29.01.2021 - 21:29 | Son Güncellenme:
Son dakika haberine göre, Türkiye Günlük Koronavirüs Tablosu, "covid19.saglik.gov.tr" adresinden paylaşıldı. Buna göre, son 24 saatte 173 bin 210 Kovid-19 testi yapıldı, 7 bin 279 kişinin Kovid-19 testi pozitif çıktı, 129 kişi hayatını kaybetti. Hasta sayısı 670 olarak açıklandı.
Öte yandan kısıtlamaların devam ettiği koronavirüs pandemisi sürecinin olumsuz anlamda etkilediği kurumların başında okullar geliyor. Milyonlarca öğrenci 15 Şubat'ta okulların açılmasını bekliyor.
Eğitim uzmanı Sadık Gültekin, "Yüz yüze eğitim kesinlikle başlamalı. AB ve OCDE ülkelerin arasında okulların en fazla kapalı olduğu ülkelerin başında Türkiye geliyor. Hafta içi tam gün olmasa da iki gün veya 3 üç gün seyreltilmiş şekilde öğrencilerin yüz yüze başlayacağını düşünüyoruz" dedi.
NTV.com.tr'nin haberine göre Gültekin, "Bütün illerde ilçelerde salgın bu şekilde devam etmiyor ki kontrolün fazla olduğu yerler var. Dolayısıyla YÖK'ün altığı kararın MEB tarafında da uygulanması gerekiyor" diye konuştu.
Pandeminin Türkiye'deki olumsuz seyri ise yüz yüze eğitimi zorlaştırıyor. Öte yandan okullar açılırsa, "öğretmenler aşı olmalı mı" konusu da tartışılan maddelerden bir diğeri olarak öne çıkıyor.
Enfeksiyon Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Kemalettin Aydın, "Okulların açılması durumunda bashi geçen konu öğretmenler de risk altındadır. Risk altında olan ve risk yüzdesi yüksek olan öğretmenleri aşılanarak hazırlanmalı. Aşıların öğretim üyeleri ve öğretmenlerin acilen 2. dönem başlamadan süreci dikkate alarak bir an önce aşılamanın yapılması şart" dedi.
Bu arada koronavirüsün çocuklarda da ciddi tahribatlara yol açtığını dikkati çeken Dr. Öğr. Üyesi Murat Cömert, "Kovid-19 enfeksiyonun rahat atlatan çocuklar birkaç hafta sonrasında MIS-C semptomlarını yaşayabilmektedir. Hastalık sırasında virüs, deri, akciğer, kalp, sinir sistemi, sindirim sistemi, kan, kan damarları ve böbrekleri tutabilmektedir. Hastalık daha çok 15 yaş altı genç çocuklarda görülmektedir" diye konuştu.
MIS-C adlı hastalığın nedeni bağışıklık sisteminin virüse aşırı tepki göstermesinden kaynaklandığını söyleyen Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları uzmanı Dr. Öğr. Üyesi Murat "Cömert, Çocuklarda kovid-19 genellikle hafif seyreder. Bununla birlikte özellikle son zamanlarda bazı çocuklar ciddi şekilde etkilenmektedir. Bu çocuklarda Covid-19 enfeksiyonu sonrası birtakım belirtiler ortaya çıkmaktadır.
Dünya Sağlık örgütü bu problemleri genel olarak çocuklarda çok sistemli İnflamatuar Sendrom veya MIS-C olarak tanımlamıştır. Adından da anlaşılabildiği gibi bu hastalık vücudumuzdaki birçok sistemi tutabilmektedir. Bu tutulum iltihaplanma şeklinde olmaktadır. Bunun sebebi de bağışıklık sisteminin virüse aşırı tepki göstermesinden kaynaklanmaktadır.
Hastalık sırasında deri, akciğer, kalp, sinir sistemi, sindirim sistemi, kan ve kan damarları, böbrekler tutulabilmektedir. Hastalık daha çok 15 yaş altı genç çocuklarda görülmektedir. Dünya genelindeki toplumlarda kovid-19 enfeksiyonlarının zirve yaptığı dönemlerden birkaç hafta sonra MIS-C daha sık görülmeye başlanmıştır. Ülkemizde de aynı şekilde seyir gösterdi" diye konuştu.
MIS-C semptomları arasında gözlerde kızarıklık, el ve ayaklarda kızarıklık veya soyulmalar, yorgunluk, karın ağrısı, dört-beş günden uzun süren ateş, nefes darlığı, kas ağrıları, tansiyon düşüklüğü, deri döküntüleri ve ishal görülebileceğini belirten Dr. Öğr. Üyesi Murat Cömer sözlerine şöyle devam etti:
"Semptomlar genellikle kovid-19 enfeksiyonundan birkaç hafta sonra görülmektedir. kovid-19 enfeksiyonun rahat atlatan çocuklar birkaç hafta sonrasında MIS-C semptomlarını yaşayabilmektedir. Bu semptomları ağır geçiren özellikle kalp ve akciğer etkilenmesi yaşayan çocuklarda çoklu organ yetmezlikleri gelişip hayati tehlike ortaya çıkabilmektedir.
MIS-C nadir görülmesine rağmen aileler kovid-19 enfeksiyonu sonrası yukarda belirtilen semptomların görülmesi dahilinde mutlaka en kısa sürede bir çocuk hekimine görünmelidirler. Hastalığın tedavisi çocuğun genel durumuna bağlıdır. Antibiyotikler, Intravenöz immünglobulin (IVIG), kan sulandırıcı ilaçlar ve solunum desteği gibi tedaviler uygulanmaktadır."
Öte yandan koronavirüs salgınına karşı alınan tedbirler, mevsimsel grip vakalarını büyük oranda düşürdü. Ankara Sağlık Bilimleri Üniversitesi Gülhane Eğitim ve Araştırma Hastanesi Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Uzmanı Doç. Dr. Ümit Savaşçı, koronavirüse karşı alınan tedbirler nedeniyle şu anda grip vakalarının 'sıfır' olduğunu söyledi.
Koronavirüs salgını ile mücadele kapsamında alınan tedbirler, maske ve mesafenin yanında hijyen konusundaki hassasiyet, mevsimsel grip vakalarının da önemli oranda düşmesine yol açtı. Ankara Sağlık Bilimelri Üniversitesi Gülhane Eğitim ve Araştırma Hastanesi Klinik Mikrobiyoloji Uzmanı Doç. Dr. Ümit Savaşçı, Sağlık Bakanlığı'nın Türkiye Halk Sağlığı Kurumu'nda haftalık taramaları olduğunu hatırlatarak şöyle konuştu:
"Şu anda influenza grip vakamız 'sıfır', çok vaka çıkmıyor ortaya. Bunun birinci nedeni alınan tedbirler; maske takıyoruz, mesafemizi koruyoruz, el hijyenine dikkat ediyoruz. Gribin de bulaşma yolu genelde okullar, toplu gidilen yerler tiyatro, konserler, sinema buralarda çok bulaş gerçekleşiyordu.
Kısıtlamalardan dolayı bunlar azaldı, toplu olarak bir araya gelinmiyor. Hijyen kurallarını biz artırınca başka virüs enfeksiyonlarında da azalma var, tüberküloz, bakteriyel enfeksiyonları da dahil. Genel bir dünya temizlik ve hijyenik ortama doğru gidiyoruz, bu da koronavirüsün olumlu bir yönü."
Doç. Dr. Savaşçı, kendisinin de bu yıla kadar sürekli grip aşısı yaptırdığını; ama bu yıl yaptırmaya gerek duymadığını belirterek, "Normalde ben de her yıl grip aşısı yaptırırdım, bu yıl yaptırmadım. Çok vaka çıkmıyor ortaya. Bunun da nedeni alınan tedbirler ve kişilerin birbiri ile temasının azalması, maske takılmasının artması bunlar çok etkili.
Aynı zamanda koronavirüslü bir kişi enfekteyken başka bir virüs enfeksiyonuna o anda yakalanması daha güçtür. Çünkü vücut zaten aktif bir şekilde virüs ile savaşıyor, başka bir virüsün de o insana gelip yerleşmesi daha güçtür. Viral enfeksiyonlar genelde bir arada bulunmaz; ama virüs enfeksiyonlarından sonra bakteriyel enfeksiyonlar üzerine binebilir, bu da daha ağır hasarlar bırakabilir kişilerde.
Gribin bulaşma oranı bire birdir. Koronavirüste bir işi 3 kişiye bulaştırabilir. Biz metropollerde yüz binlerce grip vakası görüyorduk. Her yıl normalde grip aşısı yapılmasını şiddetle tavsiye ediyoruz. Bu yıl grip vakası yok denecek kadar az, yani yok diyebiliriz" diye konuştu.
Doç. Dr. Savaşçı, mutlaka korkmadan koronavirüs aşısı yaptırmak gerektiğini vurgulayarak, "Tabii ki devletimizin politikaları ile aşılanmaya devam edelim. Ama aşı yüzde yüz koruyucu değildir. Özellikle son dönemlerde yurt dışında yaşanan mutasyonların yüzde 40'a kadar aşının da güvenirliğini azalttığına yönelik çalışmalar var.
Dolayısıyla aşı olsak, ikinci aşımızı da yapsak bile maske takmaya bir süre daha devam edeceğiz. İlk doz aşıdan sonra koronavirüse karşı aşı bağışıklığı yüzde 40-50 civarındadır. İkinci dozdan sonra da bu kişinin yaşına, bağışıklık sistemine göre değişir, yüzde 90 civarında da olabilir yüzde 70 civarı da kalabilir.
İkinci dozdan en az 14 gün sonra bağışıklık tam olarak oluşmaya başlar. Dolayısıyla biz en az 45 gün tedbirlerimize devam edeceğiz" ifadesini kullandı.
Aşı yaptıran herkesin bağışık olmayacağını kaydeden Doç. Dr. Savaşçı, "Aşı yaptıran herkes bağışık olamaz. Koruma oranları aşının tipine göre, kişinin bağışıklık sistemine göre değişir. Özellikle yaşlı kişilerde bağışıklık oranları daha da düşer, bu grip aşısında da böyledir.
Dolayısıyla herkes bağışık olacak diye bir kural yok. 6 aylık bir koruma şu anda ön görüyoruz, dolayısıyla kış döneminde yine aşılanma programlarına başlayacağız. Biz 1-2 yıl daha bu mücadeleye devam edeceğiz" dedi.
Ankara Sağlık Bilimleri Üniversitesi Gülhane Eğitim ve Araştırma Hastanesi Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Uzmanı Doç. Dr. Ümit Savaşçı, "Ama mart ayından sonra çok ciddi rahatlamalar bekliyoruz, ters bir mutasyon ve yayılma olayı olmazsa" diye konuştu.