09.06.2022 - 16:28 | Son Güncellenme:
Gonca Kocabaş / Milliyet.com.tr - Yayla evinin hikayesi 1990’lı yılların başlarına kadar dayanıyor. Öncesinde Rumlar tarafından kullanıldığı söylense de, ‘bu bilgiyi teyit edemiyoruz’ diyor Berkay Kumaş. Yayla evinin kullanım amacı, büyüklerinin o zamanlar hayvancılık yapmasıymış.
Yaylaların özellikle yaz aylarında, bol su, ot ve serin havası sebebiyle tercih edildiğine değinen Kumaş, “Kışın ise soğuk, karlı ve yem açısından verimsiz olduğu için tercih edilmiyordu. Bu nedenlerden yola çıkarak genel olarak eski yayla evlerinin lüks değil zaruri olduğunu söyleyebiliriz” dedi.
‘GÜNÜMÜZ EVLERİNDEN OLDUKÇA FARKLI BİR YAPIYA SAHİP. DUVAR KALINLIĞI TAM 70 SANTİMETRE’
100 seneden fazla ayakta kalan taş evin ne gibi teknik özellikleri olduğunu sorduğumuz iç mimar Berkay Kumaş, günümüz evleriyle kıyaslandığında oldukça şaşırtıcı bir farka sahip olduğundan söz ediyor. Evin güvenliğini artırmak ve ısı geçirgenliğini düşürmek amacıyla yaklaşık iki sıra taş ile çerçevelenen evin en ilginç yanlarından biri de 70 santimetrelik bir duvar kalınlığına sahip olması.
Kumaş, aradaki farkı daha iyi anlayabilmek için günümüz evlerinin ortalama 15-20 santimetre kalınlığında duvarlara sahip olduğunu dile getiriyor. Berkay Kumaş, “70 santimetrelik kalınlık demek, yaklaşık üç kat fazla işçilik ve malzeme harcamak anlamına da geliyor. Yükseklik olarak maksimum yükseklik 180cm, minimum yükseklik 120cm olarak yapılmıştı. Evin normalden yaklaşık iki kat kısa yüksekliğe sahip olmasının en önemli sebepleri kar yağışlarının tavana yaptığı yükü daha taşınabilir hale getirmek ve aşırı fırtınalara karşı direnç oluşturmaktı” dedi.
‘EV DEVASA BİR KAYANIN ÜSTÜNE İNŞA EDİLMİŞ DURUMDA’
Ev devasa bir kayanın üstünde olduğundan şapa ihtiyaç duyulmamış, sadece ince bir sıva ile zemin oluşturulmuş. Bu da zemindeki yarılmaları beraberinde getirmiş. Yayla evlerinin ocak kısmının duvarların tam dibine yapıldığını ve ocağın tahliyesinin duvarın içinden yol verilerek dışarı atıldığını söyleyen genç mimar, bunun sebebinin, “Bu hem bacanın sağlam olması hem de ocak ısısının evin ısınmasına katkı sağlaması amacıyla yapılıyordu. Fakat yıllar geçtikçe ocak için bırakılan boşluk duvarlarda bazı kısımların içlerinin boşalmasına, çatlamasına ve bazen yıkılmasına yol açabiliyordu” şeklinde anlattı.
Çatının ise tamamen ahşap karkaslar ile oluşturulduğunu sözlerine ekleyen Kumaş, “Doğal olarak çürümeler ve kırılmalar meydana gelmeye başlamıştı. Çatı üzerinde ise 1mm saclar ile koruma yapılmıştı. Bu saclar günümüzde kullanılan yağ tenekelerinin birebir aynısı diyebiliriz” dedi.
‘BENİ PES ETMEYE EN ÇOK YAKLAŞTIRAN KONU BU OLDU’
Yaylada ev yapmanın en büyük zorluklarından biri hiç şüphesiz ulaşım. Bu süreçte yaşadığı zorluğu anlatan Kumaş, yayla yollarının çok virajlı ve uzun olmasından söz etti.
Kumaş, “Köyden yaylaya varmak normal bir araç için bir buçuk saat gibi bir süre alıyor. Kırk gün boyunca her gün yaylaya çıkıp indiğimi düşünürsek oldukça fazla bir vakit yolda geçmiş oluyor. Tamamı patikadan oluşan yollarda günde üç saat yol gitmek beni en çok zorlayan ve pes etmeye en çok yaklaştıran konu oldu diyebilirim” dedi.
‘BİR SONRAKİ GELİŞİMDE ÇİVİLERİN OLMADIĞINI GÖRDÜM’
Yaylalardaki iklim şartları nedeniyle ev yapımında önemsenmesi gereken bir takım unsurlar bulunuyor. Berkay Kumaş, bu konuda insanları evin yapılacağı konum ve doğa olaylarına karşı dikkatli olmaları konusunda uyarıyor.
Kumaş, “Ben bile çatıyı tamamen bitirdikten sonra bir sonraki gelişimde çatının bir kenarının açıldığını ve çakılan sac çivilerini rüzgar sebebiyle fırlatıp çıkarttığını gördüm. Ve ayrıca asıl dikkat edilmesi gerekenin doğaya uyum ve sürdürülebilir yapılar oluşturmak gerektiği kanaatindeyim. Kimse yayla ve benzeri doğa harikası mekanlarda sırf ’yapmak’ için ev yapmamalı. Malzemeler basit ; Taş, Ahşap ve yeterli miktarda harç” dedi.
‘HİÇ ELEKTRİK YOK VE YAYLADA TEKNOLOJİ AKLINIZA GELMİYOR’
Kış aylarında 4 metreyi bulan kar kalınlığı ve iklim koşulları sebebiyle yaylaya ulaşım pek mümkün olmasa da, ısı yalıtımı olarak eki yapının birebir aynısı korunmuş. 70 santimetrelik taş duvar ve ısınmak için de soba kullanılmış eve. Soba borusu da evin içerisinde uzun bırakılarak, ısının evde daha fazla dolaşması ve sıcaklığı eve yayması sağlanmış.
Evin kenarına yapılan küçük bir jeneratör odası, evdeki aydınlatmayı sağlıyor. Bunun da yeterli olduğunu dile getiren Kumaş, “Zaruri ihtiyaçlar dışında, elektrik ve teknoloji gibi şeyler yaylada aklınıza bile gelmiyor diyebilirim. Su konusunda ise aile büyüklerimizin yıllar önce kilometrelerce uzaktan kapımızın önüne getirdiği kaynak suyunu kullanıyoruz. Su, yeraltından çıkıyor ve aralıksız bir şekilde evimizin önüne akıyor. Siz bu yazıyı okurken bile suyun orada aktığını varsayabiliriz” dedi.
26 METREKARELİK YAYLA EVİNİ 40 GÜNDE 40 BİN TL’YE TAMAMLADIK
Odunluk ve banyo ile toplamda 26 metrekarelik bu evi Berkay Kumaş ve babası yaz aylarında geldikleri Trabzon’da tam zamanlı çalışarak tam 40 günde tamamlamışlar. Evin duvarında kullandıkları taşları, dedesinin zamanından kalan ahır kısmını yıkarak elde ettiklerinin altını çizen Kumaş, “Toplam malzeme maliyeti kırk bin TL tuttu. Bu fiyatta sadece tesisat malzemeleri, çatı malzemeleri (sac ve keresteler), şap malzemeleri ve atık su için oluşturulan kuyu malzemeleri bulunuyor. Buna ek olarak kırk gün boyunca yaylaya çıkıp inmek çok büyük bir akaryakıt masrafı oluşturuyor. Tabii ki bu maliyet hesabında dikkat edilmesi gereken en büyük noktalardan biri de şu ki evin yarısını 2020 yılında, diğer kalan yarısını ise 2021 yılında tamamladık” şeklinde anlattı.