EkonomiSoros:AB krizi bitti ama...

Soros:AB krizi bitti ama...

02.10.2013 - 12:13 | Son Güncellenme:

Açık Toplum Enstitüsü Başkanı ve yatırımcı George Soros, euro krizinin sona erdiğini ancak, kriz sonrası ortaya çıkan sistemin tatmin edici olmaktan çok uzak olduğunu kaydetti.

Soros:AB krizi bitti ama...

Almanya'nın Kiel kentinde düzenlenen Küresel Ekonomik Sempozyum'da konuşan Soros, artık Avrupa'da ekonomik krizin sona erdiğini belirterek, euro krizinin sona ermesinin, Almanya'daki seçimlerde euro'ya ilişkin yönetimsel kuralların tartışmaya bile açılmamasıyla kesinleştiğini belirtti.

Buna karşın kriz sonrası ortaya çıkan sistemin tatmin edici olmaktan çok uzak olduğunu dile getiren Soros, euro krizinin, Avrupa Birliği'ni amaçlanandan daha farklı bir şeye dönüştürdüğü değerlendirmesini yaptı.

Soros, AB'nin ortak iyilik için bağımsızlıklarının bir kısmını gönüllü olarak feda eden bağımsız ve eşit ülkelerden oluşan bir birliktelik olduğunu ancak, birliğin kreditörler ve borç alanlar arasındaki bir ilişkiye dönüştüğünü savundu.

George Soros, "Evet euro krizi son buldu ve Almanya zafer kazandı ama daha pahalıya kazanılacak zaferlerden kaçınmak gerekli" ifadelerini kullandı.

Euro'nun para birimi olarak piyasaya sunulmasından itibaren birçok sıkıntının yaşandığına dikkati çeken Soros, ortak para biriminin birçok saklı kusura sahip olduğunu, bunların bir kısmının euro piyasaya sunulduğuna bilindiğini anlattı.

Herkesin euro'nun henüz tamamlanmamış bir para birimi olduğunu bildiğini, ortak bir para birimi olmasına karşın ortak bir hazine olmadığını belirten Soros, diğer gizli saklı kusurların ekonomik krizle birlikte ortaya çıktığını söyledi.

Soros şöyle konuştu:

Haberin Devamı

"En önemli eksikliklerden biri de euro'nun üye ülkelerin devlet tahvillerinin temerrüt riskine tabi olmasıydı. Krizle birlikte euro'ya ilişkin sistemik eksiklikler daha görünür hale geldi. Kendi para birimi olan gelişmiş ülkelerde temerrüt riski yoktur. Çünkü her zaman para basabilirler.

Euro Bölgesi üye ülkeleri para basma işini bağımsız bir bankaya (Avrupa Merkez Bankası) bırakarak, Euro Bölgesi üye ülkeleri kendilerini döviz cinsinden borçlanan üçüncü dünya ülkelerinin pozisyonuna soktu. Bu durum ekonomik krizden önce ne piyasalar ne de otoriteler tarafından daha önce farkedilemedi.

Euro piyasaya sunulduğunda, otoriteler devlet tahvillerinin risksiz olduğunu söyledi. Ticari bankalar ellerinde bulundurdukları devlet tahvilleri karşılığında herhangi bir sermayeyi kenarda bulundurmak zorunda değildi. Avrupa Merkez Bankası bütün devlet tahvillerini eşit şartlarda gördü. Bu durum da ticari bankaların daha çok kazanmak için daha zayıf durumda olan ülkelerin tahvillerin borçlarını satın almaları gibi kötü bir inisiyatif almalarına neden oldu. Zayıf olan ülkeler emlak ve tüketimin keyfini sürerken, Almanya birleşmenin ve kemer sıkmanın ve yapısal reformların yükünü üstlenmek zorunda kaldı."