12.03.2014 - 12:34 | Son Güncellenme:
AA muhabirine gayrimenkul sektörünü değerlendiren Torun, 2013'ün oldukça hareketli geçtiğini, gelişmekte olan ülkelerin performanslarının düştüğünü, borsalarında kayıpların yaşandığını vurgulayarak, gelişmiş ülkelerin ortalama yüzde 20'nin üzerinde değer kazandığını, gelişmekte olan ülkelerin ise değer kaybettiğini söyledi. Torun, Türkiye'nin de yüzde 14 civarında değer kaybına uğradığını, bunun da borsada gayrimenkul yatırım ortaklıklarına (GYO) yansıdığını ifade ederek, "GYO'lar da yüzde 25'ler civarında bir değer kaybetti. Buna karşın yabancı yatırımcı payı artmaya devam etti" dedi.
Geçen yıl konut satışlarının oldukça iyi bir seyir takip ettiğine vurgu yapan Torun, şunları kaydetti:
"1 milyon konut satılarak son yılların en iyi rakamına ulaşıldı. Bu artışta KDV oranlarının artmasına karşın eski yapılarda yüzde 1 oranın devam etmesinin etkisi var. Mütekabiliyet de etkili oldu. Faizlerin düşük olması da satışlara olumlu yansıdı. Satışların genelinde yüzde 10'a yakını yabancılara yapıldı ki bu da önemli bir unsur. Geçen yıl yabancılara 3 milyar dolarlık bir satış oldu bu da aslında bir ihracat anlamına geliyor. Türkiye gayrimenkul açısından çok şanlı ve büyük bir zenginliğe sahip. Ama o zenginliğin daha farkında değiliz ya da yeni yeni fark ediyoruz. Zira Türkiye, dünyanın merkezinde bir konumda bulunuyor. Doğal güzellikleri tarihi zenginlikleriyle çok önemli fırsatları barındırıyor."
Torun, Türkiye'nin bu zenginliği yeni fark ettiği için mütekabiliyet yasasını çıkardığını ifade ederek, Türkiye'deki özellikle de İstanbul'daki konut fiyatlarıyla dünyadaki benzer ülkeler, kentler kıyaslandığında İstanbul'un düşük kaldığını dile getirdi. - Çift haneli faiz oranları Faizlerin yükselmesinde kurun etkisinin pek olmadığını daha çok kendi dinamikleri içinde bir yükselme gösterdiğine işaret eden Torun, konut satışlarının en önemli dinamiğinin faiz oranları olduğunu, faiz oranlarının çift haneli rakamlara çıkmasının sektör açısından talebi azaltıcı bir faktör olduğunu söyledi.
Aziz Torun, "Özellikle son aylardaki siyasi belirsizlikten dolayı gerek yerli gerekse yabancı yatırımcıda bir tereddüt var. Seçim sonrası genel siyasi portreyi görmek istiyor yatırımcı. Onun için de satışlarda bir duraksama var. Bunun sürekli olmayacağını seçimlerden sonra mevsimin de etkisiyle yeni projelerin lansmanlarının yapılacağını ve yabancı yatırımların da artacağını düşünüyorum. Dolayısıyla gayrimenkul konusunda karamsar olmamak lazım" diye konuştu. Sektörün özkaynak yapısının çok güçlü olmadığını, satışların uzun süre durmasının projelerde bir yavaşlamayı getirebileceğini, bunun da sektörün zayıf tarafı olarak öne çıktığını ifade eden Torun, GYO'ların borsaya girmesinin çok önemli olduğunu, halka açılmanın kurumsallaşmayı, şeffaflığı getirdiğini anlattı. Gayrimenkul sektörünün son 10 yılda kurumsallaşmaya ve kayıt altına girmeye başladığını, bu sürecin zaman içinde daha da gelişeceğini belirten GYODER Başkanı Torun, kentsel dönüşüm konusuna da değindi.
Kentsel dönüşüm sürecinin çok hızlı işlemediğini, bunun da işi düzenleyici bir kamu otoritesinin olmamasından kaynaklandığını bildiren Torun, şunları kaydetti:
"Bir diğer sorun arsa sahiplerinin beklentilerinin çok yüksek olması. Bu süreci hızlandıracak yasal düzenlemeler de yeterli değil. Kentsel dönüşümün sektöre en büyük avantajı inşaat sektörünün ham maddesi olan arsa sağlaması. Arsa üretimi artacak. Ancak Fikirtepe gibi bir takım olumsuz örnekler de kentsel dönüşüm konusunda insanların umudunu kırdı. Hem yatırımcı hem de mülk sahipleri açısından olumsuz bir örnek oluşturdu."
Türkiye'nin konut anlamında çevre ülkeler öncelikli olmak üzere Ortadoğu, Balkanlar ve Kuzey Afrika ülkelerinden çok büyük talep gördüğünü, bu ilgide fiyatların diğer bir çok ülkeye göre uygun olmasının etkili olduğunu vurgulayan Torun, mütekabiliyetin kısa vadeli bir olay olmadığını, geçen yıl yapılan 3 milyar dolarlık satışın gelecek dönemde daha da büyüyeceğini dile getirdi. Yabancıların konut alırken dikkate aldığı kriterlere de değinen Aziz Torun, sözlerini, "İstanbul için daha şehir merkezinde, AVM'lere ve havaalanına yakın karma projeleri tercih ediyorlar. Bazıları da doğa ile baş başa bir ortam istiyor ki Karadeniz Bölgesi bu anlamda çok talep görüyor. Ege, Akdeniz zaten çok talep gören bölgeler. Kısacası Türkiye'nin hemen hemen her bölgesi yabancı talebine açık ve uygun" diye tamamladı.