JANE GODALL Jane, 1934 yılında Londra’da doğdu. Dünyanın en ünlü şempanze uzmanı ve doğal kaynakları koruma gönüllüsü olan Jane’in kariyeri 1960 yılında başladı. Annesiyle birlikte Gombe Ulusal Parkı’nda çalışmaya başlayan Jane, şempanzeleri doğal yaşam alanlarında incelemeye başladı. Jane’in çalışmaları şempanzelerin hem et hem de ot yiyen hayvanlar oldukları, alet yapma ve kullanma yetenekleri olduğunu, karmaşık sosyal ilişkileri olduğunu ve duygusal ilişkiler geliştirme yetenekleri olduğunu ortaya çıkardı. Jane Godall Doğal Yaşam Araştırma, Eğitim ve Koruma Enstitüsü’nü 1977’de kuran Jane çalışmaları için sayısız ödüller elde etti. Jane, 2002 yılında Birleşmiş Milletler Barış Temsilcisi unvanını, 2004’te de İngiliz İmparatorluğu’nun Kadın Şövalyelik unvanını aldı. AMELİA EARHART Tarihin en ünlü pilotlarından biri olan Amelia 1897 yılında Atchison, Kansas’ta doğdu. Amelia 1920 yılının kış aylarında izlediği ilk hava gösterisiyle uçmaya heves etti, bir sonraki yılın Aralık ayında ise pilotluk lisansını kazandı. Kısa süren havacılık tarihini pek çok rekorla süsleyen Amelia tarihte Atlantik ve Pasifik Okyanusları üzerinden tek başına uçan ilk kadın pilot oldu. Bu rekorlarla bir anda tanınan Amelia, ününü kadın hakları ve ticari havacılık savunuculuğunda değerlendirmeye karar verdi. Dünyanın çevresinde uçan ilk kadın olmak için 1937 yılında harekete geçen Amelia’nın uçağı gerekli mesafenin üçte ikisini kat ettikten sonra Güney Pasifik’te kayboldu. O günden sonra ne Amelia’dan ne de uçaktaki yardımcısı Fred Noonan’dan haber alınamadı. FLORENCE NIGHTINGALE “Lambalı Kadın” olarak bilinen Florence 1820’de adını taşıyan Floransa’da doğdu. Kırım Savaşı sırasında İstanbul Üsküdar’daki Selimiye Kışlası’nda hastalara bakan Florence, bu sayede cephedeki bir hastanede görev yapan ilk kadın hemşire oldu. Bu hastanelerdeki koşulların ne kadar korkunç olduğunu gören Florence askeri yetkililere koşulların düzeltilmesi için baskı yaparak pek ç ok askerin gönlünü kazandı. Savaştan sonra İngiliz Ordusu’nda sağlık koşullarıyla ilgili olarak kapsamlı bir araştırma başlatan Florence, 1858’de bu konuda bir kitap da yayımladı. Ardından aynı konuda iki kitap daha yazan Florence, 1860’ta hemşireler için Nightingale Eğitim Okulu’nu açarak hemşirelerin bilimsel olarak eğitilmesi gerektiği fikrinin yaygınlaşmasını sağladı. Kraliçe Victoria tarafından 1883 yılında Krallık Kızıl Haçı’yla, 1907’de de Liyakat Madalyası ile ödüllendirilen Florence bu ödülü alan ilk kadın oldu. Florence, 1910’daki ölümüne kadar kamu sağlığı reformu için verdiği mücadeleyi sürdürdü. MARGARET THATCHER Margaret Roberts, 1925 yılında doğdu. Kendisini ilk önce milletvekilliğine daha sonra da 1979’da İngiltere Başbakanlığına taşıyan siyaset yolculuğuna başlamadan önce avukatlık yapan Margaret, tarihteki ilk kadın başbakan oldu. Kariyeri boyunca siyasi vatanseverlik, özelleştirme, düşük vergiler, bütçe dengesi ve bireysel girişimi destekleyen Margaret, liberal politikaları dolayısıyla zaman zaman eleştiri de topladı. Dışişleri konularında etkin bir siyasetçi olan Margaret, bu alandaki en büyük zaferini 1982 yılında Arjantin’le yapılan Falklands Savaşı’nda elde etti. Margaret, Demir Leydi lakabını yaptığı sert konuşmalarla elde etti. MARIE CRUIE Kocası Pierre’in ölümünden sonra Sorbonne üniversitesindeki profesörlük görevini devralan Marie, bu okulda ders veren ilk kadın sıfatını da kazanmış oldu. Marie, 4 Temmuz 1934’te radyasyona uzun süre maruz kalmanın yarattığı olumsuz etkilerden dolayı hastalanarak öldü. Marie geçmişten günümüze bilim tarihinin en önde gelen isimlerinden biri olarak tanındı. Jeanne d’Arc Jeanne, 1412 yılında varlıklı bir çiftçinin kızı olarak doğdu. Orleans’ın Bakiresi olarak da bilinen Jeanne d’Arc, Yüzyıl Savaşları’ndaki kahramanca hareketlerinin ardından yakılarak cezalandırılmıştı. Jeanne’ın ilk tanınması gençken kendisine “Fransa’yı İngilizlerden kurtarması gerektiğini söyleyen sesler duyduğunu” açıkladığı zaman olmuştu. Doğduğu köyden Chinon’a giden Jeanne, Kral Sekizinci Charles’a Orleans kuşatmasında ordunun yanında savaşmasına izin vermesi için yalvardı. İçgörüsü sayesinde Fransız ordusunu pek çok savaşa sokan ve askerlerin moralini yükselten Jeanne, askerlerin Paris saldırısındaki başarısızlığının ardından Burgundylilerce rehin alındı. İngilizlere satılan Jeanne cadılık ve sapkınlık iddialarıyla yargılandı. Ceza olarak 30 Mayıs’ta Rouen pazarının ortasında yakılan Jeanne’ın külleri Sen Nehri’ne savruldu. Jeanne, 1920 yılında Papa 15’inci Benedict tarafından azize ilan edildi. ROSA PARKS Rosa Louise McCauley 1913 yılında doğduğunda hiç kimsenin tanımadığı sıradan bir ABD’liydi. Ancak 1 Aralık 1955’te terzilik yaptığı iş yerinden eve dönerken bindiği otobüsteki yerini beyaz bir erkeğe vermeyen Rosa, o gün tarih sahnesine adımını atmış oldu. Rosa ABD’de siyah hareketinin lideri Martin Luther King Jr.’ın Montgomery, Alabama’da bir otobüs boykotu başlatmasına neden oldu. Rosa 1957 yılında Detroit’e taşındı ve Temsilciler Meclisi’nin siyahi üyelerinden John Coyers’ın sekreteri olarak çalışmaya başladı. Sonraki dönemde Güney Hristiyan Liderlik Konferansı ve Siyahların Durumunu Geliştirme Ulusal Derneğinde çalışmaya başladı. Rosa ayrıca Rosa ve Raymond Parks Kişisel Gelişim Enstitüsü’nün de kurucuları arasında yer aldı. KRALİÇE BİRİNCİ ELIZABETH İngiltere’nin Bakire Kraliçesi olarak bilinen Birinci Elizabeth 1533’te Kral Sekizinci Henry ve Anne Boleyn’in kızı olarak doğdu. Elizabeth 1558 yılında tahta çıktı. Elizabeth döneminde altın çağını yaşayan İngiltere yeniden Protestanlığa dönüş yaptı. Yine aynı dönemde sömürgecilik ve küresel genişleme adımları atan İngiltere’de Sör William Drake ve Sör Walter Raleigh Elizabeth’in en sevdiği iki politikacı oldu. Elizabeth’in en büyük başarısı 1588 yılında yönettiği donanmasıyla İspanyolların efsanevi “Yenilmez Armada”sını yenilgiye uğratması oldu. Elizabeth pek çok yakın arkadaşının ölümünden sonra depresyona girerek hastalandı. Kraliçe’nin tahtta geçirdiği 44 yıllık dönem Mart 1603’teki ölümüyle sona erdi. Elizabeth evlenmeden ve arkasında bir varis bırakmadan hayata gözlerini yumdu. RAHİBE TERESA O dönemde Osmanlı İmparatorluğu toprakları içinde yer alan Üsküp şehrinde, Agnes Gonca Boyacı adıyla 1910’da doğan Rahibe Teresa 12 yaşına geldiğinde hayattaki amacının fakirlere yardım etmek olduğunu fark etmişti. Rahibe olduktan sonraki ilk görevi için 17 yaşındayken Hindistan’a giden Teresa, Kalküta’daki bir okulda öğretmenlik yapmaya başladı. Kilisedeki görevinden 1948’de ayrılan ve Hayırsever Misyonerler Cemaati’ni kuran Agnes, kendini başlangıçta sadece Hindistan’da sonrasında ise dünyanın her yerinde yoksul, hasta ve yetimlere yardım etmeye adadı. Yaptıklarıyla 1979 yılında Nobel Barış Ödülü’nü, 1980’de de Hindistan’ın en büyük onur nişanı olan Bharat Ratna’yı kazanan Rahibe Teresa 1997’de uzun zamandır kendisini zorlayan kalp hastalıklarına daha fazla dayanamayarak hayatını kaybetti. Teresa daha sonra Papa İkinci Jean Paul tarafından aziz ilan edildi