05.12.2020 - 07:01 | Son Güncellenme:
Süresiz nafaka sorununu 3 yıldır bilmeyen kalmadı. Aslında, temelde eşinin ve ailesinin telkini ile mesleğini icra edememiş ve mesleğinden yıllarca uzak kalmış kadınlarla, Anadolu’nun bilhassa kırsal kesiminde yaşayan ve eğitimi ve şahsi geliri olmayan ev kadınlarının boşanmaları halinde yaşayacakları toplumsal zorluklardan dolayı mağdur olmamaları için süresiz nafaka getirilmiş.
1988’de Türk Medeni Kanunu’na bu saiklerle konulmuş ve 2002’de yürürlüğe giren yeni TMK md 175 ile bugüne gelmiş. 32 yıllık uygulama gösterdi ki, boşanan mağdur olmasın diye kabul edilen bir düzenleme, birçok süresiz nafaka bağlanması olayında olduğu gibi boşanan erkeği ve yeni kurduğu ailesini mağdur ediyor. Ortaya çıktı ki, her boşanmada kadın mağdur olmuyor ama süresiz ve ömür boyu olacak şekilde nafaka ödeme borcu altına sokulan erkek mağdur oluyor.
Temennimiz odur ki, ne kadın ne de erkek mağdur olsun. Bizler hukukçuyuz. Eğitimizi adaleti ve hakkaniyeti tesis etmek için aldık. Öğretim üyesi olarak derslerde, avukat olarak da mahkemelerde bu uğurda çalışıp mücadele ediyoruz. Bir kimseyi aile hukukundan dolayı ömür boyu borç altına sokan statü sadece boşanmada var. Yoksulluk nafakası dışında, velayeti altındaki çocukları dahil, aile hukukunda ömür boyu borç doğuran hiçbir düzenleme yok.
TMK 364’te düzenlenen, kişinin yardım etmemesi halinde yoksulluğa düşecek olan üstsoyu ve altsoyu ile kardeşlerine ödeyeceği yardım nafakası dahil; yardım nafakasının süresine de hakim karar verir.
Özel hukukta ise hiçbir borç kanunen süresiz değildir. Eğer bir kişi kendi iradesi ile süresiz bir borç ilişkisi doğuran sözleşme imzalamışsa, her zaman bu sözleşmeyi feshetme hakkına sahiptir. Kişiler belirsiz süreli, yani süresiz borç ilişkilerine kendi istekleriyle girseler bile, bundan vazgeçip sözleşmeyi feshetme olanağı vardır. Nitekim kişilerin geleceklerini belirsiz süreli hukuki ilişkilerle devam etmeme hak ve özgürlüklerinin tanınması, evrensel bir hukuk kuralıdır. Ceza hukukunda ise ömür boyu ceza, sadece hapis cezası olarak vardır ve en ağır suçlara verilebilir.
Her yükümlülüğün bir zamanaşımı süresi vardır. Bizim hukuk sistemimizde ise süresiz nafaka borcu zamanaşımına uğramıyor. Mülkiyet hakkı gibi! Süresiz nafaka ancak ve ancak istisnai olarak, yoksulluğa düşen eşin bu durumuna evliliğinin sebep olması ve kendi hayatını idame ettirmesinin ondan beklenemeyecek bir durumda olması hallerinde söz konusu olmalı.
Okuyucularım bilir, süresiz nafakayı en çok gündeme alan hukukçu gazeteciyim. Hakkaniyetli, herkesçe kabul edilebilir adil bir düzenlemeden yana olduğumu belirttim. Toplumun kahir ekseriyeti, nafakanın süresiz olmasının adil olmadığından yana. Ama süreli olacaksa, bu sürenin ne kadar olmasının daha adil olacağı hususunda ayrışma var.
Ekonomi ve Hukuk Reformu da gündemdeyken, somut bir yasa değişikliği önerisinde bulunacağım:
Öncelikle, yoksulluk nafakası için evlilik birliğinin fiilen ve gerçekten kurulmuş olup olmadığına bakılmalı, resmi nikah yapılmış ama aynı çatı altında birlikte yaşama gerçekleşmemişse, yoksulluk nafakası yönünden evlilik birliği kurulmamış sayılmalı.
İstisna olarak, evliliğin süresine, ortak çocukları olup olmadığına, boşanmayla yoksulluğa düşecek eşin mesleğini icra etme olanağının bulunup bulunmadığına, mesleki eğitim ve bedensel durumuna bağlı olarak hayatını idame ettirecek faaliyetlerin objektif olarak kendisinden beklenip beklenemeyeceğine göre her 5 yılda bir uzatılabilir.
Eşlerin eşit kusurlu olması halinde hükmedilen yoksulluk nafakasının yarısı ödenir.