26.02.2024 - 04:19 | Son Güncellenme:
Zamanlarını ve mekanlarını birbirleri ile paylaşan sanatçı ikilileri, aynı malzemeye farklı zamanlarda müdahale etmenin yanı sıra aynı mekanda birbirlerinin malzeme ve imgelerini dönüştürüyor. Sanatçı ikililerinin üretim sürecinden başlayan ve temelde bir yaşam pratiği olan bu birliktelik, sanatçıları, galeriyi ve izleyicileri ortaklaşmaya davet ediyor. 40. yılın sanatçı ikililerinden Günnur Özsoy ve Nevzat Sayın, 2 Mart 2024 tarihine kadar açık kalacak olan “Ada” isimli sergisi ile izleyicilerle buluşuyor. Bu sergide, ada temasını işleyen sanatçılar, izleyicilerin bilinmeyen sınırlara doğru bir keşfe çıkmalarını sağlıyor. Ada, çevresi suyla çevrili ve genellikle diğer topraklardan izole edilmiş bir kara parçasıdır. Bu fiziksel yalnızlık, ada metaforunda genellikle insanın iç dünyasını, bilincini ve varoluşunu temsil ederken, aynı zamanda dış dünyadaki toplumsal ve siyasal yapıları da ifade edebilir. İnsanın kendi iç dünyasını keşfetmesi ve kendini tanıması adeta bir adada yolculuk yapması gibidir. Günnur Özsoy, kelimelerle ifade edilemeyen, soyut bir düşüncenin imgelerine dönüşen adalarda, varlık ve yokluğun buluştuğu bir gerçeklik sunar. Orada zamanın akışı yavaşlar ve gerçek ile hayal arasında belirsiz bir çizgi çizer. Nevzat Sayın'ın mimari yaklaşımı ise ada kavramının mekansal boyutunu keşfetmeye olanak tanır, ada dünyanın labirentlerine inenler, soyut düşüncelerin imgelerine dönüşen bir gerçeklikle karşılaşırlar ve bu soyut gerçeklik, kavranması güç bir mekan olarak varlığını sürdürür. Orada ne ada vardır ne de ada olmayışı; tanımlanan boşluk her türlü kavramın dışındadır.
Bazı Duraklar
İç Mimar ve Sanatçı Oğuz Yalım, 10 Şubat’ta Goba Art&Design Galeri’de kapılarını açan son kişisel sergisi “Bazı Duraklar” ile içindeki yolculuğun duraklarını sanatseverlerle buluşturuyor.
Mesleki hayatı ile paralel olarak devam ettiği resim çalışmalarının üzerine yoğunlaşan Oğuz Yalım, “Resim hayatım sürprizlerle dolu, bilinmez bir yolculuk ve her bir resmim bu yolculukta birer durak benim için. Her durağı ise soluklanma, paylaşma, buluşma ve yeniye açılan bir kapı olarak görüyorum. Goba’daki bu son kişisel sergimde bazı duraklarımı paylaşmak istedim. Kimi okuduklarımdan kafamda kalanlar, kimi cesaretimi sorguladığım, kimi ne aradığımı bilmeden aramaktan bıkmadığım; kimi yorgun, kimi keyfi zamanlarda yaptıklarım…” diyor. 1993 yılında Bilkent Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi İç Mimarlık ve Çevre Tasarımı bölümünden mezun olan Oğuz Yalım 1996 yılından beri eşi ve ortağı Ece Yalım ile birlikte ARTFUL İç Mimarlık ve Ürün Tasarımı firmasını yönetiyor. Aynı zamanda 2017 yılından itibaren Başkent Üniversitesi İç Mimarlık Bölümü’nde yarı zamanlı eğitmenlik yapıyor. Sanat ve tasarımın iç içe geçtiği bir platform yaratma hayaliyle 2019 yılında İstanbul Beyoğlu’nda Y. İç Mimar Esin Sözer Kalender ve Yasin Kalender tarafından kurulan Goba Art&Design ilhamını, temel düşüncesi sanatla tasarımı birleştirme, disiplinleri bütünleştirme olan ve bu sene 100. yaşı kutlanan Bauhaus ekolünden alıyor. Tasarım dünyasının sanata, sanat dünyasının ise tasarıma olan ilgisini ve ilişkisini vurgulayan sergilere öncülük yapmayı hedefleyen goba art & design‘da kapılarını açan “Bazı Duraklar” sergisi 2 Mart’a kadar ziyaret edilebilecek.
Yapı Fuarı Turkeybuild İstanbul
Yapı Fuarı-Turkeybuild bu yıl 17-20 Nisan 2024 tarihleri arasında TÜYAP Fuar ve Kongre Merkezi’nde 46’ncı kez kapılarını açmaya hazırlanıyor. Fuar, Balkanlar, Bağımsız Devletler Topluluğu (BDT) ülkeleri, Orta Doğu ve Kuzey Afrika’yı kapsayan bölgedeki en büyük, dünyada ise beş büyük yapı fuarından biri olma özelliğini taşıyor. Hem yerel hem de yabancı katılımcıları bir araya getiren önemli bir platform görevi gören fuar, yeni iş birliklerinin kurulmasında da büyük rol oynuyor. İtalya, Rusya, Avusturya, Almanya ve Birleşik Arap Emirlikleri’nden 319 katılımcıyı ağırlayacak olan fuar bu yıl %50 devlet teşviği ile destekleniyor. Bölgedeki en etkili iş platformu olmasının yanı sıra, Türk yapı sektörünün en uzun süredir düzenlenen fuarı olma niteliğini de taşıyan Turkeybuild İstanbul, 60’tan fazla ülkeden 400’ün üzerinde VIP satın almacıya da ev sahipliği yapacak. Fuara aynı zamanda bu sene 10.000’den fazla profesyonel alıcı bekleniyor. Yapı Fuarı Direktörü Banu Keskin, “46. yılı deviren Yapı Fuarı – Turkeybuild İstanbul’a yabancı katılımcı, alıcı ve ziyaretçi ilgisinin katlanarak devam ettiğini özellikle belirtmek isterim. Stant satışlarının daha şimdiden %90’ı tamamlandı. Yoğun talebin devam etmesiyle birlikte bir salon daha açma imkanımız olabilir. Ekonominin canlılığını koruması, iş birliklerin sürdürülebilirliği için fuarlar kritik başarı faktörü. Bu durumu desteklemek adına oldukça verimli ve yol gösterici bir etkinlik programı hazırladık. Sektör önderleri tecrübeleriyle yeni fırsatları, sektörün gittiği yönü anlatırken, girişimcilerimiz yapı sektörünün geleceğine dair yeni iş modellerini, ürünlerini ve fikirlerini bizlere sunacak. Fuara katılımı teşvik etmek ve sektörümüzün daha da güçlenmesini sağlayan %50 devlet teşviği sektöre olan desteğin bir göstergesidir desteğin bir göstergesidir", dedi.
yapifuari.com.tr
Görünmeyen Kent
“Şehir Nerede?” başlıklı ilk sergisi ile kasım ayında kapılarını açan YUNT, yine Emre Zeytinoğlu küratörlüğünde gerçekleşecek ikinci sergisi “Görünmeyen Kent” ile izleyiciyle buluşuyor. 24 Şubat – 12 Mayıs 2024 tarihleri arasında gerçekleşecek sergi, kentin iç mekanlarındaki şaşırtıcı eylemleri, nesnelerin değişen anlamları ve kalabalıkları oluşturan her bir kişinin farklı düşünceleri arasındaki çelişkili yaşam biçimlerini yansıtan yapıtları bir araya getiren bir seçki sunuyor. “Görünmeyen Kent”, bir şehrin sadece simge haline gelmiş yapılarıyla ya da meydanlarıyla açıklanamayacağını, bunların dışında kalan yerlerin de şehrin hikayesine dahil olduğunu anlatan ilk sergi “Şehir Nerede?”nin devamı niteliğinde. Yeni sergi, bir kentin simgesel yapılarının ve meydanlarının inşasında, unuttuğumuz “görünmeyen”in rolüne odaklanıyor. Kentlinin kendi zihninde ve özel mekanında gerçekleştirdiği üretimin ne kadar gözden uzak kalırsa kalsın, kente dahil olduğunu ve önünde sonunda onun karakterine yansıyacağını hatırlatıyor. Gizli kalmış üretime zaman zaman tanık olmanın ve kenti tanımlarken onları da işin içine katmanın, orası hakkındaki algıları ya da yargıları değiştireceğini vurguluyor. Emre Zeytinoğlu’nun sergi metninde “Kent ve ‘tek insan’ arasındaki karşılıklı etkileri gözlemlemek, aslında tam anlamıyla bir kenti anlama çabasıdır. Öte yandan insanların kenti kullanma biçimi de orayı her an yeni dinamiklere sürükler ve her defasında kenti yeniden kurar. Ne var ki kentlinin bu kullanma biçimi, genellikle aleni bir tavır olarak gözler önüne serilmez; birçok şey zihinlerde ve iç mekanlarda geçer ve oralarda olup biter. Şu kesindir: Kentlilerin kendi zihinlerinde ve özel mekanlarında gerçekleştirdiği üretim ne kadar gözden uzak kalırsa kalsın, kente dahildir ve önünde sonunda onun karakterine yansır” ifadeleri yer alıyor. Sergide yer alan sanatçılar ise şu isimlerden oluşuyor: Kerem Ozan Bayraktar, Mehmet Ali Boran, Volkan Kızıltunç, Nuri Kuzucan, Sinan Logie, Çağla Meknuze, Derya Ülker.
“Levent Aksüt = Yaşar Marulyalı”
UMO Mimarlık’ın kurucuları Levent Aksüt ve Yaşar Marulyalı’nın uzun soluklu mesleki ortaklıklarını ele alan ilk kitabı USKON işbirliğiyle yayımlandı. Kitabın tanıtım toplantısı Salt Galata oditoryumunda, 14 Mart 2024’te, 18.00’de gerçekleştirilecek. Kitap, Levent Aksüt ve Yaşar Marulyalı’nın üniversite yıllarından başlayarak günümüze ulaşan mimarlık süreçlerini kişisel anektodlarla örülü bir yapı içinde okura aktarırken Türkiye’deki mimarlık ve inşaat sektörünün içinden geçtiği değişimleri de yansıtıyor. Aldıkları eğitimin nasıl bir ortamda gerçekleştiği, etkilenmeleri, edindikleri ilkeler, bunları kendi pratiklerine, mesleki örgütlenmelere ve mimarlık kültürüne nasıl aktardıkları ve üstüne neler ekledikleri kitabın bileşenlerini oluşturuyor. Türkiye’nin önde gelen mimarlarından Doğan Tekeli’nin değerlendirme yazısıyla açılan kitap iki ana bölüme ayrılıyor. İlk bölümde Levent Aksüt ve Yaşar Marulyalı’yı tanımaya başlıyor, mimarlık öğrenimi gördükleri dönem hakkında bilgi ediniyor, mimarlık kültürüne katkılarını izliyor, kurucusu oldukları UMO Mimarlık, USKON ve Çelik Yapı’nın faaliyetlerini öğreniyoruz. İkinci bölüm ise özet biyografileri, proje dizinleri, ödülleri ve bibliyografya seçkisiyle bir katalog niteliği taşıyor. Pelin Derviş Yayın Projesi tarafından USKON işbirliğiyle yayımlanan kitabın yayına hazırlık sürecinde UMO Mimarlık Arşivi düzenlendi. Bu arşivin kapsamı Salt Araştırma tarafından genişletilerek önümüzdeki yıllarda dijital olarak erişime açılacak.
Oyuk ve Kırık Dökük: Bir Dünya Hali
İstanbul Kültür Sanat Vakfı’nın (İKSV) koordinasyonunu üstlendiği Venedik Bienali Uluslararası Sanat Sergisi Türkiye Pavyonu bu yıl Gülsün Karamustafa’nın mekana özel ürettiği eseri Oyuk ve Kırık Dökük: Bir Dünya Hali başlıklı yerleştirmeye evsahipliği yapacak. 20 Nisan-24 Kasım 2024 tarihleri arasında düzenlenecek Venedik Bienali 60. Uluslararası Sanat Sergisi’ndeki Türkiye Pavyonu, T.C. Dışişleri Bakanlığı himayesinde, T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı katkılarıyla, Türk Hava Yolları ana sponsorluğu ve havayolu partnerliğinde, SAHA Derneği’nin prodüksiyon ve yayın desteğiyle gerçekleştiriliyor. Gülsün Karamustafa, 50 yıldan uzun süredir, göç, bellek, aidiyet, kültürel kimlikler gibi toplumsal meselelere odaklanarak sanat pratiğini sürdürüyor. Sanatçının Venedik Bienali için üzerinde çalıştığı yeni eseri, dünyanın savaşlar, afetler, doğa ve çevre sorunları gibi zorluklarla karşı karşıya kalması sonucu ortaya çıkan acıları, kaybolan değerleri ve zayıflayan insan ilişkilerini ele alıyor. Karamustafa bu eserinde, günlük nesneler üzerinden yeni anlamlar yaratma geleneğini devam ettirerek, yaşanan olayların ardında bıraktığı boşluk, oyuk ve kırıklıkların izlerini, farklı objeler aracılığıyla mekana taşımayı amaçlıyor. Sergideki yerleştirmeyle dünyayı “bir savaş alanı” ve “sürekli değişen bir zemin” olarak tasvir eden sanatçı, yapıtının bir bölümünde kadim inançlara ve insanlar arasında süregelen çatışmalara gönderme yapıyor. Sergiyle eşzamanlı olarak hazırlanan kitapta, 12 yazarın Gülsün Karamustafa’nın yeni eserinde kullandığı malzemelerden her biri üzerine kaleme aldığı denemelere, sanatçının eser üretim sürecinde tuttuğu günceye, kendisiyle yapılan bir söyleşiye ve eskizlere yer verilecek. Kitap, Türkçe ve İngilizce olmak üzere iki cilt halinde yayımlanacak. Projenin ve hazırlanan kitabın grafik tasarımını Esen Karol, editörlüğünü Melis Cankara üstleniyor. Serginin tasarım danışmanlığını ise Yelta Köm yapıyor.
iksv.org
Fikir Projesi Yarışması
Milas Belediyesi Balavca Deresi ve yakın çevresi için bir fikir projesi yarışması düzenliyor. Bütünleştirici ve iyileştirici bir ekolojik, kentsel ve kültürel öge olarak Balavca Deresi ve yakın çevresinin bir yaşam koridoru olarak tasarlanmasının amaçlandığı "Çok Katmanlı Doğal ve Kültürel Bir Yaşam Koridoru olarak Balavca Deresi ve Yakın Çevresi Fikir Projesi Yarışması" için 22 Mart 2024 tarihine kadar başvuru yapılabiliyor.Güliz Bilgin Altınöz, Aslıhan Demirtaş, Ata Turak, Barış Ekmekçi, Koray Velibeyoğlu, Özgün Özçakır ve Zeynep Eraydın’ın Asil Jüri Üyeleri olduğu yarışmada birinci projeye 300 bin TL, ikinci projeye 250 bin TL ve üçüncü projeye 200 bin TL ödül takdim edilecek. Yarışmanın yeri Balavca Deresi’nin Milas ilçesinin içerisinden geçen, kuzey ve güneyde D525 Milas-Söke Karayolu ile sınırlanan kısmı ve yakın çevresi olarak belirlenmiş. Çok katmanlı bir yerleşim olan Milas’ın her katmanının şekillenişinde tarih boyunca önemli bir rol oynamış olan Balavca Deresi, kentin mekansal yapısında ve hafızasında önemli bir değer olarak varlığını korumuş.
balavca.org.tr