12.09.2021 - 16:00 | Son Güncellenme:
AA
BioNTech kurucuları Prof. Dr. Uğur Şahin ve Dr. Özlem Türeci, Alman Bild gazetesine dikkat çeken açıklamalarda bulundu.
Şahin, yaşlanmanın da biyolojik bir durum olduğunu belirterek deri hücrelerinin belirli faktörlerle yeniden programlanabileceğinin, yani gençleştirilebileceğinin onlarca yıl önce görüldüğünü ifade etti.
Bu faktörlerin mRNA aracılığıyla da hücrelere sızdırılabileceğini anlatan Şahin, "Bir bilim kurgu filmindeki gibi birdenbire yaşlı insanları genç insanlara dönüştüremezsiniz. Ancak belki hasar görmüş bir kalbin veya diğer hasarlı veya eski organların tamamen veya kısmen yaşlanma sürecini tersine çevirebilirsiniz. Bunun bir gün mümkün olacağına kesinlikle inanıyoruz." değerlendirmesinde bulundu.
Şahin, Kovid-19’un hayatı ve manşetleri ne kadar daha belirleyeceğine ilişkin soruya da virüsün, umulmadık bir şekilde değişim göstermemesi ve gelecek haftalarda aşı oranının artırılmasının başarılması durumunda sonbahar ve kışı aylarını iyi geçirme şansının yüksek olduğunu kaydetti.
Dr. Türeci de mRNA metoduyla geliştirilen aşının yüksek hızla piyasaya çıkmasının, ilgili yetkililerin aciliyet konusunda net bir anlayış göstererek birlikte çalışma yapmalarından kaynaklandığını söyledi.
Bu hızlılığın ve gerekli ek kaynağın diğer terapilere de aktarılmasını istediklerini ifade eden Türeci, "Kanser hastalıklarında da yüksek aciliyetimiz var." ifadesini kullandı.
Türeci, yeni başarıların ön koşulunun bir hastalığın biyolojisini kesin bir şekilde anlamak olduğunu vurgulayarak "Ardından mühendisler gibi, ilgili hastalık mekanizmalarını onarmak için hangi özel araçlara ihtiyaç duyduğumuzu düşünmeliyiz.
Daha sonra, belirli hastalık için uygun araçları mRNA teknolojisindeki araç kutusundan alacağız ki bu araç kutusu çok zengindir. Neyin mümkün olduğunu henüz öngöremiyoruz." değerlendirmesinde bulundu.
5 ila 11 yaş grubu çocuklar için Kovid-19 aşısına ilişkin bilgileri de paylaşan Türeci, bu yaş grubu için bulunan dozun 10 mikrogram olduğunu, bunun yetişkinlerdeki dozun üçte birine karşılık geldiğini anlattı. Türeci, daha küçük çocuklar için verilerin yıl sonuna kadar hazır olacağı bilgisini paylaştı.
Öte yandan, Pfizer'in çığır açan mRNA aşısını geliştiren Alman şirket BioNTech, bu yöntemle üretilen ve tümörle savaşan proteinlerin insanlarda kanserli hücrelerle savaşırken etkili olup olmayacağını incelemek için tedaviyi denemeye başladı.
mRNA vücuttaki hücrelere protein üretme talimatı veren moleküllerdir. Science Translational Medicine adlı akademik tıp dergisinde yayımlanan çalışmada araştırmacılar, kanser hücreleriyle savaşmak için bağışıklık hücreleri tarafından doğal olarak üretilen bir protein olan sitokinleri üretecek bir mRNA karışımı geliştirdi.
Independent Türkçe'nin haberine göre; Pfizer'in koronavirüs aşısına benzer şekilde yeni terapi, vücuda istenen proteini üretmeyi öğretiyor. Bu durumda söz konusu protein vücudun kanserli hücrelerle savaşmasına yardımcı olan anti-tümör proteinleri.
Çalışmanın sonuçları mRNA karışımının iki farklı kanser türüne sahip (cilt ve akciğer kanseri) farelere enjekte edilmesiyle 40 günden kısa bir sürede 20 fareden 17'sinde tümörleri küçültebilecek miktarda sitokin üretecek bir bağışıklık tepkisinin tetiklendiğini ortaya koydu.
Ayrıca hayvanlardan bazılarında tedavinin hedeflenen cilt kanserinden gelişmiş anti-tümör yanıtların kaydedildiği akciğer kanseri hücrelerine doğru hareket ettiği ve böylece hayatta kalma şansı ve tümör küçülmesini daha da iyileştirdiği görüldü.
Bilim insanları çalışmalarında tedavinin uygulanabilir bir yaklaşım olsa da istenmeyen yan etkiler tetikleyebileceğini de açıkladı.
Başarılı çalışmanın sonucunda tedavinin klinik denemelerine başlandı. 2019'dan bu yana 231 katılımcının dahil olduğu birinci/ikinci faz denemesi devam ediyor. Kasım 2020'de yayımlanan ön sonuçlar şu anda SAR441000 olarak bilinen deneme tedavisinde herhangi bir olumsuz yan etki kaydetmemişti.
BioNTech tarafından geliştirilen Pfizer aşısı, Kovid-19'a karşı aşının ikinci dozuyla birlikte yüzde 90'ın üzerinde etkililik göstererek koronavirüse karşı küresel bağışıklamanın ön saflarında yer aldı.