15.04.2021 - 20:38 | Son Güncellenme:
AA
Mevkidaşı Dendias'ı, Ankara'da ağırlamaktan memnuniyet duyduğunu dile getiren Çavuşoğlu, ziyaretin dün planlandığını fakat dünkü NATO toplantıları nedeniyle bugün yapıldığını aktardı. Bakan Çavuşoğlu, özellikle Türkiye-Yunanistan arasında diyalog kanallarının tekrar canlandırılmasını çok olumlu bulduklarının altını çizerek, söz konusu ziyaretin anlamının büyük olduğunu ifade etti.
Sorunların, iki komşu ve müttefik arasında yapıcı diyalog yoluyla çözülebileceğine inanıyoruz." diyen Çavuşoğlu, sorunlara 3. taraflar üzerinden çözüm aramanın doğru bir yaklaşım olmadığını vurguladı. Çavuşoğlu, "Oldu bitti ve provokatif söylemlerden de uzak durulmalıdır. Bugün bunları enine boyuna değerlendirme imkanımız oldu." diye konuştu.
Görüşmelerde, hem Türkiye hem de Yunanistan'daki azınlıklar konusunun da ele alındığını belirten Çavuşoğlu, "(Türkiye-Yunanistan) Her iki ülke içindeki azınlıkların huzur ve refah içinde olması bizlerin de yararınadır ve olumlu yansımaları olacaktır." dedi.
Çavuşoğlu, Türkiye'nin, Doğu Akdeniz'de kendi belirlediği ve Birleşmiş Milletler'e (BM) kaydettirdiği kıta sahanlığı içinde faaliyetlerini sürdürdüğünün altını çizerek, yine Türkiye'nin bugüne kadar Türkiye'yi dışlayan ve Kıbrıs Türk halkının haklarını yok sayan adımlara karşı ne yapabileceğini gösterdiğini vurguladı.
Söz sırası Yunan Bakan'a geldiğinde Dendias, bugünkü görüşmelerin açık ve samimi bir ortamda gerçekleştiğini belirterek, şöyle devam etti:"Son derece verimli bir görüşmeydi ve samimiyetle şunu ifade etmek isterim ki, yakınlaşma olan bütün konularla ve uzlaşamadığımız bütün konuları masaya yatırma fırsatı bulduk görüşmelerimiz çerçevesinde. İki ülke arasında iletişim kanallarının açık tutulması gerekli. Öncelikli hedefimiz, uluslararası hukuk temelinde barış içinde var olmayı tesis etmemiz gerekiyor."
Dendias, bugünkü temaslarında birçok ikili konuya değindiklerini vurgulayarak, Çavuşoğlu'yla iki ülke arasındaki iş birliğini çeşitli alanlarda geliştirmek hususunda mutabık kaldıklarını söyledi.
Ancak Dendis konuşmanın devamında dostane ortamı gerecek skandal açıklamalarda bulundu. Dendias, "Biz bu konuda yapıcı bir tutum takındık ancak AB ilke ve değerlerine saygı duymak gerekir. Bu da bütün üye ülkelerin egemenlik haklarına saygı duymaktan geçer. Bu çerçevede AB ikili bir yaklaşım benimsedi. Önlem alma ihtimali konseyin her zaman masasında bulunuyor. Eğer Türkiye bizim egemenlik haklarımızı ihlal etmeye devam ederse önlem ihtimalleri tekrar gündeme gelecektir. Hem ikili ilişkilerimize hem de Türkiye'nin AB üyeliğini etkileyen bir durum." sözlerine yer verdi.
Bu sözlerin adından Çavuşoğlu devreye girdi ve Yunan Bakan'a şu sözlerle cevap verdi: Ben konuşmamda Yunanistan'ı itham edici bir söylemde bulunmadım ama Bu ilk görüşmenin biz daha pozitif bir atmosferde devam etmesini arzu ediyorduk fakat Nikos Dendias yaptığı konuşmada maalesef ülkeme yönelik son derece kabul edilemez ithamlarda bulundu. Öncelikle Türkiye'nin Yunanistan'ın egemenlik haklarını ihlal ettiğini söyledi. Bunu kabul etmemiz mümkün değil.
Türkiye Cumhuriyeti kendi haklarını, özellikle Doğu Akdeniz'de ve Kıbrıs Türk haklarını korumaya muktedirdir ve attığımız adımlar da haklarımızı korumaya yöneliktir.
Bizim bu konularda görüş ayrılığımız var ve bundan sonra bu konuları kendi aramızda görüşme konusunda mutabık kaldığımız halde buraya gelip Türkiye'yi suçlarsanız, ben de bunların cevabını vermek durumunda kalırım.
Ayrıca, Türkiye'de biz, Rum Ortodoks azınlığı Rum Ortodoks olarak kabul ediyoruz ama siz 'Ben Türk'üm' diyen Türklere 'Yok sen Türk değilsin, sadece Müslümansın' demeniz de ne insanidir ne de uluslararası hukuka uygundur. İnsani olarak yaklaşımlarınız farklı olabilir ama bu konuda üç tane Avrupa İnsan Hakları kararı var ve siz Türk azınlığın, Türk ismini kullanmasına müsaade etmiyorsunuz. Sonuçta bunlar sadece Müslümandır, peki bunlar Rum Müslümanı mı? Bunlar kendisi ben Türk'üm diyorsa Türk'tür ve bunu da böyle kabul etmek zorundasınız.
Çavuşoğlu, Türkiye'nin göç konusunu hiçbir zaman AB ve Yunanistan'a karşı kullanmadığının altını çizerek, Türkiye'nin bu konuda insani davrandığını ve 18 Mart mutabakatını harfiyen uyguladığı belirtti. Bakan Çavuşoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Ama AB bunları uygulamadı. Biz içeride bunları konuştuk. Sizin 4 yılda 80 bin insanı geriye ittiğinizi ve bazı, hatta Türkiye üzerinden gitmeyenleri de nasıl denize attığınızı da anlattık ama biz bunları basının önünde konuşmadık ama buraya çıkıyorsunuz, basının önünde tabii ülkenize mesaj vermek için Türkiye'yi suçlamaya kalkıyorsunuz. Benim bunları kabul etmem mümkün değil.
Biz sadece dostane şekilde basın toplantısı dahil tüm toplantıları samimi şekilde burada konuştuk ve olumlu mesajlar verdik. Yine tüm bunlara rağmen, Türkiye olarak biz, üçüncü taraflar yerine iki ülke olarak tüm bu meseleleri konuşmaya ve bundan sonra uluslararası hukuk sistemi çerçevesinde samimi bir diyalog çerçevesinde görüş ayrılıklarımızı azaltmaya ve iş birliğimizi güçlendirmeye hazırız ama böyle basının önünde benim ülkemi ve milletimi ağır şekilde itham ederseniz, bunun da cevabını vermek durumundayız."
Türkiye'nin Doğu Akdeniz konusunda hakça paylaşımdan yana olduğunun altını çizen Çavuşoğlu, "Tabii siz kendinize göre yorumlayabilirsiniz ama Lozan Anlaşması ve diğer anlaşmalarda da mesela silahsızlandırılmış adaların statüsü de bunları da ihmal ediyorsunuz." dedi. Çavuşoğlu, sorunların iki ülke arasında olduğuna işaret ederek şunları kaydetti:
"Bu gerginliği, tartışmayı siz sürdürmek istiyorsanız, sürdürebilirsiniz. Biz de bunu sürdürürüz. Burada AB'yi yok saydığımızdan değil veya uluslararası sistemi yok saydığımızdan değil. Ben burada şunu söylemeye çalıştım: Burada ikili şekilde bu konuları çizebiliriz ama yaşanan süreçte medet umduğunuz AB'nin ve diğer ülkelerin, hangi amaçla bunu yaptıklarını da biliyoruz, size herhangi bir fayda sağlayamayacağını da görmüş oldunuz, göstermiş olduk.
Bu anlamda biz ikili düzeyde beraber bunu görüşmeye devam edecek miyiz? Böyle kavga etmeye devam mı edeceğiz? Bir karar vermeniz lazım. Biz Türkiye olarak pozisyonumuzu söylediğimiz halde, sizin pozisyonunuza göre politika belirleriz ama bizim arzumuz, iki komşu ülke olarak tüm bu meseleleri diyalogları açık tutarak görüşmek ve devam etmek. Tabii tüm bu meseleleri bu görüşmelerle çözemeyeceğimiz de aşikar. Görüş ayrılıklarımız keskin ama buna rağmen bu diyaloğun da devam etmesi önemli.