işsiz kalıp geçinemeyiz"diyen Funda-Anıl Seçkin, evlerini de boşaltarak tam zamanlı bir karavan hayatına adım attı.
Kendi karavanlarını yapan Seçkin ailesi, “Şarjlı vidalama dışında hiçbir aletimiz yoktu ve kullanmayı da bilmiyorduk. Otobüsümüzü bile almadan ilk iş gidip alet edevat aldık ve her santiminde emeğimiz olan yürüyen evimizi yaptık. Tek başına bir otobüs karavan yapmak çok çok zor bir iş. Bu yüzden eşim Funda, arkadaşlarım, babam, amcam bana yardım ettiler. Bazı konularda işin ustalarından fikir aldık, alet kullanmayı öğrendik ve neredeyse tüm işi kendimiz yaptık” yorumunu yaptı.
'300 BİN LİRAYA 2+1 EV KONFORUNDA KARAVAN YAPTIK'
Bu durum Seçkin ailesini büyük bir işçilik maliyetinden de kurtardı. "Çok hata yaptık, bozduk baştan yaptık, inanılmaz yorulduk ama gerçekten buna değdi. Ben bilgisayar çocuğuyum, ne elim nasır tutmuş ne üstüm başım yağ olmuştu bu zamana kadar ama ben bile bu halimle makine kullanmayı öğrenip elimi yağa, çamura, toza bulayıp karavan yaptıysam herkes kendi karavanını yapabilir. Biz sadece 300 bin liraya her şey dahil 2+1 ev konforunda bu karavanı yaptık. Şimdilerde böyle bir karavanı tekrar yapmak istesek milyon liralardan aşağı çıkması zor” bilgisini paylaştı.
Seçkin çifti, ailelerinin sabah 08.00 akşam 18.00 mesaili işten başka iş bilmediği için, "Sigortasız olur mu, otobüste mi yatacaksınız, sokakta mı yatacaksınız?" gibi tepkiler gösterdiklerini ancak bunlara gülüp geçtiklerini dile getirdi.
'SİGORTASIZ OLUR MU? SOKAKTA MI YATACAKSINIZ?'
Şehirde 160 metrekare bir evde yaşıyorken, bu evin kendileri için büyük bir ev olduğunun farkına varamadığını dile getiren Funda-Anıl Seçkin, "50 yıllık yemek takımları, bir daha hiç kullanmayacağımız örtüler, işimize yaramayan ama atmaya da kıyamadığımız eşyalar, kalabalık misafir gelirse yatırırız diye ayırdığımız koca bir oda, zayıflarsak giyeriz diye ütüleyip kaldırdığımız kıyafetler için öyle büyük yüklerin altına girmişiz. Şu anda yaşadığımız 25 metrekare evimizde bunu daha iyi anladık. Eşyalar için dolap, o dolaplar için büyük ev aldık. Ne o eşyalara ihtiyacımız varmış ne de büyük evlere. Şu anda birçoğunuzun salonu kadar olan 25 metrekarede ihtiyacımız olan her şey hatta hala daha fazlası bile bizimle şehirden şehre geziyor” ifadelerine yer verdi.
'KARAVANDAKİ MUTFAĞIMIZ EVDEKİNDEN BÜYÜK'
Seçkin ailesi evde 8-10 metreküp su harcarken, karavanda bu rakamın 2-3 metreküpe kadar düştüğünü de ekledi. Evdeki çamaşır ve bulaşık makinelerini karavanlarına taşıyan çift, gayet temiz ve hijyenik yaşadıklarına ve su tüketimlerinin de 4’te 1 oranında azaldığına dikkat çekti. "Evdeki tüm konforumuzu karavanımıza taşıdık, konforu minimalize etmek işimize gelmedi’ diyen Funda-Anıl Seçkin, “Aslında evimizdeki gereksiz alanları hayatımızdan çıkartmanın minimal bir hayat yaşadığımız anlamına geldiğini düşünmüyorum. Evdekiyle aynı büyüklükte yatağımız var, Ege’nin yatağı ve koltuklarımız evdekiler kadar. Mutfağımız evdekinden büyük. Evdeki tüm beyaz eşyaya sahibiz. Farklı olan ise zayıflarsak giyeriz dediğimiz kıyafetleri, misafir gelirse diye aldığımız çekyatı, yemek takımlarını koyduğumuz gösterişli dolapları almadık. Biz aslında minimal değil, gereksizlerden arınarak sade yaşıyoruz” açıklamasında bulundu.
'ASGARİ ÜCRETLE GEÇİNMEK MÜMKÜN’
Geçimlerini ev kirasıyla sağlayan ailenin yola çıkarken tüm planları fiyat artışları sebebiyle altüst oldu. "Bunun gibi plan dışı durumda gezimizi devam ettirebilmek için kullanmak üzere ayırdığımız birikimimizi de daha fazla gezmek için motor almaya harcayınca bildiğiniz battık" diyen Anıl Seçkin, “Funda çok tutumlu, ben oyuncak delisi yaramaz çocuk. Yine aldık defteri, kalemi elimize ve hesap kitap yapmaya başladık” deyip şöyle devam etti:
"Mayıs ayında evimizle yola çıktığımızdan beri bin 500-2 bin kilometreye yakın yol yaptık. Motorumuzla 3-4 bin km gezdik. Cep telefonlarımız ve internet dışında faturamız da olmadığı için 6 bin lirayla geçinmek çok da zor olmadı. Bu parayla hem geziyoruz hem de yaşıyoruz. Neredeyse hiç dışarıdan yemedik, kıyafetlerimiz delinse de parçalanana kadar giydik, ihtiyaç dışı harcama yapmadık, her ay için kilometre sınırı koyduk. Denizden balık tuttuk, Funda deniz kenarından deniz börülcesi toplayıp hazırladı, güneş enerjimiz ile fırınımızda ekmek yaptık, komşularımız kayısı getirdi, erik getirdi. Asgari ücretle kendi karavanınızda aile geçindirmek mümkün."
'ÖN CAMDAN FENER TUTANLAR DA VAR'
Seçkin ailesi karavanda yaşadıkları zorlukların aslında müstakil bir evde yaşamış olanlar için çok da zorluk sayılabilecek ya da garipsenecek şeyler olmadığını belirtti. "Mesela biz apartman çocukları kapımıza ekmek, gazete gelmesine, çöpümüzün alınıp merdivenlerin süpürülmesine alışkın insanlarız" diyen çift, “Karavanda temizlik, çevre temizliği, karavan bakımı, alışveriş hepsi size bakıyor. Karavanda günde birkaç defa kontrol etmeniz gereken parametreler var. Burada uzun bir depresyon geçiremezsiniz çünkü depresyonunuz uzarsa eviniz kontrolden çıkabilir. Tuvaletin ve pis suların boşaltılması, temiz su deponuzu doldurmanız genelde sevilmeyen zamanlar. Ancak bu işler 2-3 haftada bir, sadece 1-2 saat sürüyor. Bazen de şehir merkezlerinde konakladığımızda mahremiyet sorunu yaşıyoruz. Karanlık karavanda çocuğumuzu uyutmuşken, ön camdan içeri fener tutabiliyorlar” şeklinde anlattı.
'50 GÜN BOYUNCA HİÇ YIKANMADIM'
Karavanda yaşadıkları en ilginç hikayenin şehirler arası yolda giderken eşinin yemek yapması olduğunu anlatan Anıl Seçkin, “Çok acıktık, duracak yer bulamadık ve canımız karnıyarık, pilav ve cacık çekmişti. Biz de yolda yemeğimizi yaptık. Ayrıca karavanda yaşadığımız olaylardan biri de benim 50 gün boyunca hiç yıkanmamam oldu. 50 gün sadece denize girerek ve çıktığımda başımdan aşağı 5 litre su döküp tuzumdan arınarak geçirdim. Ellerimi sabunlamak dışında temizlik malzemesi kullanmadım” yorumunda bulundu.
'ŞEHİRDE YAŞADIKÇA İNSANLIKTAN ÇIKTIK'
Yola çıkarken planları, oğulları Ege okula başlayana kadar gezip sonrasında sabit bir hayata geçmek olan Seçkin ailesi, şimdilerde ne eski işlerine ne de eski yaşantılarına dönmek istiyor. Artık kendilerini bir şehre veya ülkeye değil, sadece bu dünyaya ait hissediyorlar. Küçük bir bütçeyle keyifli bir hayat yaşayan Funda-Anıl Seçkin, "Kendimizi kime anlatsak bu hayata imreniyor ve kendilerinin de yapmak istediğini söylüyor. İnsanlara bunu yapabileceklerini anlatmak, göstermek için 'Patavatsız Ayı' adlı bir sosyal medya hesabı açtık” deyip hesaplarının isim hikayesini ise şöyle anlattı:
"Şehirde dönüştüğümüz insandan hoşlanmıyoruz. Biz doğada, özgür, kendi halinde, doğanın tadını çıkartan, her mevsimi yaşayan bir ayı olmayı daha çok sevdik. Şehirde yaşadıkça insanlıktan çıktık, insanlıktan çıkmış insanları gördük. İnsanlardan uzak, doğada, karavanda yaşadıkça insan olmayı keşfettik. Bizim gibi kaçanları, kendini kaybedenleri, kendini arayanları, kendini hiç bulamayacak olanları gördük, tanıştık, sevdik. Sevmediğimizden yine kaçtık. Ayı olmak bizi insanlarla tanıştırdı. Bizim gibi insanlarla tanıştık."