25.07.2012 - 02:30 | Son Güncellenme:
O nedenle yapısal dönüşüm odaklı çözümler üretmeliyiz. Aksi takdirde ülkemiz, ‘Orta Gelir Tuzağı’na takılıp kalan ülkelerden biri olacaktır” uyarısında bulundu. Küçük orta gelir tuzağıyla ilgili olarak ekonomik büyümenin iktisatçılar tarafından çok da açıklayamadıkları bir kavram olarak ifade edildiğini, genellikle ekonomik büyümenin hızlı ve kolay olmasında köyden kente göçe bağlandığını söyledi.
Böylelikle kentlere çok hızlı bir şekilde işgücü ve kaynak transferi olduğuna dikkati çeken Küçük, fakat belirli bir noktadan sonra bu işgücü ve kaynak transferinin yavaşladığını, dolayısıyla da ekonomik büyümenin giderek yavaşlar bir hale geldiğini belirtti. Küçük, iktisatçıların özellikle bu orta gelir düzeyine yaklaştıkça, yaşanan bu tıkanıklığın da çok kabul olmadığını ve tam bu noktayı da orta gelir tuzağı olarak vurguladığını söyledi. Geç sanayileşen ülkelerde sadece Japonya ve Güney Kore’nin orta gelir tuzağından kurtulan ülkeler olarak adlandırıldığını ifade eden Küçük, “Büyümenin yavaşladığı dönemler, o görünümün aşılamadığı bir nokta olarak ortaya çıkıyor. İktisatçıların ortaya koyduğu bir kavram. Altını çizerek söylüyorum. Bu tuzağa düşmeyen ülke sayısı az” dedi.
Küçük, araştırmanın 2011 sonuçlarının, yüksek cari açık dışında ekonominin genelindeki olumlu gidişe rağmen, 2011’in sanayi kuruluşları açısından pek parlak geçmediğini ortaya koyduğunu söyledi.
2011’de üretimden satışlar ve toplam satışların, bir önceki yıla kıyasla arttığına dikkati çeken Küçük, ancak dönem kar ve zarar toplamı başta olmak üzere karlılığa ilişkin göstergeler ve yaratılan katma değerin gerilediğini ve mali yapının bozulduğunun altını çizdi.
Proje başına kredi
Küçük, uluslararası karşılaştırmaların, Türk özel sektöründe borçluluk oranlarının yüksek olduğunu ve kuruluşların borçlanmaya bağımlı bir yapı sergilediğini gösterdiğine dikkat çekti. Küçük, cari açıkla ilgili olarak, bu yıl cari açık oranındaki azalmanın görüldüğünü, bu konuda takdirlerini ifade ettiklerini dile getirdi. Küçük, “Ancak bu, büyümeden vazgeçilmesi anlamına gelmemeli diyoruz” dedi. Bankaların yeterince kredi verip vermediğine ilişkin olarak Küçük, bir tartışma başlatma istemediklerini, ancak bankaların proje başında krediyi gerçekleştirebilmesi gerektiğini ancak şirketlerin de kaynağa erişmesi gerektiğini söyledi.