Ekonomiİklim konusunda kritik adım

İklim konusunda kritik adım

16.08.2022 - 07:01 | Son Güncellenme:

ABD, Trump döneminde bıraktığı küresel iklim liderliğini Biden ile tekrar üstlenmeye başladı. Son derece iyi bir gelişme çünkü küresel ısınmayla mücadelede dünyanın en büyük ekonomisi oyunun içinde kalmalı.

İklim konusunda kritik adım

İklim konusunda harekete geçmek Biden’in seçim kampanyasındaki en önemli taahhütlerden biriydi. Biden’ın hazırladığı “Enflasyonu Azaltma Yasası” Senato’da yapılan oylamada 1 oy farkla da olsa onaylandı. Ardından hafta sonunda Temsilciler Meclisi’nden de geçti ve çok önemli bir adım atılmış oldu. Tasarının adı sizi yanıltmasın. Paketin başlığı “Enflasyonu Azaltma Yasası”ydı. Ancak isim içeriği çok fazla yansıtmıyor. Tasarı bizdeki torba kanunlara benziyor. İçinde farklı farklı konular var. Kurumlar vergisi ile gelir vergisine ve yaşlılar için reçeteli ilaç maliyetlerinin azaltılmasına dair maddeler de var ama aynı zamanda karbon salımının azaltılmasını, elektrikli araç ile güneş enerjisi ve yenilenebilir enerji kullanımının desteklenmesi, tüketicilerin yeşil enerjiye yönelmesinin teşvik edilmesi gibi iklim konusunda kritik düzenlemeleri de içeriyor.

Haberin Devamı

Bu düzenleme kritik bir zamanda geldi. Küresel enflasyon dalgası ve ardından gelmesi beklenen resesyon dalgası nedeniyle bir çok ülkede, özellikle sağ kesimden, iklim planlarını erteleme hatta iptal ettirme yönünde baskılar geliyor. Mesela ABD’de Cumhuriyetçiler iklim konusundaki düzenlemelerin ve uygulamaların ekonomiyi kötüleştireceğini ve iş dünyasına ek yükler getireceğini öne sürüyor. Bu nedenle Cumhuriyetçi senatörlerin tamamı oylamada ‘hayır’ oyu kullandı. Ancak karşı çıkışın arkasında başka nedenler de var.

Yasa temiz enerjiye geçişe zorluyor. Bu da kömür ve petrol gibi iklimi kirleten fosil yakıtların kullanımının azalmasını gerektiriyor. İklim düzenlemelerine karşı çıkışın önemli nedenlerinden biri de bu. Yasaya karşı çıkanların bir kısmı fosil yakıt endüstrisinin destekçileri. Dertleri ekonomiyi kurtarmak değil, sera gazı emisyonunun sorumlusu gösterilen bazı endüstrileri korumak. Bu kesim sadece yasal düzenlemelere karşı çıkmakla kalmıyor, aynı zamanda kömür endüstrisine para vermeyi reddeden finansal kuruluşlarla da uğraşıyor. Bunların görünürdeki iddiası ise iklim değişikliğinin yeni bir durum olmadığı; dünya yaratıldığından bu yana iklimin değiştiği. Bu kesim ‘sera gazı etkisi’ne de inanmıyor. Anlayacağınız Amerikan tarihinin en önemli iklim yasasının geri planında derinden derine de yürütülen ciddi bir kavga var. Bir tarafta milyarlarca dolarlık fosil yakıt lobisi, diğer tarafta yeşiller ve temiz enerjiciler.

Haberin Devamı

İklim konusunda kritik adım

Yasada neler var?

Bu yasa uygulamaya girip, sonuç vermeye başladıkça başka kritik yasal düzenlemelerin de önü açılacak. Dolayısıyla kavga devam edecek. Bu düzenleme mevcut haliyle cezalandırıcı değil özendirici. İklim dostu adım atanlara teşvikler ve destekler sağlıyor. Zorlayıcı olanlar yani cezalandırma ya da karbon vergisi gibi uygulamalar çok muhtemeldir ki sonradan gelecek ve kavga genişleyerek sürecektir.

Yasa uygulamaya girdiğinde ABD iklim değişikliğiyle mücadele için 369 milyar dolar harcayacak. Bu sayede ABD’de karbon salımının 2030’a kadar 2005 yılındaki seviyenin yüzde 40 altına çekilmesi hedefleniyor. 2030’a kadar yapılacak harcama sayesinde elektrikli araçlar, rüzgar ve güneş enerjisi, hidrojen gibi temiz enerji alanlarına kaynak akacak. Yasaya karşı çıkan cumhuriyetçilerin en önemli iddiası bu düzenleme ile yüksek enflasyonun önünün açılacağı ve kamu harcamalarının artacağı. Kısmen doğru olabilir ama gerçek resim daha farklı. Biden’ın tasarısının diğer ayağı olan yeni vergi düzenlemeleri ile gelecek 10 yılda 700 milyar dolar ek gelir sağlanacak. Bu kaynağın bir bölümü ise yasanın diğer ayaklarını, yani karbon emisyonunu azaltma ve sağlık hizmetlerinde iyileşmeyi finanse etmek için kullanılacak.

Haberin Devamı

Yeşil enerjiye 177 milyar euro

Bu düzenlemeyi iklim konuları ile ilgili biri olarak çok önemsiyorum. Bu yasa ABD’yi ilgilendiriyor ama küresel çapta da kritik önemi var. Yasa tek başına iklim değişikliğini önleyecek boyutta değil ama bu yönde atılmış kritik bir adım. Bu güçlü örnek sayesinde yaklaşan küresel resesyon döneminde iklim konusunda geri adım atılmasının önüne geçilebilir. Nobel ödüllü ABD’li iktisatçı Paul Krugman’ın dediği gibi Demokratlar bu düzenleme ile medeniyete yardım ettiler.

Haberin Devamı

Mevcut küresel ekonomik ortam ne yazık ki iklim değişikliği ile mücadeleye destek için uygun değil. Öncelikle bazı alanlarda beklenen teknolojik ilerlemeler henüz gerçekleşmedi. Mesela yakın zamana kadar elektrikli araçların benzinlilere göre daha ucuz olacağı beklentisi vardı ama henüz bu beklenti gerçekleşmedi. Benzin fiyatları yüksek kaldı ama lityum gibi elektrikli araç bataryalarında ana girdi olan emtia fiyatlarının da çılgın gibi artması beklenen ucuzlamayı engelledi.

Öte yandan enflasyon ve resesyon endişelerinin arttığı bir ortamda birçok ülke Rusya kaynaklı bir enerji krizi yaşıyor. Bu krizi aşmak için bazı ülkeler tekrar kömüre ve nükleere ağırlık vermeye başladılar. Mesela Almanya Rusya’dan aldığı gaz azalınca alternatif arayışlarını hızlandırdı. Bu süreçte yenilenebilir kapasitesini hemen hızla artırmayacağı için bir zamanlar terk etme kararı aldığı nükleeri tekrar planlarına dahil etmeye başladı. Hatta terk edilmesi planlanan kömüre dayalı santraller bile tekrar çalıştırılıyor. Kendisini realiteye uydurmaya çalışan Avrupa Parlamentosu da kurallarını biraz esneterek bazı gaz türlerini ve nükleer enerjiyi de ‘yeşil’ sınıfına dahil etti.

Haberin Devamı

Böylece Merkel döneminde Japonya’daki Fukushima nükleer patlaması ile başlayan anti - nükleer dalga Rusya’nın gazı kısması ile son buldu. Merkel dünyayı nükleerden arındırmayı taahhüt etmişti. Şimdi ise Merkel’in selefi Olaf Scholz Ukrayna’daki savaşın ardından artık bu planın uygulanabilir olmadığını söylüyor. Ve Alman halkı da bu görüşe destek veriyor. Anketlere göre Almanların yüzde 80’den fazlası nükleer enerji ile devam edilmesini savunuyor. Nükleerin toplam enerji arzında payı çok kısıtlı. Şu anda Almanya’da faaliyet gösteren 3 nükleer tesisin ülkenin tüm enerji arzındaki payı sadece yüzde 6. Almanya bu payı artırarak biraz soluk almak istiyor. Ancak kısa vadeli olan bu adım orta vadede yenilenebilir enerjiden vazgeçtiği anlamına gelmesin. Almanya enerji verimliliği ve yeşil enerji için gelecek 4 yıl boyunca 177 milyar euro harcayacak. Dolayısıyla ana hedef olan ‘temiz enerjiye geçiş’in terk edilmediğine inanmak istiyoruz. Bu nedenle ABD’deki iklim dostu adım diğer ülkelere de örnek olabilir, iklim yanlısı cepheyi cesaretlendirebilir. ABD için küçük bir adım olabilir ama insanlık için büyük bir adım olduğu kesin.

Yazarlar