Pavo Group Yönetim Kurulu Başkanı Dr. Alper Özbilen: Yerimiz Türkiye, Yönümüz Dünya
Yerli ve milli imkanlara üretilen savunma sanayii ürünlerinin SAHA EXPO 2024'te Pavo Group da yerini alarak ürün ve çözümlerini katılımcılarla buluşturdu. Yapay zekayı ürünleşme süreçlerinize ya da organizasyonel süreçlerinize katmadan bir yere gitmenin mümkün olmadığını söyleyen Pavo Group Yönetim Kurulu Başkanı Dr. Alper Özbilen, 'Biz kendimizi 'Yerimiz Türkiye, Yönümüz Dünya' şekliyle tanımlıyoruz. Evet, Türkiye'de tasarlıyoruz, üretiyoruz ama dünyaya gidiyoruz.' dedi.
Savunma, denizcilik, havacılık ve uzay sanayiine yönelik üretim yapan ana platform üreticileri, tedarikçiler ve bu sektörlerde tedarikçi olarak yer almak isteyen firmalar SAHA EXPO'da bir araya geldi.
Asya, Körfez, Afrika, Avrupa, Kuzey Amerika ve Güney Amerika’ya ulusal güvenlik ve dijital dönüşüm alanlarında ürün, çözüm ve sistem projeleri sunan Pavo Group; entegre güvenlik, 5G private mobile network ve KBRN (kimyasal, biyolojik, radyolojik ve nükleer savunma veya nükleer) savunma gibi kritik çözümlerini yerli ve yabancı ziyaretçilerine sundu.
"EN ÖNEMLİ MARKAMIZ 'TÜRKİYE'"
SAHA EXPO etkinliğine 124'ten fazla ülkeden 150'den fazla ticari 400'den fazla da resmi delegasyonun katıldığını belirten Pavo Group Yönetim Kurulu Başkanı Dr. Alper Özbilen milliyet.com.tr'ye yaptığı açıklamada, 'Bu yönüyle aslında bizim en önemli markamız, 'Türkiye' markamız. Bu 'Türkiye' markasına olan inancı gösteriyor. Fuarda onlarca, yüzlerce Türk firması var ama gelenlerin çoğu aslında şirketten çok 'Türkiye' markasına geliyorlar. Bu da Türkiye'ye olan uluslararası anlamdaki inancı gösteriyor. Bunu ben önemli bir veri olarak kabul ediyorum.' şeklinde konuştu.
"YAPAY ZEKA BÜTÜN ÜRÜNLEŞME SÜREÇLERİMİZİN ANA VE DEĞİŞMEZ PARÇASI"
"Bu fuara, uluslararası alanda çalıştığımız birçok ülkeden paydaşlarımızı davet ettik. Sağ olsunlar, neredeyse hepsi davetimize icabet ettiler." diyen Özbilen bunun sadece fuarla kalmadığını ifade ederek, 'Fuarın ötesinde, gelen ziyaretçilerimizi diğer taraftan, Ar-Ge ofisimizi, fabrikamızı gezdiren ekiplerimiz de oldu. Pavotek amiral gemimiz ama Pavo Group’u, bir savunma ve teknoloji şirketler grubu olarak tanımlıyoruz. Bunun alt bileşeninde uğraştığımız birçok konu var. Telekomünikasyon, telekomünikasyon güvenliği, aviyonik sistemler ile beraber özellikle oyun değiştirici olduğunu bildiğimiz yapay zeka konusunu bütün ürünleşme süreçlerimizin ana ve değişmez parçası olarak görüyoruz. Dolayısıyla bizim için 25-30 yıl önce bilgisayar kullanmak ne anlama geliyorsa ki -bugün artık bilgisayarlar olmadan hiçbir şey yapmak mümkün değil- yapay zekayı ürünleşme süreçlerinize ya da organizasyonel süreçlerinize katmadan bir yere gitmek mümkün değil. Ama derinleşme meselesinin çok önemli olduğunu düşünüyorum. Burada özellikle kendimize belirli spesifik alanlar seçtiğimizi, global olarak da rekabet edebileceğimiz alanlara girdiğimizi ve akademiyle de iş birliklerine gittiğimizi belirtmem gerekir.' dedi.
"YERİMİZ TÜRKİYE, YÖNÜMÜZ DÜNYA"
Özbilen, 'Aynı zamanda Türkiye'de 'Pavo Alliance' adı altında bir yapı da oluşturduk. Sektörün diğer paydaşlarıyla beraber ortak çalışma, ürünleşme, bilgi alış verişiyle ilgili bir özgüven ortaya koyduğumuzu söyleyebilirim.
Biz kendimizi 'Yerimiz Türkiye, Yönümüz Dünya' şeklinde tanımlıyoruz. Evet, Türkiye'de tasarlıyoruz, üretiyoruz ama dünyaya gidiyoruz. Orada karşılık bulmak; bize dış dünyada karşılık bulup bulmadığımızı gösteriyor, yaptığımız işlerin doğru olup olmadığıyla ilgili en değerli fikri sunuyor.' ifadelerini kullandı.
"DÜNYA EKONOMİSİNİ TEKNOLOJİ SÜRDÜRÜYOR"
Pavo Group'un gelecekteki hedeflerinden de bahseden Özbilen sözlerini şöyle tamamladı; Bundan sonraki süreçte tek tek ürünlerin değil aslında birbiriyle entegre çözümlerin sektöre şekil vereceğini düşünüyoruz. Dünyada artık ekonomiye yön veren şey teknoloji şirketleri. Şu an dünyadaki en büyük ilk 10, ilk 100 şirkete baktığınız zaman bunun büyük çoğunluğunun teknoloji şirketleri olduğunu görüyoruz. Önemli bir kısmının tarihinin 5-10 yılları geçmediğini görüyoruz. Şu an dünya ekonomisini sürdüren şey teknolojinin kendisi. Beraberinde diplomasiyi, şirketlerin ve ülkelerin stratejik gücünü belirleyecek olan da yine teknolojinin kendisi. Bilhassa vurgulamak istediğim şey -özellikle kendi şirketim için de- derinleşmek lazım. Bazı konularda yüzeyde devam edebileceğimiz bir süreci geride bırakıyoruz. Derinleşmenin olmadığı bir yerde gidilecek bir yer olmadığını söyleyebilirim.
"İNSANLIĞIN KÜMÜLATİF BİRİKİMİ YAPAY ZEKA"
Yapay zeka bağlamında şöyle bir tartışma da var; 'Yapay zeka insanlığın son icadı' mı gibi biraz spekülatif ifadeler de kullanılıyor. Bugüne kadar insanlık birçok şey icat etti. Ve en son insanlığın kümülatif birikimi olan yapay zekaya geldik. Bundan sonraki değişimi de yapay zekanın kendisinin yapacağına ilişkin değerlendirmeler var. Ben bu değerlendirmelere kısmen katılıyorum.
"DEĞİŞİMİN HIZI DİKKATE ALINDIĞINDA MUTLAKA UZUN DÖNEMLİ PLANLARIMIZ OLMALI"
Bütün iş süreçlerimizin içine yapay zekayı entegre etme ve yapay zekayı bu anlamda bir güç çarpanı olarak kullanma gerekliliğinin olduğunu, ancak rekabetin çok yoğun olduğunu, eskiden 50-100 yılda olacak değişimlerin şu an birkaç yıl içinde gerçekleşebildiğini, yıllar içinde değişimler olduğunu, uluslararası rekabeti de bu yönde değerlendirip artık teknoloji şirketlerinin de kendi stratejilerini 5 yıl, 10 yıl, 20 yıl belirleyebilecek bir sürecin geride kaldığını söylemek isterim. Çünkü değişimin hızı dikkate alındığında mutlaka uzun dönemli planlarımız olmalı. Ama yazılım güncellemeleri nasıl yapılıyorsa bu stratejik planlamaların da bu değişime uygun bir şekilde güncellenmesine ihtiyaç var.
"TUSAŞ'A YAPILAN SALDIRI, TÜRKİYE'NİN KALBİNE YAPILAN BİR SALDIRIDIR"
TUSAŞ'a yapılan hain saldırıyla ilgili olarak, öncelikle şehitlerimize Allah'tan rahmet dileyen Pavo Group Yönetim Kurulu Başkanı Dr. Alper Özbilen, 'TUSAŞ'a yapılan saldırıyı doğrudan Türkiye'nin aslında kalbine yapılan bir saldırı olarak görmek lazım. Çünkü TUSAŞ, sahip olduğu platformlarla, bilgi birikimiyle Türkiye'nin en değerli stratejik kurumlarının başında geliyor. TUSAŞ’ı sadece bir üretici olarak değil, aynı zamanda çok önemli teknoloji merkezi ve okul olarak da görmek lazım. Dolayısıyla TUSAŞ'ın şahsında hem Türk savunma sanayiisine hem de Türkiye'nin kendisine yapılan bir saldırıdır. Bunu biz bütün sektör olarak, vatandaşlar olarak lanetliyoruz.' dedi.
"SEKTÖRÜN KENDİSİNE OLAN İNANCINI, DAHA FAZLA YAPMAK MECBURİYETİNE İLİŞKİN KONUYU HEPİMİZİN GÜNDEMİNE TAŞIDI"
Özbilen sözlerini şöyle sürdürdü; Sektörün tepkisiyle ilgili de birkaç şey ifade etmek isterim; çok üzgün olmakla beraber benim bu saldırıdan sonra fuarda gördüğüm, saldırıyı yapanların amaçları neyse onun aksine bir motivasyonun ortaya çıktığıdır. Yani bizim daha çok çalışmamız gerektiğini ne yaptığımıza ilişkin, yaptığımız işin önemine ilişkin farkındalığımız daha yüksek bir noktaya taşımamız gerektiğine dair bir sonuç görüyorum. Saldırıya bu yönde bakıldığında aslında tersine bir sonuç çıkardı. Sektörün kendisine olan inancını, yüklenmiş olduğu misyonun önemini ve daha fazlasını yapmak mecburiyetine ilişkin konuyu hepimizin gündemine taşıdı.
'ANKA'LARIMIZ, AKSUNGUR'LARIMIZ SALDIRI EMRİNİ VERENLERİN TEPESİNDE DOLAŞACAK'
Bizim ANKA'larımızı, AKSUNGUR'larımızı üretmiş olan ve şu an 5. nesil savaş uçağımız olan KAAN'ı hayata geçiren -ki gururla söyleyebilirim, bunun farklı alt sistemlerinin tasarımcısı olan bir şirketin yöneticisiyim- TUSAŞ’ın geliştirdiği ANKA, AKSUNGUR, KAAN; TUSAŞ’a saldıran ve bu saldırı emrini verenlerin tepesinde dolaşacaktır.
