18.10.2021 - 09:30 | Son Güncellenme:
Pek çok uluslararası ödülün sahibi olan dünyaca ünlü Zaha Hadid’in son projesi için Doka Türkiye, yenilikçi mimari özelliklerine uyumlu özel bir kalıp sistemi tasarladığını duyurdu. Yenilikçi bir anlayışla tasarlanan Irak Merkez Bankası Binası, alışılmadık mimari ayrıntıları nedeniyle özel mühendislik çözümleri gerektiren oldukça zorlu bir proje olarak tanımlanıyor.
Bağdat’taki Dicle nehrinin dik kıyılarında yükselen Irak Merkez Bankası’nın yeni binası, ünlü mimar tarafından kurumun kalbindeki değerler olan “sağlamlık, istikrar, kararlılık ve sürdürülebilirlik” kavramlarını temsil edecek şekilde tasarlandı.
Projenin özellikleri nedeniyle farklı bir kalıp yapısı gerektiğini söyleyen Doka Türkiye Genel Müdürü Ender Özatay, “Dünyada pek çok imza projede yer alarak bu konudaki yetkinliğini ispatlamış olan Doka, bu dev projeye özel çözümler geliştirmesi için tercih edildi” dedi. Ender Özatay, proje için yaptıkları çalışmaları şu sözlerle anlattı:
“Dünyanın en zor betonarme yapılarından biri şeklinde de yorumlanan, 93 bin 552 metrekare toplam alanlı projede, Doka ekibine taşıyıcı yapının çok yönlülüğü nedeniyle buna özel bir çözüm üretme görevi verildi. Biz de bu binanın yapısına özel yeni bir tırmanır kalıp tasarlayarak ürettik. Bir BIM tasarımından başlayarak, eğimli, dönen yapının değişken yükseklik ve şekilleriyle çalışmaya imkan sağlayan, dış duvarlar için özel olarak yapılmış ve 3D ortamında üretilmiş bir kalıp yüzeyi yarattık."
!"Adapte edilebilir levha kalıp yapısı, binanın amorf şeklini yönetmek için kullanılırken, kule bloğunun ana şaft duvarı için hidrolik tırmanma sistemi inşa zamanını minimize etmek için kullanıldı. İş güvenliği ise, Doka projelerinin her birinde olduğu gibi, Avrupa standartlarında uygulandı. Projede çalışanlara şantiye eğitimleri veren ve sertifikasyonlar düzenleyen Doka, operasyonel hizmetlerin hepsini zamanında yerine getirdi.”
Ender Özatay, köklü tarihi ve deneyimiyle güven duyulan Doka’nın Türkiye’de ve dünyada pek çok önemli projede sorumluluk üstlendiğinin altını çizerek, şu ifadeleri kullandı:“Kazakistan’da Abu-Dhabi Plaza, Azerbaycan’da Port Bakü ve La Luna Hotel, son olarak da Özbekistan Taşkent’te hayata geçirilen ve tamamlandığında Orta Asya’nın en yüksek binası olacak Nestone Projesi, yurt içinde ise İstanbul Finans Merkezi’nde devam eden Ziraat Bankası binası, Vakıfbank binası, Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası binası, Kuzey Marmara Otoyolu, 1915 Çanakkale Köprüsü, Osmangazi Köprüsü, İkitelli Çam ve Sakura Şehir Hastaneleri, Skyland İstanbul, ürünlerimiz ve çözümlerimizle yer aldığımız projelerden bazıları. Irak Merkez Bankası Projesi, Ortadoğu’nun en büyük projelerinden biri olarak dikkat çekiyor. Böylesine önemli bir projede çözüm ortağı olmak bize gurur veriyor. Bize duyulan güveni her projede daha da ileri taşımak için çalışıyoruz. Türkiye’nin ve çevre ülkelerin en prestijli projelerinde çözüm ortağı olarak sorumluluk üstlenmek, ekibimize daha iyisini başarmak için motivasyon kaynağı oluyor.”
Irak Merkez Bankası, tasarımları ses getiren ve mimari başyapıtlar olarak kabul edilen Irak asıllı Britanya vatandaşı ünlü mimar Zaha Hadid’in son çalışması olarak biliniyor. Projenin resmi olarak 2012 yılında, Londra Victoria&Albert Müzesi‘nde yapılan tanıtımında konuşan Zaha Hadid, düşüncelerini şu sözlerle ifade etmişti: “Irak Merkez Bankası için yeni yönetim merkezi tasarlamam istendiğinde derinden şükran duydum. Irak’ta doğdum ve hala kendimi Irak’a çok yakın hissediyorum. Böylesine ulusal öneme sahip bir tasarımda Irak’ta çalışmayı bir ayrıcalık olarak görüyorum.“
Daha yüksekteki katlardan ışığın sürekli gelmesine izin veren yapısal bir dış iskelete teğet olacak şekilde geniş orta katlardan dar zemine doğru azalan çizimin, ilk defa 2011 yılında ortaya çıkan 170 metrelik kulesi içinde kapsadığı mekânı çoğaltmak için tasarlanmış. Dicle nehrinin önemine ve ülke ticaretinin şekillenmesindeki rolüne sürekli bir referansla, banka binasının podyum seviyesi, nehirden yansıyan ışığı taklit eden, değişen dış iskeletle ışığın iç mekanlarda parıldamasına izin vererek sert ve yumuşak peyzajları birleştiriyor.
Dünyanın çeşitli bölgelerinde görenleri şaşırtan ilginç mimariye sahip binalar, bulundukları şehrin tanıtımına da katkı sağlıyor. Bu binalardan biri de Çin’in Sichuan eyaletine bağlı Chongqing kentinde bulunan tasarımıyla bir labirenti andıran bina. Yapı 13 kattan oluşmakta ve her katta 26 daire yer almakta. Bina Chongqing kentinde yerleşim alanı olarak kullanılmakta.
The Shard. Birleşik Krallık'ın başkenti Londra'da yer alan gökdelenin inşaatına Mart 2009 tarihinde başlanmış ve Kasım 2012'de tamamlanmış. Bina İtalyan mimar Renzo Piano tarafından tasarlanmış, çelik ve camdan inşa edilmiş. The Shard'da ofisler, restoranlar, mağazalar ve beş yıldızlı otel bulunmakta. Yapı 309.6 metre yüksekliğinde ve 95 katlı olup açık havada 60 km uzaktaki yerler görülebilmekte.
Çin'in başkenti Pekin'de bulunan Ulusal Gösteri Sanatları Merkezi. 2001-2007 yılları arasında Fransız mimar Paul Andreu tarafından inşa edilen yapı titanyum cam elipsoit kubbe biçiminde ve yapay bir göl ile çevrili. Bina 5,452 kişilik kapasiteye sahip. Yaklaşık 150 bin metrekarelik yüzey alanı, 213 metrelik tepe noktasına sahip olan yapı, gün ışığından yararlanılabilmesi düşünülerek tasarlanmış. İç kısmı, akşam saatlerinde dışarıdan görülebilen merkez, büyük sanat gösterilerine ev sahipliği yapıyor.
Barselona’da bir zamanlar şehrin varlıklı ailelerinin yaşadığı Eixample Bölgesi‘nde yer alan art nouveau (modernist) stili 8 katlı La Pedrera (Taş ocağı) ismiyle de tanınan yapı “Casa Mila”. Bina, Katalan Mimar Antoni Gaudi tarafından 1900’lü yılların başında şehrin varlıklı isimlerinden Pere Mila ve ailesi için yapılmış. İki dairesel avlu etrafında sonsuzluk sembolu, yan yatmış 8 şeklinde inşa edilen Casa Mila, şekilli bacalara sahip çatısı, avluları, ön cephesi ile hiçbir keskin kenara sahip olmayan, dalgalı bir forma sahip.
"Hundertwasser House". Türkçe tercümesiyle "Binsular Evi", Avusturyalı sanatçı Friedensreich Hundertwasser'ın düşüncesiyle mimar Joseph Krawina tarafından Viyana'da inşa edilmiş. Dış cephesinin renkli olduğu bu binada 52 daire ve 4 dükkan bulunuyor. 1983 – 1986 yılları arasında inşa edilen tabanı dalgalı olan bu evlerin çatısı toprak ve çimenle kaplı. Odalarından yükselen ağaçların dalları pencerelerden dışarıya doğru uzanmakta.
Vietnam'ın doğu kıyısındaki Da Nang şehrinin arkasında Ba Na Tepeleri arasına inşa edilen Golden Bridge yani Altın Köprü. Köprü, taştan yapılmış devasa iki elin avucunda duruyor. Deniz seviyesinden yaklaşık 1.400 metre yüksekliğe kurulan 150 metre uzunluğundaki köprü, TA Landscape Architecture şirketi tarafından tasarlandı ve 2018 yılının haziran ayında kullanıma açıldı.
Gerçek bir piyano ve viyolonselin 50 katı boyutunda inşa edilen The Piano House. 2007 yılında An-Hui kentinin Huainan bölgesinde yer alan yerel bir kolejin müzik öğrencilerine çalışma yeri olarak müzik severler tarafından yapılmış yapı, güçlendirilmiş camdan yapılmış şeffaf bir viyolonsel ve bir piyanodan oluşuyor olup, piyano evine ulaşmak için önce viyolonselin içerisinde yer alan merdivenleri kullanmak gerekmekte. Piyano’nun alt kısmında yer alan 2 farklı konser salonu sanatsal organizasyonlara ev sahipliği yaparken, üst katlardaki müzik odaları ise öğrenciler için uygulama sınıfı olarak hizmet vermekte.
Brasilia Katedrali. Yapı, Brezilya’nın başkenti Brasilia’da yer alan ve Oscar Niemeyer tarafından tasarlanmış hiperbölik şekle sahip betonarme bir katedral. Bu hiperbolik betonarme yapının çatısı cam ile kaplı. Yapı 21 Mayıs 1970 günü kullanıma açılmış. Çapı 70 metre olan katedralin dış kısmında farklı ve ilginç şekillerde 16 adet betondan sütun bulunmakta.
Gateway Arch. Yapı, Missouri eyaletinin St. Louis kentinde bulunan ABD'nin batıya doğru genişlemesini simgeleyen bir anıt. En uç noktasında 192 metreye kadar ulaşan bu yapı ABD'de insanlar tarafından inşa edilmiş en yüksek anıttır. Bu yapı Finlandiya kökenli bir mimar olan Eero Saarinen ve inşaat mühendisi Hannskarl Bandel tarafından 1947 yılında tasarlanmış, 1965 yılında resmen bitirilmiş ve halkın ziyaretine ise 25 Mayıs 1968 tarihinde açılmış. Bu anıt Kemer ziyaretçileri yapının zirvesine kadar taşıyan farklı bir asansör sistemine de sahip. Kemerin içerisinde biri kuzey biri güney ucunda olmak üzere iki asansör sistemi bulunuyor.
Avusturya’nın başkenti Viyana’da 1971’de inşa edilen çöp fabrikası. Fabrika, şehirde bulunan evlerin büyük bir kısmına çöplerin ayrıştırılarak yakılması sonucunda elde edilen enerjiyle, ısı ve sıcak su sağlıyor. Fabrikada çıkan bir yangın nedeniyle 1986’da dış cephesi tamamen yanan binayı sanatçı Friedensreich Hundertwasser yeniden tasarlamış. 1987’de teknik, ekoloji ve sanatı bir çöp fabrikasında buluşturan Hundertwasser, Japonya gibi ülkelerin daha sonra alıntılayacağı bir sanat eseri meydana getirmiş.
Rio de Janeiro’nun Niterói bölgesinde, Oscar Niemeyer tarafından tasarlanan Niterói Çağdaş Sanat Müzesi. Müze, Brezilya’nın en ikonik yapılarından biri olarak nitelendirilmekte. Guanabara Körfezi’nin kıyısına yerleştirilen ikonik müzenin yapımı 1996 yılında tamamlanmış. Müze binasının içerisine giriş, bu meydandan çıkan 98 metre uzunluğundaki bir rampa ile sağlanmakta. Havada asılı duruyormuşcasına tasarlan yapının toplam 50 metre çapında, 2000 metre kare genişliğindeki dairesel gövdesi, 2.7 metre çapında olan merkezi silindir destek ile taşınmakta.
Çin’in Guangdong eyaletine bağlı Zhuhai kentinde, deniz kabuğu şeklindeki opera binası. ‘’Zhuhai Opera House” yaklaşık 50 bin metrekarelik alana inşa edilmiş olup içinde bin 550 kişilik bir konser salonu, tiyatro salonu, lobi, bir salon ve bir sahne barındırıyor.
1958 yılında Brüksel'deki Expo'58 Dünya Fuarı'na renk katması için inşa edilen Atomium. Atomium'un tasarımı Belçikalı mühendis André Waterkeyn'a ait. Atomium, 102 metre yüksekliğinde. Birbirine demir çubuklarla bağlı olan toplam 9 küreden meydana gelmiş. Her küre 18 metre çapında. En tepedeki küre bir restauranta, diğer 3 küre özel gün ve aktiviteler için kullanmak isteyenlere ve 1 küre de okul etkinlikleri için çocuklara ayrılmış.
Liziba İstasyonu. İstasyon, dağlık şehir olarak bilinen Çongçing'in karmaşık arazi yapısı nedeniyle 19 katlı bir binanın altı ve sekizinci katları arasında yer alıyor. 2004 yılında faaliyete geçen istasyonun inşasında gürültü azaltma ekipmanı kurulduğu için tren geçişi sırasında ses seviyesi 60 desibelin altında kalıyor.
Çin'in Fujian kentindeki Suiwa Yüksek Teknoloji Elektronik Endüstrileri firmasına ait bina DNA spiralinden esinlenerek tasarlanmış yapı. 22 katı bulunan 99.7 metre yüksekliğindeki burgu binanın tasarımı Şangay Mimari Tasarım ve Araştırma Enstitüsüne ait.
New York Manhattan'da yer alan Flatiron Binası. Bina mimar Daniel Burnham ve Frederick Dinkelberg tarafından tasarlanmış. Yapımı 1902 yılında tamamlanan bina ütüye benzediği için, İngilizcede bu anlama gelen Flatiron olarak adlandırılmış. Flatiron binası, yapım tarihinde çelik iskelet kullanılarak yapılan ilk binadır. Çeliğin bu binada kullanılmasındaki uzmanlık ise yerden itibaren tepeye doğru 25 derecelik bir açı ile daralmasıdır. Ayrıca binanın son katı olan yirmiikinci kat, Yunan sütunu şeklinde üç bölümden oluşmakta.
New York’ta 11 Eylül Saldırıları sonrası yıkılan İkiz Kuleler’in yerine yapılan yeni Dünya Ticaret Merkezi One World Trade Center’ın (WTC) girişinde yer alan Oculus (Göz) ismi verilen yapı. Oculus tren ve metro istasyonu dünyanın en pahalı tren garı olma özelliğini taşıyor. Manhattan semtine bağlı Financial District'te yer alan tren garı, İspanyol neo fütürist mimar ve mühendis Santiago Calatrava tarafından çelik kaburga ve camdan oluşan büyük bir oval kuş gibi tasarlanmış.