15.12.2021 - 13:53 | Son Güncellenme:
milliyet.com.tr
Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ve Çin lideri Xi Jinping, Çarşamba günü ikili ilişkiler ve uluslararası meseleleri görüşmek üzere bir video görüşmesi gerçekleştirdi.
Son yıllarda, Çin ve Rusya, uluslararası ekonomik ve siyasi düzen üzerindeki ABD etkisine karşı, dış politikalarını giderek daha fazla birbirine yaklaştırdı. Her iki ülke de çeşitli yaptırımlarla karşı karşıya kaldı.
Çin, azınlıklara, özellikle de Sincan'daki Uygur Müslümanlarına yönelik insan hakları ihlaller ve Hong Kong'daki demokrasi yanlısı harekete yönelik baskıları nedeniyle, Rusya da Kırım'ı ilhak etmesi ve muhalefet lideri Aleksey Navalny'nin önce zehirlenmesi, sonra da hapse atılması nedeniyle yaptırımlara uğradı.
Rusya'nın Ukrayna'yı işgal edeceği korkusu giderek büyürken, Putin ayrıca Pazartesi günü Fransa lideri Emmanuel Macron'la da bir telefon görüşmesi gerçekleştirdi. Ukrayna Devlet Başkanı Vladimir Zelenskiy ise, İtalyan La Repubblica gazetesine verdiği röportajda Almanya'nın NATO silahlarının ülkesine gönderilmesinin önüne geçtiğini belirtti.
Açılış konuşmalarında Putin ve Xi, Rusya ile Çin arasındaki ilişkileri övdü ve Rus lider iki ülkeyi '21. yüzyılda devletlerarası işbirliğinin uygun bir örneği' ilan etti.
Putin, "Ülkelerimiz arasında, birbirlerinin içişlerine karışmama, çıkarlarına saygı duyma, ortak sınırı sonsuz barış kuşağına dönüştürme kararlılığı ve iyi komşuluk gibi ilkelere dayanan yeni bir işbirliği modeli oluşturuldu" dedi.
Kremlin'den yapılan açıklamada, Xi ve Putin'in Rusya-Çin ilişkilerinin daha önce görülmemiş olumlu bir düzeye ulaştığını söyledikleri bildirildi.
İki liderin, ABD'nin Asya-Pasifik'te durumu değiştirmeye yönelik çabalarının endişeyle karşılandığının vurgulandığı açıklamada, Batı'nın oluşturduğu yeni askeri ittifaklara iki ülkenin de olumsuz baktığı belirtildi.
Bir Kremlin yetkilisi, Çin lideri Xi'nin Putin'e, Batı'dan talep ettiği güvenlik isteklerine ilişkin destek verdiği ve Moskova'nın arkasında olduğunu söylediğini aktardı.
Xi, Rusya Devlet Başkanı'nın 'Çin'in temel ulusal çıkarlarını koruma çabalarını güçlü bir şekilde desteklediğini ve ülkeler arasında sorun yaratma girişimlerine kesinlikle karşı çıktığını' söyledi.
Bu yılın Ocak-Kasım döneminde iki ülke arasındaki ticaretin yüzde 31 artarak 123 milyar dolara ulaştığını vurgulayan Putin, "Pandemi öncesi 2019 yılının rekor rakamları zaten kırıldı. Yakın gelecekte, mutabık kalındığı gibi 200 milyar doları aşacağız" diye konuştu.
İki lider, Şubat ayında yeni bir toplantı ve Pekin'de düzenlenecek Kış Olimpiyat Oyunlarının açılış törenine ortak katılım umutlarını dile getirdi. Rus lider, bazı Batılı ülkelerin boykot edeceğini açıkladığı spor etkinliklerinin en üst düzeyde organize edileceğinden şüphesi olmadığını söyledi.
Süper güç müttefiki Çin'in lideri Xi Jinping'le Ukrayna krizini masaya yatıran Putin, ABD ve NATO'dan Moskova'ya yeni güvenlik garantileri verilmesini istiyor. Vladimir Putin'in talep ettiği garantiler, Ukrayna gibi komşu ülkelere silah konuşlandırılması ve NATO'nun doğuya doğru genişlemesinin durdurulmasını içeriyor.
Donbas'taki Rus isyancılara karşı Ukrayna ordusunun silahlı insansız hava aracı (SİHA) kullandığını kaydeden Putin, aynı zamanda Kiev yönetiminin NATO üyeliğine de şiddetli bir şekilde karşı çıkıyor.
Tansiyon giderek yükselirken Rus ordusunun Kırım çevresi ve Ukrayna sınırına askeri yığınağının devam ettiği görülüyor. Rus ordusu ayırca, yeni silahını dünyaya gösterdi.
Rusya Savunma Bakan Yardımcısı Aleksey Krivoruçko, Chkalov Novosibirsk Havacılık Fabrikası'nda (NAZ) en yeni Rus insansız saldırı uçağı S-70 'Okhotnik'in ilk uçuş modelinin kullanıma sunulduğunu söyledi.
NAZ'daki devlet savunma düzeninin ilerlemesini kontrol eden Krivoruçko, Avcı anlamına gelen Okhotnik'in piyasaya çıkışını ve ikinci uçuş prototipinin montaj sürecini de denetledi.
Rus bakan yardımcısı, "SİHA'nın kullanıma sunulması, ürünün bir bütün olarak montajının tamamlandığı, uçağın gereksinimlerine uygun olarak gerekli tüm araç üstü ekipmanla donatıldığı ve ilk uçuşa hazırlık için karmaşık yer testlerine geçişin başladığı anlamına geliyor" dedi.
Krivoruçko'ya göre 'Okhotnik', çok çeşitli görevleri gerek tek tek, gerek grup halinde, gerekse de insanlı uçaklarla birlikte yürütebilen 'son derece akıllı bir sistem'.
Öte yandan, devlete ait olan Rostec şirketinin genel müdürü Sergey Çemezov, Okhotnik'in yeteneklerinin artırılması için yeni bir yer kontrol noktası oluşturulduğunu da söyleyerek, "Prototipler üzerinde test edilen teknolojiler, hem insanlı hem de insansız diğer gelecek vaat eden uçak sistemlerinin oluşturulmasında kullanılacak" diye konuştu.
United Aircraft Corporation (UAC) Genel Müdürü Yuri Slyusar ise, radara yakalanmayan S-70'in temelinde, geleceğin insansız sistemlerinin geliştirilmesi için büyük bir potansiyel yattığını kaydetti.
S-70, Sukhoi Tasarım Bürosunda geliştirildi ve aerodinamik 'uçan kanat' tasarımına uygun biçimde yapıldı. Açık kaynaklara göre uzunluğu 14 metre, kanat açıklığı 19 metre, kalkış ağırlığı ise 20 ton.
İlk uçuş 3 Ağustos 2019'da gerçekleşti. Daha önce Savunma Bakanı Sergey Şoygu, 2022 yılına kadar Hunter üzerindeki çalışmaların tamamlanacağını ve Silahlı Kuvvetlere tedarik için uzun vadeli büyük bir sözleşme imzalamanın mümkün olacağını umduğunu dile getirmişti.
Rus medyasına konuşan askeri uzmanlar, yeni silah Okhotnik'in Rusya'nın beşinci nesil savaş uçağı Su-57 birlikte operasyonlar gerçekleştirebileceğini ve Su-57 pilotunun drone'u kontorl edebileceğini söylüyor.
Rus ordusu, 2014'te el koyduğu Kırım'a ve Kerç Boğazı'na S-300PM2 hava savunma sistemi konuşlandırıyor. Izvestia gazetesi, Super S-300'ün kısa sürede Ukrayna sınırına gönderileceğini bildiriyor. S-300PS'in yerine geçecek yeni hava savunma sistemi, S-400 ve C-350 Vityaz'ın kombinasyonu. Büyük şehirleri korumak üzere tasarlanan S-300PM2, 250 kilometre menzile sahip.
Rus yayın organı Izvestia, Karadeniz ve Ukrayna sınırında son iki ayda eşi benzeri görülmemiş bir etkinliğin yaşandığına dikkat çekiyor. NATO ülkelerinin casus uçakları ve savaş gemileri bölgeye akın etti.
Nükleer silahlar taşıyabilen ünlü ABD bombardıman uçağı B-1B'nin Kırım yakınlarında uçtuğunu aktaran Izvestia, Rus yetkililerin mevcut tablonun yakın zamanda değişeceğine inanmadığını belirtiyor.
Rusya'nın S-300PM2 hamlesi, Ukrayna'nın Türkiye'den satın aldığı Bayraktar TB2 silahlı insansız hava araçlarıyla (SİHA) ilk kez Donbas'ta saldırı düzenlemesinden haftalar sonra sonra geldi. Izvestia haberinde doğrudan Bayraktar TB2 SİHA'dan söz etmese de 'diğer hava hedefleri' ifadesine yer verdi. Bayraktar TB2'ler, özellikle Dağlık Karabağ'da Ermenistan'ın S-300'lerini paramparça etmişti.
Ukrayna sınırına 100 bin kişilik bir ordu yığan Rusya, Batı'da kırmızı alarma neden oldu. Kremlin savaş iddialarını reddetse de pek çok Batılı basın kuruluşunda Rus birliklerinin sınırda yoğunlaşmasının çatışmanın habercisi olduğu ifade ediliyor.
ABD istihbarat yetkilileri de geçen hafta Rusya'nın sınıra tahminen 175 bin asker konuşlandırmayı planladığını belirtmişti. ABD, Rusya'nın 2022'de gerçekleştireceği bir askeri çıkarma hazırlığında olduğunu düşünüyor.
Almanya, ABD, Birleşik Krallık, Fransa, İtalya, Japonya ve Kanada'nın yer aldığı G7 ülkeleri hafta sonu yaptıkları açıklamada, Rusya'nın Ukrayna'ya saldırması durumunda ağır sonuçlarla karşılaşacağı uyarısında bulundu. Geçen hafta Rusya lideri Vladimir Putin'le görüşen ABD Başkanı Joe Biden ise, Ukrayna'nın işgal edilmesi halinde Moskova'nın korkunç bir bedel ödeyeceğini yineledi. Gazetecilere konuşan Biden, Rus mevkidaşına karşı tamamen açık olduğun belirtip "Eğer Ukrayna'ya karşı harekete geçerse ekonomiyi yıkıp geçecek sonuçları olacak" ifadesini kullandı.
ABD Başkanı, hassas görüşmede muhtemel bir Rus müdahalesi durumunda Amerikan birliklerinin Ukrayna'ya gönderilmesinin hiçbir zaman masaya gelmediğini de tekrarladı. Ancak Biden daha fazla NATO ve ABD askerinin ittifakın doğusunda yer alan ülkelere gönderilebileceğini aktardı. ABD Başkanı'nın sözleri, beklendiği gibi Rus medyasında yankı buldu.
Güvenli bir ağ üzerinden gerçekleştirilen zirvede Washington'ın Moskova'yı Kuzey Akım-2'nin iptaliyle tehdit ettiği dünya medyasına yansıdı, gazeteler gaz ambargosunun kapıya dayandığını yazdı. Peki Batı'yı savaş konusunda endişenlendiren temel gerekçeler neler?
Washington Post'un haberine göre Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin'in yaklaşık 20 yıllık yönetimindeki odak noktası Rusya'yı güçlü bir devlet olarak yeniden inşa etmenin yanı sıra Ortadoğu, Afrika ve en önemlisi de eski Sovyetler Birliği ülkelerindeki etki alanını güçlendirmek.
Bu ülkeler arasında Ukrayna da yer alıyor. 2014'te Onur Devrimi olarak adlandırılan ve dönemin Ukrayna Cumhurbaşkanı Viktor Yanukoviç'in yönetiminin düştüğü olaylardan sonra Rusya, Kırım'ı ilhak etmişti. O günden bu yana süregelen çatışmalarda da Rusya ayrılıkçı Ukraynalıları destekliyor. Moskova devrim olarak nitelenen yönetim değişikliğini Batı destekli darbe olarak görüyor.
İki ülke arasında gerilimin artmasıysa Ukrayna'yı Batı'ya daha fazla yaklaştırmış görünüyor. Rating Group Ukraine ajansının kasımda gerçekleştirdiği ankete göre Ukraynalıların yüzde 62'si Avrupa Birliği'ne (AB), yüzde 58'i de NATO'ya girmek istiyor. Putin ise her iki ittifakı da Rusya'nın "kırmızı çizgisi" diye niteliyor.
Aynı şirketin bu ay gerçekleştirdiği anketteyse katılımcıların yüzde 72'si Rusya'yı düşman güç olarak görüyor. Bununla birlikte Putin, Ukrayna'yı tekrar Rusya'nın müttefiki haline getirmeyi kritik bir görev olarak görüyor.
Putin bu yorumu eski ABD Başkanı George Bush'a 2008'de Bükreş'te düzenlenen NATO zirvesinde yapmıştı. Bush o dönem Ukrayna ve Gürcistan'ın NATO'ya girmesine yönelik umutları elinden geldiği kadar zorluyordu. O dönem Putin, Ukrayna'nın NATO'ya katılması durumunda Kırım ve ülkenin doğusunun ayrılmasını teşvik edeceğini ve Ukrayna'nın varlığının "bir devlet olarak sona" ereceğini dile getirmişti.
Putin temmuzda yayımlanan makalesinde "Ukrayna'nın gerçek egemenliğinin ancak Rusya'yla işbirliği içinde mümkün" olacağını söyleyerek bu düşüncesini tekrarladı. Rusya Güvenlik Konseyi Başkanı Nikolay Patruşev de kasımda verdiği röportajda Ukraynayı "protektora" (güçlü bir devletin koruması altındaki devlet) diye nitelemişti. Üst düzey Rus yetkililer sık sık Ukrayna'nın başka ülkelerin etkisine açık olduğunu dile getiriyor.
Rusya uzun süredir etki alanı olarak gördüğü komşularında güvenlik tamponu oluşturma politikası izliyor. Moskova Carnegie Center'da analist Alexander Baunov, Rusya'nın güvenlik tamponu ihtiyacının geçen yüzyıllardaki Avrupa'dan gelen saldırılarla kök saldığını belirtiyor.
Aralarında NATO'nun da bulunduğu rakiplerin, kendi etki alanında silah satma ya da diplomatik ve askeri ittifaklar kurma çabaları Kremlin'in gözünde işgal olarak değerlendiriliyor.
Putin'in Ukrayna'dan sorumlu eski yardımcısı Vladislav Surkov haziranda Financial Times'a verdiği röportajda Rusya ve NATO'yu kastederek, "İki kemik arasında yumuşak dokuya ihtiyaç var" demişti. Surkov, Ukrayna'daki çatışmaya dairse, "Sönebilir, alevlenebilir ama kaçınılmaz olarak devam edecek" demişti.
Rusya Dışişleri Bakan Yardımcısı Sergey Ryabkov perşembe Ukrayna meselesinin Küba Füze Krizi'ne dönebileceği konusunda uyarmıştı. ABD'nin İtalya ve Türkiye'ye Moskova'nınsa Küba'ya nükleer başlıklı füze yerleştirmesi dünyayı nükleer savaşın eşiğine getirmişti.
2014'te Putin, Kırım'ın ilhakının ardından Müttefik Devletler'in dünyayı nüfuz alanlarına böldüğü II. Dünya Savaşı'nın sonundaki anlaşmaya atıfla yeni bir Yalta Anlaşması çağrısında bulunmuştu. Etki alanını korumak isteyen Rusya için ideal senaryo Ukrayna'nın geri kazanılmasına ya da en azından Kiev'in tarafsızlığının sağlanmasına işaret ediyor.
Putin geçen yaz yayımlanan Rusya ve Ukrayna'nın "tek bir halk" olarak "tarihi birliğini" öven yazısının ardından Ukrayna Cumhurbaşkanı Vladimir Zelenskiy bu kardeşliği "Kabil ve Habil"in ilişkisine benzetmişti.
Moskova'nın görüşü Rusya, Ukrayna ve Belarus'un atası sayılan Kiev Knezliği'ne vurgu yapıyor. Putin, Batı'nın bu Slav kardeşliğini bölmeye çalıştığını düşünüyor. Ancak Rusya'yı düşman kuvvet olarak gören Ukraynalılar bu görüşün ülkenin Rus egemenliğine karşı geldiği 2004-2005 ve 2014 devrimlerini yok saydığını dile getiriyor.
Moskova ise Ukrayna'da Rusça konuşanları kendisinin korumasına muhtaç olarak tasvir ediyor. Rusya'nın Donbas'ın bir kısmının yer aldığı Doğu Ukrayna'nın iki ayrılıkçı bölgesinde 500 binden fazla kişiye pasaport verdiği belirtiliyor.
Eylülde binlerce kişi parlamento seçimlerinde oy kullanmak üzere buradan Rusya'ya gitmişti. Washington Post'a göre pasaportlar Rus vatandaşlarını savunmak amacıyla askeri müdahale için muhtemel bir "bahane" sunuyor.
Yolsuzluğun önlendiği, sivil toplumun geliştiği, seçimlerin sağlıklı yapıldığı, güçlü, istikrarlı, Batı'ya eğilimli demokratik bir Ukrayna, Rusya açısından bir kabus senaryosu. Yanı başında özgür, gelişen bir demokrasi, Ruslara kendi sistemlerini sorgulamaları için ilham verebilir. Ukrayna'da Batı'nın güçlenmesi Rusya için etki alanına "kaos ihraç" edilmesi anlamına da geliyor.