19.01.2021 - 07:00 | Son Güncellenme:
DUYGU ERDOĞAN
Koronavirüs salgını, küresel bir sağlık krizinde dünyada tüm sınırların aylar ve hatta yıllarca kapanabileceğini acı bir şekilde gösterdi.
Ekonomiler, bugüne kadar görülmemiş yaralar alırken, ülkeler bu ‘dersle’ geleceğe hazırlanıyor. Odaklanılan temel noktalardan birisi de kuşkusuz riski en aza indirme gayreti. Avrupa’nın dev alım grupları, dünyada tedarik merkezlerini çeşitlendirme yoluna giderken, üretim kanallarını da yine benzer şekilde dağıtmaya başlıyor.
Dünyada her bölgeden 10 - 15 ülke merkezi bir yapıya kavuşturulmak üzere öne çıkıyor. Türkiye de bölgesinde bu merkez ‘üretim - tedarik’ ülkelerinden biri olarak konumlandırılıyor. Özellikle Avrupalı şirketlerin yeni yatırımlarının şekilleneceği gelecek 5 yıl için, Türkiye’nin cazibesi artıyor.
İşin yarısı burada
Küresel ticaret hacminin neredeyse yarısına denk gelen 30 trilyon dolarlık bir alana 4 saate kadar uçuş mesafesiyle erişebilen Türkiye’nin üs olarak belirlenen ülkelerden olmasıyla yatırım haberleri de geliyor.
2021 yılının daha somut gelişmeleri göstereceğini belirten KPMG Türkiye Danışmanlık Bölümü Başkanı Müşfik Cantekinler, ekonomi ve hukukta başlatılan reform döneminin bu sürece çok olumlu etkileriyle dönüşünün olacağını vurguladı.
Yerli ve uluslararası yatırımcılara Türkiye’ye yatırım çağrısı yapan Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, uluslararası yatırımlarla ülkeyi bir yatırım, üretim ve teknoloji üssü yapacaklarını vurgulayarak, yatırım ortamının daha da iyileştirileceği, öngörülebilirliğin daha da artırılacağı, yatırımcıların beklentilerinin daha yüksek düzeyde karşılanacağı bir ortamın tesisi için gereken tüm adımların atılacağına vurgu yapıyor.
Neden Türkiye ön plana çıktı?
KPMG Türkiye Danışmanlık Bölümü Başkanı Müşfik Cantekinler, “Türkiye, Avrupalı bir ülke olarak Avrupa’dan hep yatırım çekti ve bu artarak devam edecek” derken, bunun nedenlerine ilişkin şunları dile getirdi:
“Bölgesi ve stratejik özellikleriyle zaten Avrupa için bir vazgeçilmez... Son yıllarda, özellikle ucuz işçilik nedeniyle tercih edilen Uzakdoğulu ülkelerin iş yapış şekilleri aslında Avrupa’ya uygun değil. Pandemi de bu uyumsuzluğu ve tek bir bölgeye yoğunlaşmanın risklerini çok iyi gösterdi. Türkiye ayrıca rekabetçi bir ülke. İyi bir üretim kültürümüz var. Çağa uygun ve kaliteli. Mavi yakamız kalifiye...”
KPMG Türkiye Birleşme ve Satın Alma Hizmetleri Lideri Gökhan Kaçmaz ise, “Tek bir yere dayanan yüksek montanlı üretim, çok büyük risk demek. Bu nedenle çeşitli bölgelerde; Türkiye, Brezilya, Polonya, Endonezya gibi alternatif merkezler öne çıkacak. Gelecek 5 yıl yatırımın yönü Türkiye olabilir, kapılar sonuna kadar açık” dedi.
Reform çalışması nasıl yansıyor?
Mevzuat ve ekonomi tarafında öngörülebilirliğin yabancı yatırımcılar için önemine dikkat çeken Müşfik Cantekinler, Türkiye’nin bu kapsamda paydaşlarla görüş alışverişi içinde oluşturulması için çalışılan reform dönemi çıktılarının, yatırımlar tarafında yansımalarının çok olumlu olduğunu ifade etti.
Cantekinler, “Yanı sıra özel sektöre düşen bir ev ödevi de var; uluslararası muhasebe ve raporlama standartlarıyla doğru mali tabloları üretmeleri lazım. Böyle bir dönemde dijitalleşme ve kurumsallaşma aşamalarını tamamlamaları gerekiyor. Bu sayede kamu özel sektörün işbirliği ile yatırımların Türkiye’ye gelmesi sürpriz olmayacak, çok iyimseriz” dedi.
Hangi sektörler yatırım çekiyor?
Üretim altyapısı oldukça güçlü olan Türkiye, teknolojiye sağladığı hızlı uyumla; bu alandaki satın almalar konusunda da daha sık adını duyuracağa benziyor.
Müşfik Cantekinler, “Geleceği en parlak alanlardan biri internet lojistiği; anında erişim ve depolama hizmetleri olacak. Enerji yatırımı konusunda da Türkiye her zaman şanslı olmaya devam eder. TMT diye adlandırdığımız teknoloji, medya, telekom alanında da büyük işler duyacağımızdan şüphemiz yok” diye konuştu.
Gökhan Kaçmaz ise, “Oyun alanında görüşmeler yapan şirketler var. Otomotiv yan sanayi, kimya sektörü, makine üretimi ve ilaç sektörünün de Çin’den kopup Türkiye’ye geleceğini bekliyoruz” dedi.
Yatırım iştahı daha artar mı?
EY (Ernst & Young) Türkiye Strateji ve Kurumsal Finansman Bölümü Ortağı İlhami Koç ve EY Türkiye Strateji ve Kurumsal Finansman Bölümü Başkanı Özge Gürsoy Büyükavşar, pandemi öncesinde ABD - Çin ticaret savaşları nedeniyle, Çin’den büyük alım yapan firmaların, riski dağıtmaya yönelik seçenek arayışına girdiklerini hatırlatırken; Kovid-19 salgınının bu süreci daha da kuvvetlendirdiğini belirtiyor. Değerlendirmeleri ise şöyle:
“Bu kapsamda, üretim kapasitesi ve boyut nedeniyle, Türkiye ile birlikte Hindistan, Pakistan, Vietnam, Meksika gibi ülkeler ön plana çıkıyor. Türkiye, bu ülkelerle karşılaştırıldığında, üretim kapasitesinin yanı sıra, coğrafi konumu, nitelikli işgücü, teknolojik altyapısı ve AB ile gümrük birliği nedeniyle önemli avantajlara da sahip. Bu anlamda, tekstil ve makine - teçhizat ilk akla gelen sektörler. Ancak, üretimin bir kısmının Çin’den başka ülkelere kayması beklentisiyle ilgili ciddi bir değişim olmadı henüz. Çin, dünyanın en büyük üretim üssü olarak gücünü korumaya devam ediyor.”