02.04.2024 - 10:26 | Son Güncellenme:
Karadeniz'de yetiştirilen Türk somonu ihracatında bu yılın Ocak Şubat aylarında, geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 289'luk bir artışla 70 bin 614 dolar döviz girdisi sağlanırken, bu rakamın Türkiye ortalamasının üzerinde rekor bir artış olduğu kaydedildi.
Konuyla ilgili değerlendirmelerde bulunan Doğu Karadeniz İhracatçılar Birliği (DKİB) Başkan Vekili Ahmet Hamdi Gürdoğan, Karadeniz Somonu ihracatında son yıllarda iyi bir ivme yakaladıklarını söyledi. Özellikle Uzak Doğu ülkelerinin denizde 7 ay kalan Karadeniz somonunu tercih ettiğini belirten Gürdoğan, “Karadeniz'de yetişen, denizde 7 ay kalan somonu Japonya ve Uzakdoğu ülkeleri özellikle tercih ediyor. Somon ihracatında bu yılın Ocak-Şubat döneminde 70 milyon 614 bin dolar civarında bir miktar söz konusu. Bu da miktar bazında 13 bin tona tekabül ediyor. Miktar bazına baktığımız zaman yüzde 289, rakam bazında baktığımızda ise yüzde 164 arttığını görüyoruz. Türkiye ortalamasının üzerinde rekor bir artış. Bu rakamın yüzde 64'ü Doğu Karadeniz Bölgesinden sağlandı. Somon ihracatı özellikle uzak doğu ülkeleri Japonya, Çin, Kore, Vietnam olmak üzere Rusya, Avrupa Birliği ülkeleri şimdi de yeni yeni ABD'ye göndermeye başladık” dedi.
"Bu gidişle somon ihracatı fındığı da sollayacak gibi görünüyor"
Somon ihracatı rakamlarının fındık ihracatı rakamlarıyla yarıştığına dikkat çeken Gürdoğan, “Somon, Doğu Karadeniz Bölgesinde fındığa alternatif yeni bir ürün oldu. Somon, fındıkla gelir olarak yarışmaya başladı. Bu gidişle fındığı da sollayacak gibi görünüyor. Somon ihracatında özellikle depolamada çekilen sıkıntılar var. Lisanslı depoculuk anlamında yeni depo sisteminin kurulması gerektiğini, Doğu Karadeniz Bölgesi İhracatçılar Birliği olarak bu konuda bir çalışma yaparak ilgili bakanlıklara sunduk. Dolayısıyla ürünümüzün değerini düşük değil de devamlı değerinin artması için ufak kooperatif usulü, üreticilerin dahi balığını koyabileceği lisanlı depoculuk örneğini bölgemizde uygulatmada kararlıyız. Bunun için özellikle siyasilerden bizlere destek olmalarını bekliyoruz. Somon ihracatı gelecekte fındık rakamlarını aşması için yan sanayisini geliştirmemiz lazım” diye konuştu.
"Son 5-6 yılda denizdeki kafes sayısı arttı ama göl somonu ihracatı tehdit ediyor"
Son 5-6 yılda denizlerde kafes sayısının arttığını kaydeden Gürdoğan, “Özellikle son 5-6 yıldır Trabzon genelinde denizde kafes artmaya başladı. Her sene rakam olarak yüzde yüzün üzerinde artışla yapılıyor. Teknik alt yapısı olmayan insanların balıkçılık yapmaması gerekir. Çünkü ürünün kalitesini düşürdüğümüzde elimizde kalabileceğini düşünmemiz lazım. Onun için belli bir kontrol aynı zamanda kümelenme modelleriyle somon ihracatını çok daha sağlam temeller üzerine oluşturup Norveç örneğinde olduğu gibi gelecekte bu rakamları 2,5-3 milyar dolarlara çıkarabiliriz. Ancak bu ihracatın önündeki en büyük engel denizde yetiştirilmeyen iç bölgelerdeki baraj göllerinde yetiştirilen ve Karadeniz Somonu diye ihraç edilen somon. Bu göllerde yetişen göl somonunu aynı zamanda Karadeniz somonu diye piyasaya sürüldüğünde geri geliyor. Dolayısıyla bizim somon ihracatımıza da darbe vuruyor, kalitemizi düşürüyor. Onun için Tarım ve Orman Bakanlığının izlenebilirlik ve denizde 7 ay kalmayan somonun ihracatına özellikle izin vermemesi gerekiyor. Yaş meyve ihracatında olduğu gibi ürünün yetişmesindeki izlenebilirliğin sağlanmasının önemini vurgulamak istiyorum. Çünkü Karadeniz'in suyu ve denizde kalış süreci o balığın etindeki lezzeti ve katma değeri oluşturuyor. Deniz somonundaki koku olmuyor ama göl somonu aldıkları zaman koku ve etindeki kırmızılık oranının düşük olduğundan dolayı hem rakam bazında çok daha düşük oluyor aynı zamanda iç piyasaya Türk somonu, Karadeniz somonu diye yollandığı zamanda Türkiye'nin somon ihracatına çok kötü örnek oluyor. Bunun için Tarım ve Orman Bakanlığını göreve davet ediyoruz” ifadelerini kullandı.
"Somonu yarı mamül olarak da işleyip ihraç edebilmeliyiz"
Somon konusunda yeni bir sektörün başlangıcı yapılabileceğine dikkat çeken Gürdoğan, “Somonu yarı mamul olarak yani fileto gibi diğer şekillerle de gönderiyoruz. Türkiye kendi markasını oluşturup markette direkt satılabilecek şekilde katma değerli ürün noktasında işlenmiş bir ürün olarak da yollamalıyız. Bunun için alt yapı aynı zamanda Arge çalışmalarına ağırlık vermemiz lazım. Özellikle KTÜ Deniz Bilimleri Fakültesine çok önemli görevler düşüyor. Yavruları büyütmede olsun, işlenmesinde olsun özellikle Vietnam gibi en çok ürün işlendiği yer olarak oradaki ustalarla işlemesini, kendi insanımıza özellikle bayanlara öğreterek Türkiye'de yeni bir sektöründe başlangıcı yapmamız gerektiğini söylemek isterim” şeklinde konuştu.