26.12.2023 - 07:00 | Son Güncellenme:
SERVET YILDIRIM - Çevresel etkiyi en aza indirerek daha az atık üretmek, toplam karbon ayak izini azaltmak, enerji verimliliğini artırmak ve su yönetimi çalışmaları yapmak şirketlerin sürdürülebilirlik stratejilerinin temelini oluşturmalıdır. Şirketler sürdürülebilirlik çalışmalarını birer proje olarak değil bir iş yapış biçiminin bir parçası olarak görmeliler. Bu nedenle sürdürülebilirlik iş stratejilerine tam olarak entegre edilmelidir. Sorumlu davranan ve bir şeyler yapmaya çalışan şirketlerin ambalaj, su, enerji verimliliği, iklim değişikliği; insan hakları, çeşitlilik ve kapsayıcılık ile toplumsal yatırımlar gibi odak noktalardaki iyi uygulamalarını duyurmak diğer şirketleri de benzer aksiyonlar almaya özendirmek için önemlidir. Ben de bu köşeden zaman zaman şirketlerimizden iyi örnekler vermeye çalışıyorum. Bugün örnek vermek istediğim iki şirket var: Şişecam ve İGSAŞ. İkisi de zorlu alanlarda faaliyet gösteriyor. Hizmet sektöründeki şirketler için “şunu yaptım” demek daha kolaydır ama bazı sektörlerde bu adımları atmak zordur.
Karbon izini azaltma çabası
İGSAŞ tarım ve sanayi için kritik önemi olan üre gübresinin Türkiye’deki tek üreticisi. Önceki hafta İGSAŞ Genel Müdür İlkay Ünal ile sohbetimizde sürdürülebilirlik tarafında neler yaptıklarını sordum. Gübre sektörü, demir çelik, alüminyum ve çimento gibi sınırda karbon vergisinden öncelikle etkilenecek sektörler arasında geliyor. Ünal, “Karbon ayak izimizi azaltma çalışmalarını hızla sürdürüyoruz, hatta ölçümlerimizi yapıp şeffaf bir şekilde raporlamaya da 2023 son çeyreğinde başladık” dedi. Raporlama önemli. Şeffaf bir şekilde raporlanmayan hiçbir aksiyon anlamlı ve kalıcı olamıyor.
YLDZ LAB. adında bir şirket kurmuşlar. Toprak, yaprak ve su gibi birçok tarımsal girdiyle ilgili uluslararası geçerliliği olan analizler yapıyorlar, çiftçilere sosyal sorumluluk projeleri kapsamında ücretsiz toprak analizi hizmeti veriyorlar.
Sosyal sorumluluk kapsamında geçtiğimiz yıl İstanbul’da dikey tarım projesini başlatmışlar. Otuz dönümlük açık arazide yapılabilecek üretimi, 300 metrekarede gerçekleştirebiliyorlar. Hasat süreleri kısa olduğu için yılda 12 kez aynı verim ve kalite de ürün alınabiliyor. Yükte hafif pahada ağır olan yeşil yapraklı ürünler üretiliyor. Su tüketiminde yüzde 95 tasarruf sağlanıyor. Bir laboratuvar ortamı gibi çalışıldığı için tarımsal zararlılar bulunmuyor. Bu yüzden tarımsal ilaç tüketimi sıfır. “Yetiştirilen ürünlerin aromaları, tatları harika. Üstelik bütün bu tarımsal üretimi metropolün ortasında yapıyorsunuz” diyor İlkay Ünal. Dikey tarımda en önemli girdi kalemini enerji. Güneş ve rüzgâr yatırımlarıyla birlikte bu maliyeti de ortadan kaldırabiliyorsunuz.
Sürdürülebilirlikte ileri adımlar
Bir diğer başarılı uygulama örnekleri sunan şirket ise Şişecam. Sürdürülebilirlik alanında yaptıklarını ve güçlü projelerini Yönetim Kurulu Başkanı Ahmet Kırman’dan dinledim. Bu dünya devi hedef ve taahhütlerini sürdürülebilirlik stratejisi CareforNext ile ortaya koyuyor. Şişecam 2030 sürdürülebilirlik hedefi açıklayarak ileri adım atan şirketlerimizden. Yenilenebilir enerji üretiminde kurulu kapasitesini 53 megavata çıkarmayı, temiz su tüketimini yüzde 15 azaltmayı, cam ambalaj üretiminde kullanılan dış kaynaklı cam atıkların oranını yüzde 35’e çıkarmayı, ambalaj atığını yüzde 50 azaltmayı, kadın istihdamını en az yüzde 25’e çıkarmayı, tüm süreçlerde sıfır iş kazası hedefiyle ilerlemeyi, tedarikçilerin Tedarikçi Davranış Kurallarına uymasını sağlamayı ve cirosundaki sürdürülebilir ürün payını ve yaşam döngüsü analizlerinin sayısını artırmayı hedefliyor. Bunların yanı sıra 2050 yılı için ise karbon nötr olma hedefi koydu.
Cam üretimi gibi kesintisiz devam etmesi gereken, izabe teknolojisine dayalı, enerji yoğun bir süreciniz varsa bu taahhütleri vermek cesaret ister. Bu cesareti göstermişler. Kırman, “Şişecam, elektrikli ergitme fırın teknolojisinin kullanıldığı hibrit fırın teknolojilerine geçişi içeren enerji yoğun süreçlerde yeşil elektrik kullanımına yönelik yatırımlar planlıyor” dedi. Şişecam, ayrıca, gelişmiş fırın kontrol teknolojileri, atık ısı geri kazanımı gibi teknolojilere yönelik hedefler belirliyor. Yeşil elektriğin yanı sıra, yeşil hidrojen teknolojilerine de odaklanıyor, konsorsiyumlar ile uluslararası projelere katılıyor.
Şişecam’ın parçası olduğu Güney Marmara Hidrojen Vadisi projesi, Türkiye’de bir yeşil hidrojen üretim tesisi hayata geçirmeyi hedefliyor. ZEvRA projesinin de (Uyumlaştırılmış Döngüsellikle Sağlanan Sıfır Emisyonlu Elektrikli Araçlar) partneri olan Şişecam, 36 ay sürmesi planlanan bu projede, özel üreteceği güneş enerjisi camlarıyla araç bataryasına destek verecek ve yenilikçi üretim teknikleriyle doğal kaynak ve kimyasal madde kullanımını minimize edecek.
KAPSAYICILIK VE ÇEŞİTLİLİK DE ÖNEMLİ
Şişecam Yönetim Kurulu Başkanı Ahmet Kırman çeşitlilik ve kapsayıcılığa verdikleri önemi vurguluyor. Şişecam’da kadın çalışan toplam çalışanların yüzde 23’ünü oluşturuyor. Kırman, bu oranı artırmayı ve kapsayıcı tesisler kurmayı eşitlik politikasının bir parçası olarak ele aldıklarını ve gerekli yatırımları yaptıklarını anlattı.
Şişecam’da diğer şirketlere örnek olacak çok sayıda uygulama var. Cam atığı toplama ve geri dönüşüm sektörünün sanayileşmesine destek olan Şişecam Çevre Sistemleri A.Ş.’nin tek pay sahibi oldu. 2011 yılından bu yana sürdürdüğü “Cam Yeniden Cam” ile Türkiye’nin en kapsamlı sürdürülebilirlik ve sosyal sorumluluk projelerinden birini hayata geçiriyor. Bu proje aracılığıyla bugüne kadar 2 milyon ton cam kırığının geri dönüşüme kazandırılmasında rol oynadı.
Sürdürülebilirliğin uzun soluklu olması için ise yönetişim tarafında karşılığı olması gerekiyor. Şişecam’da sürdürülebilirliğin en üst yönetim organı tarafından liderlik edildiği bir model uygulanıyor. Yönetim Kurulu Sürdürülebilirlik Komitesi, Yönetim Kurulu Başkanı’nın liderliği altında faaliyet gösteriyor. Eylem planlarının faaliyetlere yansıtılması amacıyla Yönetim Kurulu Sürdürülebilirlik Komitesi’ne bağlı olan Sürdürülebilirlik Yürütme Komitesi, Genel Müdürün başkanlığında, İcra Kurulu Üyeleri’nden oluşuyor. Ahmet Kırman bu şekilde, en üst seviyeden başlayarak ve tüm çalışanlar dahil edilerek sürdürülebilirlik stratejisine ve hedeflerine sahip çıkıldığını söylüyor. Ve bu yapıda sürdürülebilirliği destekleyen çok sayıda yatırım gerçekleştiriliyor.