01.09.2021 - 02:04 | Son Güncellenme:
Biz Esen ve Tarık. Doğup büyüdüğümüz şehirde İstanbul'da tanıştık ve evlendik. 21 yaşında Mert isminde bir oğlumuz var. Sokakta tesadüfen tanışıp sahiplendiğimiz adını Şanslı koyduğumuz köpeğimiz Şanslı 8 yıl önce ailemize katıldı.
Uzun yıllar İstanbul'da kurumsal firmalarda yöneticilik ve müdürlük pozisyonlarında görev aldık. Daha sonra toptan tavukçuluk üzerine kendi aile şirketimizi kurduk ve birlikte çalıştık. Pandemi sonrası bir müddet dayandıktan sonra şirketimizi kapatmak zorunda kaldık.
İşyerimizi kapattıktan sonra İstanbul'dan Muğla Köyceğiz'in bir köyüne taşınarak köye göç etme hayalimizi gerçekleştirdik. En çok istediğimiz hayallerimizden bir tanesi at sahibi olmaktı.(Tarık'ın çocukluk hayaliydi) Göç ettikten hemen sonra ismine takipçilerimiz ile birlikte koyduğumuz Hünkar Ayaz isimli atımız ailemize katıldı.
Köyde hayvanlar ve doğa ile iç içe yaşamak , toprakla sürekli temas edip kendi yiyeceğimiz sebzelerimizi meyvelerimizi doğal olarak yetiştirmek ve sakin bir hayat yaşamak ortak hayalimizdi.
Oğlumuz Mert'in eğitimi biraz daha ilerlesin ortaokul bitsin , lise bitsin derken üniversite çağı geldi ve biz bunu sürekli ertelediğimizin ve sürekli yaş aldığımızın farkına vardık. Bunun sonunun olmadığını ve hayatın sürekli bir şeyleri erteleyecek kadar uzun olmayabileceğini fark ederek 1 gecede karar verip harekete geçtik.
Biz göç kararı aldıktan sonra araştırma yapmaya başladık. İklim şartları ve doğal güzellikleri bize en uygun gelen Ege bölgesinde Muğla'ya karar verdik.
Biz Ah Köyüm Ah isimli Youtube kanalımızdaki videolarımızda buna sık sık değiniyoruz. Özellikle ev satın almadan ya da yaptırmadan önce bölge seçimine doğru karar vermeleri ve sonradan pişman olmamaları için herkese önce bir süre kiralık evde oturup her şeyi iyice analiz etmelerini tavsiye ediyoruz.
Şu anki evimiz oturulacak durumda olmayan eski bir köy eviydi. Çok fazla tadilat ve düzenleme istediği için biz burayı kira karşılığında tadilat yaptırmak üzere anlaşıp aylık 500 TL.ye kiraladık.
Ancak şu anda buradaki ev fiyatları ortalama 1500 TL. den başlıyor. Yani İstanbul ile kira açısından kıyaslarsak çok büyük bir fark yok. Elbette şu da var, şehre daha uzak dağ köylerinde daha uygun fiyatlı evler bulmakta mümkün. Şunu da belirtelim ki bu köylerde ulaşım sorunu oluyor ve arabanız olması kesinlikle gerekli.
Burada dönemsel olarak yapılabilecek işler var. Narenciye toplama ve budama işleri gibi bunun dışında el becerilerinize uygun tarımla ilgili birçok iş yaparak ek kazanç sağlayabilirsiniz. Bunların yanı sıra bizim Youtube kazancımız ve İstanbul'daki evimizden kira gelirimiz var.
Köyde İstanbul'daki gibi giderimiz fazla olmuyor. Temel birçok gıdamızı kendimiz yapıyoruz. Mevsimine göre sebze ve meyvelerimizi yetiştirebiliyoruz, bahçemizdeki ocağımızda ekmeğimizi yapıyoruz , henüz ineğimiz yok bu yüzden komşularımızdan aldığımız günlük sütlerle peynirimizi yoğurdumuzu yapıyoruz.
İlk önce 2 tavuk 1 horoz alarak başladık şimdi ilk çıkan civcivlerimizin büyümesi ile birlikte 1 yıl gibi bir sürede 7 tavuk 2 horozumuz var ve ayrıca onlardan olan 12 civcivimiz daha oldu ve şu anda yetişkin olmak üzereler. Yumurta ihtiyacımızı da tavuklarımızdan günlük olarak temin ediyoruz. Hem sağlıklı beslenip hem daha az giderle yaşayabileceğimiz bir hayatımız oldu.
2020 Haziran ayında göç ettik. 1 yılı geçen bu süre zarfında göç ettiğimiz ve seçtiğimiz bu hayat için hiç pişmanlık duymadık. Büyükşehrin stresinden uzak sakin huzurlu bir yaşamı seçtik ve kendi aramızda konuştuğumuzda keşke çok daha önce köye göç etme kararını alsaydık diyoruz.
Evet ilk olumsuzluğu göç ettiğimizde taşındığımız ilk köydeki evimizde yaşadık. Yıllarca hayalini kurduğumuz ve sahip olduğumuz atımızın kokusundan komşumuz rahatsız oldu. Biz de atımızın ve bizim huzurlu yaşamamız için evimizi değiştirmek zorunda kaldık.
Daha sonra şimdiki evimizi geniş bahçeli olduğu için tutmamıza rağmen atımız bahçedeki portakal ağaçlarını yediği için atımıza belirli bir yer çevirmek zorunda kaldık.
Fakat bu alanda atımız bir takım sıkıntılar yaşadı. Bizim mutluluğumuz yerine atımızın rahatı ve sağlığı için geçici bir çözüm bularak ondan ayrılmak zorunda kaldık ve arkadaşımızın atının da bulunduğu çiftliğine götürdük.
Bölgedeki yangın köyümüzün üst tarafında bulunan çam ağaçları olan ormanlık alana sıçradı. Bu alan tamamen tutuştuğu için köyümüz yanma tehlikesi ile karşı karşıya kaldı. Köyümüzdeki evlerin bir kısmı boşaltıldı. Köy halkı ile birlikte gece gündüz söndürme çalışmalarına katılarak yangının köyümüze ulaşmasını engelledik.
Köyde yaşamanın en büyük avantajları sağlıklı beslenebilmek, huzurlu, sakin, sessiz bir hayatı yaşayabilmek. Burada hayat olağan akışında ve yavaş diyebiliriz, koşturma yok hiçbir yere yetişmek için acelen yok. Elbette olumsuz tarafları da var, en büyük dezavantajı iş sahalarının çok kısıtlı olması.
Bulunduğunuz köy merkeze uzaksa ve aracınız yoksa daha da zor, her ihtiyacınızı belirli aralıklarla şehre gidip temin etmeniz gerekiyor. Çocuklu aileler için ilk ve orta okul her köyde var ancak liseler şehir merkezlerinde.
Yine hastaneler şehir merkezlerine yakın. Ulaşımda büyükşehirlerden farklı ve köylere akşam erken sayılan belirli saatlere kadar toplu taşıma bulabiliyorsunuz.
Bize en yakın şehir merkezi Köyceğiz. Köyümüze uzaklığı 9 km. Anayola 500 metre yürüyerek Köyceğiz'e ve birçok yere anayoldan geçen toplu taşıma minibüsleri ile ulaşım sağlayabiliyoruz. Fethiye , Dalaman , Ortaca ve Muğla merkeze de giden minibüsler buradaki anayoldan geçiyor.
Bu minibüsler belirli saat aralıklarına göre ve köyümüze akşam belli bir saate kadar ulaşım sağlıyor. İlk taşındığımızda köyümüzde bakkal yoktu ve çok daha zordu bizim için ancak yeni açılan köy bakkalımız sayesinde merkeze gitme ihtiyacımız daha da azaldı.
Büyükşehirde yaptığımız gibi sabahları yüksek beton binalar arasında korna sesleri ile uyanıp markete koşmak yerine ; kuşların , tavuk ve horozlarımızın sesleri ile yeşili görerek uyanıyoruz.
Kümesimizden doğal yumurtalarımızı topluyor , kendi yaptığımız peynir ve bahçemizden topladığımız zeytin , domates , salatalıkla kahvaltımızı yapıyoruz. Tavuklarımız civcivlerimizi ve köpeğimizi sevip onlarla konuşarak besliyoruz , sonra sebzelerimizi ve bahçemizdeki kivi ağacımızı , üzüm asmamızı , çiçeklerimizi suluyoruz.
Güne pozitif enerji ile başlıyoruz, daha nasıl hayatımız değişebilir ki :) Evet büyükşehirdeki imkanların , standartların çoğu burada yok. Ancak biz burada yaşadıktan sonra tüm zorluklarına rağmen bizi mutlu eden hayat buymuş dedik :)
Ah Köyüm Ah Youtube kanalımızda İstanbul'dan buraya göç ettiğimiz her aşamayı, ev aradığımız süreçleri , yaşadığımız olumlu olumsuz her şeyi paylaştık ve paylaşmaya devam ediyoruz.
Takipçilerimizin en sık sorduğu soru büyükşehirde doğup büyümüş kişiler olarak köye göç ettiğimize pişman olup olmadığımız sorusu. Biz de tekrar bu soruyu cevaplayalım ; Çeşitli olumsuzluklar yaşamamıza rağmen bu hayatı seçtiğimize hiç pişman olmadık :)
Gerçekten köy hayatını seviyorlarsa, eşler için bu bir ortak kararsa , güzel yanlarının yanı sıra karşılarına çıkabilecek tüm olumsuzlukların üstesinden gelebilecek gücü kendilerinde görüyorlarsa , kesinlikle bu yaşamı tavsiye ederiz.