16.01.2020 - 10:57 | Son Güncellenme:
Rusya'da dün hükümetin beklenmedik bir şekilde istifa etmesi ve Devlet Başkanı Vladimir Putin'in açıkladığı anayasa değişiklikleri bir dönemin sona erdiğine işaret ediyor. Rusya uzmanlarına göre, nasıl bir dönemin başladığı ise henüz bilinmiyor.
Analistler, hükümetin istifası ve açıklanan anayasa değişiklik önerilerinin 2024 yılında görev süresi dolacak olan ve anayasa uyarınca bir kez daha seçilemeyecek olan Putin'in liderliğini korumasını sağlayacak bir sistemin ilk adımlarını oluşturduğunu söylüyor.
BBC'nin Moskova Muhabiri Steve Rosenberg, istifa kararının ardından attığı Twitter mesajında, "Önemli bir yapbozun ilk parçaları yerine oturmuş gibi görünüyor. Tamamlandığında ise Putin'in hala iktidarda olduğunu göreceğiz" dedi.
Putin, dün Parlamento'da yaptığı yıllık konuşmasında siyasi sistem üzerinde önemli etkiler yaratacak bir dizi anayasa değişiklik önerisi açıkladı.
Bu konuşmadan kısa bir süre sonra da Putin'in Rusya'nın liderliğini yürüttüğü son 20 yıldır en yakınındaki isimlerden biri olan Başbakan Dimitri Medvedev, tüm kabine üyeleriyle birlikte istifasını sundu. Medvedev, bu kararı Putin'in talep ettiği reformların önünü açabilmek için bu aldığını açıkladı.
Medvedev'in yerine hakkında çok ciddi şikayetler yapılan vergi sistemini etkin çalışan bir yapıya dönüştüren Federal Vergi Hizmetleri Başkanı Mihail Mişustin getirildi. Medvedev de Rusya Güvenlik Konseyi'nin başkan yardımcılığı görevine atandı. Parlamentonun alt kanadı Duma, Mişustin'in başbakanlığını bugün onayladı.
BBC'nin Rusça Servisi'nden Sergei Goryaşko, Putin'in iktidarda kalmak istediğini ve esas sorunun bunun nasıl yapılacağı olduğunu söyledi.
Konuşulan senaryolardan birisi, Medvedev'in de ikinci adamlığına getirildiği Güvenlik Konseyi'nin görev ve yetkilerinin artırılarak, başındaki ismin de devlet başkanından daha güçlü olacağı bir düzene geçileceği yönünde.
Güvenlik Konseyi, şu anda bir danışma kurulu görevi görüyor ve 85 bölge valisi ile siyasi parti liderleri gibi bir dizi yetkiliden oluşuyor. Çok fazla üyesi bulunan Konsey'in toplantıları Kremlin'deki en büyük salonlardan birinde yapılıyor.
Putin'in dün önerdiği anayasa değişiklikleri arasında, Güvenlik Konseyi'nin yetkilerinin artırılması ve anayasa koruması altında resmi bir devlet kurumuna dönüştürülmesi de yer alıyor.
Carnegie'nin Moskova Merkezi'nden analist Alexander Baunov, Putin'in Güvenlik Konseyi'nin yapısını tartışmaya açmasının dikkat çekici olduğunu söyledi.
Baunov, "Güvenlik Konseyi'nin yapısını tartışmaya açma nedeni, devlet başkanlığının üzerinde yer alan ve gücü elinde tutan bir makam yaratmak istemesi olabilir" dedi.
Analistler, Medvedev gibi, Putin'in 20 yıldır en yakınında olan bir ismin bu konseyin başkan yardımcılığına getirilmesinin bu senaryoyu güçlendiren bir etken olduğunu belirtiyor.
Putin, dünkü konuşmasında Güvenlik Konseyi'nin yapısının değiştirilmesinin yanı sıra bir dizi önemli anayasal değişiklik teklifi de getirdi.
Putin, anayasa değişikliklerinin referanduma sunulmasını da önerdi. Gerçekleşmesi halinde, bu, 1993 yılında bu yana ülkede yapılan ilk referandum olacak.
Başkanlık sisteminin devamından yana olduğunu belirten Putin'in yaptığı bir diğer öneri de parlamentoya, başbakanı seçebilmesi için daha geniş yetkiler verilmesi oldu.
Rus lider, anayasada devlet başkanlığı seçimleriyle ilgili maddeden "üst üste" ifadesini çıkartarak, devlet başkanlarına toplamda en fazla iki dönem görev hakkı tanınmasını önerdi.
Medvedev, yapılacak bu değişikliklerin "tüm güçler dengesini değiştireceğini" söyledi.
King's College London'ın Rusya Enstitüsü Başkanı Sam Green, şu anda devletin üst kademelerinde bulunanların 2024 yılından sonra güçlerini korumak için önümüzdeki dönemde "Duma (parlamentonun alt kanadı), Devlet Konseyi ve Putin üçgeninde aynı anda üç farklı satranç maçı yapmaları gerekeceğini" söyledi.
Hükümetin istifası ve önerilen anayasa değişikliklerine, muhalefet tepki gösterdi. Putin'in en önemli muhalifleri arasında gösterilen Aleksey Navalny, bu önerilerin hayata geçmesi halinde, Sovyetler Birliği dönemindeki sisteme geri dönülmüş olacağını söyledi. Navalny, yapılacak referandumun ise hileli olacağını öne sürdü.
Siyasi analist ve blogger Andrei Malgin, Putin'in önerilerinin ülkeyi sonsuza dek yönetme planı olduğunu söyledi.
Parlamentonun alt kanadı Duma'nın üyesi Rus siyasetçi Gennady Gudkov da, "İktidarın Devlet Başkanı Putin'den Devlet Konseyi Başkanı Putin'e devri bugün başladı. Anayasa değişecek ama Putin'in gücü değişmeyecek" dedi.
Rus liderlerin iktidara giden yolu yüzyıllar boyunca hep farklılık gösterdi. Çarlar doğuştan iktidar hakkına sahip oluyordu; Vladimir Lenin devrimle iktidara gelmişti; Sovyet Komünist Partisi'nin genel sekreterleri politbüroya parti kademelerinde tırmanarak geliyor, ülkenin başına geçme sırasını bekliyorlardı.
Ancak yirmi yıl önce Vladimir Putin'e Kremlin'in anahtarı altın bir tepside sunuldu. Sovyet gizli istihbarat servisi KGB'nin eski bir ajanı olan Putin, bizzat Rusya Federasyonu Başkanı Boris Yeltsin ve onun yakın çevresi tarafından seçilmiş, Rusya'yı 21'inci yüzyıla taşıma görevi kendisine biçilmişti.
Peki ama neden Vladimir Putin? Valentin Yumaşev, Vladimir Putin'in Rusya Federasyonu başkanlığına getirilmesinde kilit bir rol oynayan bir isim. Eski bir gazeteci olan Yumaşev, bugün Kremlin'in önemli yetkililerinden biri ve basına çok nadir konuşmasıyla biliniyor.
Ancak BBC'yle görüşmeyi ve hikâyesini anlatmayı kabul etti. Yumaşev, Boris Yeltsin'in en güvendiği danışmanlarından biriydi.
Daha sonra Yeltsin'in kızı Tatyana'yla evlenerek önce damadı, ardından da özel kalem müdürü oldu. 1997'de Putin'e Kremlin'deki ilk görevini veren kişi de oydu.
"Yeltsin'in eski özel kalemi görevden ayrılırken bana yardımcılık yapacak çok güçlü bir isim tanıdığını söyledi," diye anlatıyor Yumaşev:
"Böylece beni Vladimir Putin'le tanıştırdı ve birlikte çalışmaya başladık. Putin'in muhteşem bir iş çıkaracağını hemen anladım. Yaratıcı fikirler geliştirmekte, analizlerde ve inandığı bir görüşü savunmakta üzerine yoktu."
Peki bu adamın günün birinde devlet başkanı olabileceği hiç aklından geçmiş miydi?: "Yeltsin'in aklında birkaç aday vardı: Boris Nemtsov, Sergey Stepaşin ve Nikolay Aksenenko gibi.
Yeltsin'le birlikte halefinin kim olacağı konusunda birçok görüşme yaptık. Bu görüşmelerden birinde Putin'den de söz ettik. Yeltsin bana Putin hakkında ne düşündüğümü sordu.
Bence muhteşem bir aday olur, diye yanıtladım. Bence kesinlikle onu göz önünde bulundurmalısınız, dedim. İşleri ele alış biçimine bakınca çok daha büyük görevlere hazır olduğunun anlaşıldığını söyledim."
Ama Putin'in KGB geçmişi kendisi için bir dezavantaj mıydı?: "Putin gibi birçok KGB ajanı, kurumun itibarını kaybettiğini fark edip istifalarını sunmuşlardı.
Eski bir KGB ajanı olmasının bizim için hiçbir önemi yoktu. Putin bir liberal ve bir demokrat olduğunu defalarca kanıtlamış, piyasada reformlar yapmaya devam edeceğini göstermişti."
Ağustos 1999'da Boris Yeltsin, Vladimir Putin'i başbakan olarak atadı. Bu, Yeltsin'in Putin'i devlet başkanlığına hazırladığının açık bir işareti olarak yorumlandı.
Yeltsin'in bir yıl daha görevde kalması bekleniyordu, ancak Aralık 1999'da sürpriz bir şekilde görevi bırakmaya karar verdi.
"Yeni yıla üç gün kala, Yeltsin Putin'i konutuna çağırdı. Görüşmede benim ve yeni özel kalem müdürü Aleksandr Voloşin'in de bulunmasını istedi.
Putin'e Temmuz'a kadar görevde kalmayı düşünmediğini, 31 Aralık'ta devlet başkanlığından istifa edeceğini açıkladı.
Bu bilgiye çok az insan haizdi: Ben, Voloşin, Putin ve Yeltsin'in kızı Tatyana. Yeltsin karısına bile bir şey söylememişti."
Valentin Yumaşev, Yeltsin'in istifa konuşmasını kaleme almakla görevlendirildi: "Yazması çok zor bir konuşmaydı. Tarihe geçeceği aşikâr olan bir metindi.
Verilecek mesaj çok önemliydi. O nedenle o meşhur 'Beni affedin' cümlesini de ekledim. Ruslar 1990'lı yıllarda büyük acılar çekmişlerdi. Yeltsin'in bu konuya kesinlikle değinmesi gerekiyordu."
1999 yılının yılbaşı gecesi, Boris Yeltsin Kremlin'deki son ulusa sesleniş konuşmasını kaydetti: "Odada bulunan herkes şoka girmişti. Metni kaleme alan ben hariç. İnsanlar ağlamaya başlamışlardı. Çok duygusal bir andı.
Ama haberin dışarı sızmaması çok önemliydi. Resmî açıklamaya daha hâlâ dört saat vardı. Dolayısıyla kimsenin odadan ayrılmasına izin verilmedi. Kapı dışarıdan kilitlendi.
Kaydı aldım ve televizyon kanalına gittim. Yeltsin'in konuşması öğlen saatinde yayımlandı." Vladimir Putin geçici devlet başkanı ilan edildi. Üç ay sonra da başkanlık seçimlerini kazandı.
Valentin Yumaşev, çoğu zaman 'Aile'nin bir üyesi' olarak anılır: Aile ile kast edilen 1990'lı yılların sonlarında Boris Yeltsin'in kararlarını etkilediği düşünülen yakın çevresidir.
Yumaşev, bu Aile iddiasının 'bir mit, bir uydurma' olduğunu savunuyor. Ancak 1990'lı yılların sonlarında, Rusya Federasyonu Başkanı Yeltsin'in sağlığı kötüleşirken, ailesi, dostları ve bazı iş adamlarından oluşan yakın çevresine giderek daha fazla itimat ettiği biliniyor.
Siyaset bilimcisi Valery Solovey, "Putin'in çevresindekilerin böylesi bir etkisi yok," diyor: "Putin'in fikirlerini aldığı iki grup insan var: Biri Rotenberg kardeşler gibi çocukluk arkadaşları, diğeri de Sovyet KGB'sinde hizmet etmiş kişiler.
"Ama Putin bu insanların sadakatini de gözünde çok büyütmüyor. Yeltsin aile üyelerine güvenirdi. Putin'in ise güvendiği hiç kimse yok."
Putin, önce devlet başkanı sonra başbakan olarak yirmi yıldır Rusya'da iktidarı elinde tutuyor. Bu süre zarfında iktidarın kendisinin etrafında dönmesini sağlayacak bir sistem inşa etti.
Onun yönetiminde Rusya, giderek otoriterleşen ve demokratik hak ve özgürlüklerden uzaklaşan bir ülkeye dönüştü. Solovey, "Yeltsin bir misyonu olduğuna inanıyordu. Putin de öyle," diyor:
"Yeltsin kendisini Musa olarak görüyordu. Ülkesini komünizmin köleliğinden kurtarmak istiyordu. Putin'in misyonu ise geçmişi geri getirmek.
'20'inci yüzyılın en büyük jeopolitik felaketi' olarak nitelendirdiği SSCB'nin çöküşünün intikamını almak istiyor. O ve çevresindeki eski KGB ajanları, Sovyetler Birliği'nin yıkılmasının Batılı istihbarat servislerinin işi olduğunu düşünüyorlar."
Bugünün Vladimir Putin'i, Yumaşev'in hatırladığı liberal figürden epey uzak. Peki Putin'in eski patronu, ona Kremlin'in anahtarını sunduğu için pişmanlık duyuyor mu?
"Hiçbir pişmanlık duymuyorum," diyor Yumaşev. "Rusların Putin'e halen güvendikleri çok açık."
Ancak Yumaşev, Boris Yeltsin'in istifasının tüm Rus liderlere bir ders olması gerektiğini düşünüyor: "Zamanı geldiğinde koltuğu bırakmak ve gençlere yer açmak, çok mühim bir ders. Yeltsin için bu çok önemliydi."