21.10.2020 - 23:17 | Son Güncellenme:
milliyet.com.tr
Dağlık Karabağ savaşında onlarca köy ve birkaç şehri işgalden kurtaran Azerbaycan ordusu, gece boyunca Ermenistan mevzilerini vurdu. Gündüz saatlerinde ise diplomasi alanında baş döndüren bir hareketlilik göze çarpıyor.
Yerel kaynaklar, Salı gününden bu yana çatışmaların yoğunlaştığı Gubadlı şehrinin kısa sürede geri alınmasının beklendiğini bildiriyor. Azerbaycan Savunma Bakanlığı, Ermenistan ordusuna bağlı 18. motorize tümeninin gece saatlerinde kayıp vererek geri çekildiğini açıkladı.
Cebrail çevresindeki operasyonlarda ise Ermenistan ordusunun 556. alay taburu imha edildi. Yaklaşık 400 sözleşmeli askerden oluşan tabur personelinin çoğu etkisiz hale getirilirken, kalanlar Ermenistan'ın Ararat kentine döndü.
Savaşın yirmi beşinci gününe girilirken işgal altındaki toprakların yüzde 15'i kurtarıldı, Ermenistan birlikleri cephe hattında top ve havan atışlarıyla tutunmaya çalışıyor.
Azerbaycan ordusu, savaşta ele geçirilen onlarca Ermenistan tankını gösteren bir videoyu Twitter hesabından paylaştı.
İşgal altında tutulan Dağlık Karabağ yönetiminin açıklamasına göre bugüne kadar 834 Ermenistan askeri öldü, son 24 saatte 62 asker Azerbaycan ordusu tarafından öldürüldü. Ancak Ermenistan'ın gerçek kaybının binlerce olduğu belirtiliyor.
Azerbaycan ordusu güney cephesini tamamen çembere alırken, yerel medya adım adım yenilgiye doğru giden Ermenistan birliklerinin mevzilerinde Rus bayrağı açtığını bildiriyor.
Benzer görüntüler Suriye'de YPG'li teröristler tarafından geçen yıl ortaya konmuş ve Türkiye sınırına yakın noktalarda Rus bayrağı fotoğraflanmıştı.
Diplomasi tarafındaki gelişmelerde ise, Cuma günü Azerbaycan ve Ermenistan dışişleri bakanlarının Washington'da ABD'li mevkidaşları Mike Pompeo ile buluşması öne çıkıyor.
Azerbaycan Dışişleri Bakanı Ceyhun Bayramov ve Ermenistan Dışişleri Bakanı Zohrab Mnatsakanyan, ABD seyahatinden önce bir kez daha Moskova'ya uçtu. İki bakanın, Rus mevkidaşları Sergey Lavrov'la buluşması bekleniyor.
Rusya Dışişleri Bakanlığı ise, Azerbaycan lideri İlham Aliyev ve Ermenistan Başbakanı Nikol Paşinyan'ın Moskova'da görüşmek istediğini duyurdu. Dışişleri Bakan Yardımcısı Andrei Rudenko, bugün gazetecilere yaptığı açıklamada "Bu mesajları gördük. Liderlerin görüşmek ve barışı aramak için gösterdikleri arzuyu memnuniyetle karşılıyoruz" dedi. Moskova'nın açıklaması, henüz Bakü tarafından doğrulanmış değil.
Facebook üzerinden bir mesaj paylaşan Ermenistan Başbakanı Nikol Paşinyan "Uzun süre de diplomatik bir çözüm olmayacağının farkına varmalıyız" dedi, ordunun ağır kayıplar verdiğini itiraf edip halkı cepheye savaşmaya çağırdı: "Bu nedenle, diplomatik bir çözüme ulaşılana kadar tüm vatandaşların ellerinde silahla savaşması gerekiyor. Dağlık Karabağ'daki tüm iş insanlarının ve öğrencilerin Dağlık Karabağ’a dönerek ordu hizmetine girmeleri gerekiyor"
İran medyasına verdiği röportajda ise Paşinyan Tahran yönetimi için övgü dolu sözler sarfetti, Türkiye'nin Dağlık Karabağ savaşında oynadığı rolü eleştirdi.
İran'ın bölgedeki çatışmayı bitirmek için anahtar bir rol üstlenebileceğini savunan Paşinyan, Türkiye ve Azerbaycan'ın çatışmalar başlamadan birkaç hafta önce birlikte tatbikat yaptığını hatırlatıp halihazırdaki durum için akılalmaz cümleler kullandı:
"Türkiye'nin ateşkesi sürekli bozmayı denediği açık çünkü Türkiye'nin hedefleri çok geniş. Türkiye'nin meselesi yalnızca Dağlık Karabağ değil Güney Kafkasya bölgesi. Vurgulamalıyım ki, Türkiye imparatorluğu (Osmanlı) diriltmek için çaba gösteriyor, bu Dağlık Karabağ'ın etrafındaki tüm ülkeleri doğrudan etkiliyor."
Ermenistan lideri, İran hava sahasına girip düşürülen insansız hava araçları için ise "Bunun için çok üzgünüm" ifadesini kullanıp, tekrarının olmaması için her çabayı göstereceklerinin garantisini verdi.
Gittikçe köşeye sıkışan Ermenistan Başbakanı Nikol Paşinyan, Dağlık Karabağ'daki güçlerin çok sayıda Türk Bayraktar SİHA'sı düşürdüğünü öne süren bir Twitter mesajı paylaştı, diğer ülkelerden Türkiye'ye Kanada gibi askeri teknoloji ihracatını durdurmalarını istedi.
Ancak cephe hattında durum Paşinyan için kabus gibi. Uluslararası askeri uzmanlar, Bayraktar TB2'lerin yalnızca dün çok sayıda tank, füze savunma sistemi ve zırhlı aracı imha ettiğini aktarıyor.
SİHA'lar tarafından vurulan hedefler arasında Sovyetler Birliği üretimi 2K12 Kub (1S91 Straight Flush) hava savunma sisteminin bulunduğu belirtiliyor.
Amerikan New York Times gazetesi, Ermenistan'daki SİHA korkusunu sayfalarına taşıdı. 'Acımasız savaşın ön cephesi: Dağlık Karabağ'da ölüm ve çaresizlik' başlığını kullanan New York Times'taki haberde, şöyle deniliyor: "Ermeni siperlerinde korku hakim. Ermeni güçleri Azerbaycan’a ait insansız hava araçları ve silahlı insansız hava araçlarına (İHA/SİHA) karşı karşı tamamen çaresiz durumda."
Önceki savaşta yer alan Ermeni asker Artur Aleksanyan, daha önce Kalaşnikof tüfeklerin savaşın ana unsuru olduğunu ancak bu sefer şartların çok farklı olduğunu söylüyor: "O kadar hızlılar ki onları indirmeyi başaramıyoruz" diyen Aleksanyan, "Korkmadığımızı söylemeyeceğim. Hepimiz çok korkuyoruz" ifadesini kullanıyor.
Ön cephelerde savaşan Tigran Saakyan ise Azeri askerlerden korkusunu "Bir tanesini indiriyorsunuz ama kaçmıyorlar" diyerek ifade ediyor ve ekliyor: "Daha sonra bir tanesini daha indiriyorsunuz, sonra bir tanesini daha ve gelmeye devam ediyorlar. Robot gibiler, gelmeye devam ediyorlar."
İşgal altındaki Dağlık Karabağ'ın başkenti Hankendi'ye giden BBC muhabiri Marina Kataeva, bir hafta önce geldikleri kentte hiçbir şeyin değişmediğini aktarıyor: "Sokaklar boş, birkaç araba var, dükkanlar kapanıyor. Hankendi'de elektrik var ancak şehir sakinleri insansız hava araçlarının dikkatini çekeceğinden korkarak evlerinde ışıkları açmıyor. Yerel bir otelin yöneticisi odalardaki ışıkları yakmamaları konusunda uyardı."
Minsk Grubu'nda yer alan Rusya ve Fransa liderleri ise, Dağlık Karabağ savaşını telefonda görüştü. Paris'ten yapılan açıklamada, Emmanuel Macron ve Vladimir Putin'in tarafların müzakerelere yeniden başlaması için anlaştığı duyuruldu.
10 Ekim'deki ilk ateşkesi bizzat açıklayan Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov, hafta içinde Dağlık Karabağ'daki ateşkesi gözlemlemek için Rus askeri birliklerinin yerleştirilebileceğini duyurdu. Ancak Azerbaycan tarafından henüz bu öneri için olumlu bir yanıt verilmiş değil.
Dağlık Karabağ'daki çatışmalar 27 Eylül Pazar günü sabah saatlerinde Ermenistan'ın ateşkes ihlaliyle başladı. Dağlık Karabağ, Birleşmiş Milletler (BM) ve uluslararası toplum tarafından Azerbaycan'ın bir parçası olarak tanınıyor. Ancak Azerbaycan'ın topraklarının yaklaşık yüzde 20'sine denk gelen Dağlık Karabağ ve civarındaki bazı bölgeler, 1990'ların başından bu yana Ermenistan işgali altında bulunuyor. Bölgede 1991 yılında 'Dağlık Karabağ Cumhuriyeti' ilan edildi. Ancak burayı uluslararası alanda Ermenistan dahil hiçbir ülke tanımış değil.
Güney Kafkasya’da 4 bin 400 kilometrekarelik bir alanı kapsayan Dağlık Karabağ (Yukarı Karabağ), Azerbaycan ile Ermenistan arasındaki en büyük sorun olarak yıllardır çözüm bekliyor. Peki, ikisi de eski Sovyetler Birliği ülkesi olan Azerbaycan ve Ermenistan arasındaki Dağlık Karabağ sorununun tarihçesi ne? 'Dağlık Karabağ' bölgesinin kelime kökeni birkaç farklı dilin karışımından oluşuyor. İsminin içinde bulunan birkaç dil bile, bölgenin tarih boyunca farklı kültürler arasındaki geçişkenliğe nasıl maruz kaldığını başlıbaşına gösterir nitelikte.
İngilizcesi Nagorny (ya da Nagorno) Karabakh. 'Nagorny' kelimesi Rusçada 'dağlık' (нагорный), anlamına geliyor. Azerbaycancada da, tıpkı Türkçe'deki gibi 'dağlık' anlamına gelen 'dağlıq' ya da 'yukarı' anlamına gelen 'yuxarı' kelimeleri ile anılıyor. Karabağ ise, Türkçe ve Farsçada ortak bir kelime olup, 'siyah bahçe' demek.
Azerbaycan ve Ermenistan’ın 1922’de Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği’ne katılmasıyla Dağlık Karabağ, kabullenilmiş görünen, ancak Ermeniler tarafından benimsenmeyen bir yapıya evrildi. 1923’te Azerbaycan Cumhuriyeti’ne bağlı otonom bölge statüsü verilen Dağlık Karabağ'da, bölgede yaşayan etnik Ermenilerin, Azerbaycan yönetiminden duydukları rahatsızlığı zaman zaman gündeme getirmelerine rağmen, Sovyet sisteminin durma noktasına geldiği 1980’lerin sonuna kadar statüko korundu.
Sovyetler Birliği’nin son lideri Mihail Gorbaçov’un tıkanan sistemin önünü açmak için 1985’te başlattığı açıklık (glasnost) ve yeniden yapılanma (perestroika) süreciyle beraber, Kafkasya’nın bütün sorunlu alanları gibi Dağlık Karabağ da gün ışığına çıktı. Sovyet yönetiminin her geçen gün zayıflayan otoritesini değerlendiren Dağlık Karabağ Otonom Yönetimi, 1988’de Ermenistan Cumhuriyeti’ne bağlanmayı talep etti. Bu talep karşılık bulmazken Azerbaycan ile Ermenistan’ın 1991’de bağımsızlıklarını ilan etmelerinin akabinde Dağlık Karabağ Ermenilerinin ayrılma girişimleri de yoğunlaştı.
Bu dönemde Karabağ'daki Azeri nüfusu zorunlu göçler nedeniyle yüzde 20'ye kadar düşmüştü. 10 Aralık 1991’de yapılan ve bölgede kalan Azerilerin boykot ettiği referandumda Ermeniler, Azerbaycan’dan ayrılmak için oy kullandı. Referandumun ardından Dağlık Karabağ’ın bağımsızlığı ilan edildi, ancak bu girişim uluslararası toplumda karşılık bulmadı. Ermenistan ordusunun desteklediği Dağlık Karabağ Ermenileri ile bölgede yaşayan Azeriler arasındaki gerilim, bağımsızlık ilanıyla gittikçe yükseldi. Çıkan çatışmalar, 1992’de Ermenistan ordusu ve Dağlık Karabağlı Ermeniler ile Azerbaycan ordusu arasında sıcak savaşa dönüştü.
Dağlık Karabağlı Ermeniler, savaş sonunda bölgenin tümünün kontrolünü ele geçirdikleri gibi komşu yedi bölgeyi (rayon) de işgal ettiler. Böylelikle Dağlık Karabağ ile Azerbaycan'ın doğrudan temas noktaları oldukça sınırlandı. Dağlık Karabağ sorunu akademik çevrelerde yıllardır 'donmuş çatışma' olarak nitelendiriliyordu. Aralıklarla devam eden çözüm müzakerelerine rağmen hem Dağlık Karabağ-Azerbaycan temas hattında hem de Azerbaycan-Ermenistan sınırında, karşılıklı ateşkes ihlalleri sık sık tekrarlanıyor. 2014'ün Ağustos ayında 20 yılın en kanlı çatışmaları yaşandı. Dağlık Karabağ sınırında iki gün süren çatışmalarda 13 Azerbaycan askeri yaşamını yitirdi. Ermenistan Savunma Bakanlığı da 20 askerinin öldüğünü açıkladı.
Yarım milyon mülteci Azerbaycan ve Ermenistan'a sığındı, yaklaşık bir milyon insan zorla yer değiştirmek zorunda kaldı. Dağlık Karabağ çatışmaları başlamadan önce varolan bazı kasaba ve köyler tamamen terk edildi ve harabeye döndü. Azerbaycan topraklarının yüzde 14’ünden fazlası halen işgal altında. Azeriler bölgenin tarihsel olarak kendi kontrolünde olduğunu ve dolayısıyla kendilerine ait olduğunu söylüyor; Ermeniler ise bölgede hep Ermenilerin yaşadığını ve Azeri yönetiminin gayrimeşru olduğunu savunuyor.
İç mesele olarak görüldüğünden dış müdahale konusunda diğer devletler gönülsüz davrandı. İhtilaf, Azerbaycan ve Ermenistan arasında yaşanması dolayısıyla 1992’den itibaren devletlerarası bir hale büründü. Azerbaycan’da savunma harcamaları 2003’ten bu yana her yıl yaklaşık yüzde 50 oranında arttı. 2012’de savunma harcamaları, Azerbaycan’ın toplam kamu harcamalarının beşte birini oluşturur hale geldi. Ermenistan da Rusya’nın yardımıyla cephaneliğini genişletti.
Tam sayılar net olarak bilinmemekle beraber, küçük yerleşimler ile Laçin ve Kelbecer’in nüfusunun toplamda yaklaşık 14 bin kişi olduğu sanılıyor. AGİT Minsk Grubu eş başkanlarına göre 2005 yılından bu yana nüfusta belirgin bir artış yok. Bölgeye yerleşen etnik Ermeniler altyapıya, ekonomik faaliyetlere ve kamu hizmetlerine kısıtlı bir erişime sahip. Birçoğunun kimlik belgeleri de eksik.
Sorunun en zayıf yeri 175 kilometre uzunluğundaki temas hattı. Mayın tarlalarıyla dolu bu hat, Birinci Dünya Savaşı siperlerini andırıyor. Temas hattına Ermeni tarafından 30 bin, Azerbaycan tarafından ise bu sayıdan biraz daha fazla asker konuşlandırılmış durumda. AGİT Minsk Grubu aracılığıyla yürütülen müzakereler zorlu geçiyor; zira liderler uzlaşıya yaklaşsa da ülkelerinde kamuoyunun isteklerini karşılayamama endişesiyle geri adım atıyor. Dağlık Karabağ Azerileri ve Ermenileri sürece etki edemiyor. Ermenistan ve Azerbaycan kamuoyunun süreç üzerinde, bölgenin yerlilerinden daha çok etkisi var.
Minsk Grubu eş başkanlarının sözcüsü ya da medya sekreteri yok. Bu nedenle de görüşmeler medyada az yer alıyor. Rusya, önceden Ermenistan’a yakın bir pozisyon almışken, artık Azerbaycan’a ve Ermenistan’a eşit uzaklıkta durmayı tercih ediyor. Bu strateji Ağustos 2008’de Gürcistan’la yaşanan savaşın ardından güçlendi. Stratejik öncelik Gürcistan’ın tecrit edilmesi haline dönüştü. Dağlık Karabağ Sorunu ABD için, Orta Doğu’daki çatışmalardan daha az öneme sahip. Kongre’deki Ermeni lobisi, Hazar Denizi Havzası enerji güvenliği, ‘terörle mücadele’ ve Afganistan’a uçuşlarda Azerbaycan hava sahasını kullanabilmesi ABD için öncelikli konular.