Futbolun icadını araştırmak isteyenlerin karşılaşacağı ilk bilgi her zaman ‘İngiltere’ olur, ancak tarihin tozlu sayfalarını çevirdikçe farklı kaynaklar ortaya konur.
İtalyanlara göre ilk kez Londra’da oynanan ‘futbol’ bazı tarih defterlerinde de farklı bir gerçeği sunar. M.Ö 2.500 yılında Çin İmparatoru Huang-Ti’nin askerlerine çeviklik kazandırmak amacıyla ‘Tsu-Chu’ adlı bugünkü futbola benzer bir oyun oynattığı söylenir. Bu gerçekler M.S 2015 yılına ışık tutar mı, tartışılır. Fakat şu son 5 yılda Çin’in gösterdiği atak her şeyi gözler önüne sermeye yetiyor.
Temmuz 2012’de, Didier Drogba’nın, Shanghai Shenhua’ya 2.5 yıllık imza atması endüstriyel futbolun zararları olarak nitelendirilmişti. Chelsea’de efsaneleşmiş bir ismin henüz çok yaşlı (32) olmamasına karşın böyle bir tercih yapması sadece ‘para’ denen olguyla açıklanabiliyordu. Ne de olsa Fildişili süperstar haftalık 200 bin euro gibi epey yüksek bir rakam kazanacaktı.
Aslında Shanghai Shenhua, yıldız transfer etme konusunda son derece ünlü bir kulüp. Drogba’dan 6 ay önce 1 Ocak 2012’de Nicolas Anelka’yı 12 milyon euro verip renklerine kattığında işin farklı bir boyuta ulaştığı anlaşılmıştı.
Pek tabii diğer kulüpler de boş değil. Örneğin, 17 Mayıs 2012’de İtalyan usta Marcelo Lippi, Guangzhou Evergrande’nin dümenine geçmiş, 2.5 yıllık dönem için totalde 30 milyon euro’ya varan uçuk bir rakam kazanma şansına erişmişti.
Milli takımdan öğrencisi Gilardino da 2014 yılında 5 milyon euro’luk imza parasıyla Uzakdoğu ziyaretini başlatmıştı. Aslında daha çok isim sayılabilir son 5 yıllık süreçte; Tim Cahill, Kanoute, Lucas Barrios ve Seidou Keita gibi.
Bütün bu transfer hikayeleri arka arkaya sıralandığında sıkıcı da bulunabilir ama tarih sayfasını 1994 yılına döndürdüğümüzde işin gerçeği anlaşılacaktır.
İlk ligi 1994-95 sezonunda oynatan Çin’de özel şirketlerin parasal açıdan işin içine girmesi bir anda şike denen zararlı virüsün yayılmasına neden olmuştu. Yıllarca bahis ve şike skandallarıyla uğraşan ülkede, futbolun ekonomisi kontrol edilemiyor, bu nedenle de futbol gelişemiyordu. Öyle bir hal alındı ki 2006-07 sezonu bittiğinde ülke tarihine geçen bir şike operasyonu patlak verdi.
Dönemin Futbol Federasyonu Başkanı Nan Yong bile para aklamadan cezaevinin yolunu tutmuştu. Ligdeki bu bereketsizlik A Milli Takımı da etkilemiş, 2002 Dünya Kupası’na katılma dışında somut bir başarı çıkmamıştı.
Milat ‘2010 yılı’ oldu
Artık iyiden iyiye dibe batmış Çin futbolunda büyük bir devrim hazırlığı vardı. 2010-11 sezonu öncesi küme düşürülen Guangzhou, ülkenin en büyük emlak firmalarından olan ‘Evergrande’ tarafından satın alınmış ve bir milat ateşi yakılmıştı.
Bu şirketin sahibi, 7 milyar dolar servetiyle ülkenin en zengin 5. ismi olma özelliğini taşımasının yanında futbol konusunda da atılımlar yapabilecek düzeyde bir isimdi. Zaten Süper Lig’e hızlı bir şekilde yükselen kulüp, ekonomik gücünü daha da artırıp Asya Şampiyonlar Ligi’nde zafere ulaştı. Artık zirveye yerleşen Guangzhou Evergrande, Haziran 2014’te hisselerinin yüzde 40’ını ‘Alibaba.com’a sattı. Bu sayede kulübün gelirleri yüzde 100 artış gösterdi.
Premier Lig’i zorluyor
Katar, Hindistan ve ABD gibi futbola uzak ülkelere nazaran meşin yuvarlağı daha çok seven Çin’de 2014 yılında ilginç bir transfer öyküsü yaşanmıştı.
Yine başrolü oynayan Guangzhou Evergrande, Brezilya’da yıldızlaşan ve henüz 23 yaşında olan Cruzeiro’lu Ricardo Goulart’ı 17 milyon dolara transfer ederek tüm Avrupa ülkelerine çalım atmıştı.
Bu unutulmaz transfer çalımının ardından Çin’de ülke tarihine geçen bir transfer rekoru kırıldı. Bu transferin alameti 2015 Haziran’ında gözler önüne serildi. 2014-15 sezonu boyunca transfere yaklaşık 120 milyon dolar ayıran Çin kulüpleri, İngiltere Premier Lig’in arkasından 2. sıraya yerleşti.
‘3 yıl önce’ 12.5 milyon dolar
2013-2015 arası Güney Amerika ülkelerinden gelen 140 futbolcu, Avrupa’yı değil de Uzakdoğu’yu tercih etmişti. Ekonomik anlamda bu oyuncuları rahat ettiren Çin için en büyük örnek, 2011 yılında Fluminense’den yine Guangzhou Evergrande’ye alınan Arjantinli yıldız Dario Conca oldu. Rekor bir transfer bedeliyle 10 milyon dolara imza atan Conca, o sezon Messi ve Cristiano Ronaldo’dan sonra en fazla
maaş alan 3. futbolcu konumuna erişmişti.
Benzer şekilde Arjantin asıllı Paraguay’lı Lucas Barrios’un da 2012 sezonunda Guangzhou Evergrande’ye 12.5 milyon dolara imza atması, hem de Borussia Dortmund ile parlak günler geçirirken, bütün gözleri Çin’e çevirmişti. 2. Güney Amerika olarak anılan ülke yaşlı ve emekliliğini bekleyen yıldızları değil, parlamaya hazır bombaları listesine almıştı.
‘Alİ Baba’ sağolsun!
Guangzhou Evergrande’in, online alışveriş devi Alibaba tarafından yüzde 40’ının alınmasıyla iş farklı bir boyut kazandı. Kulübün başkanı Liu Jiangnan’ın hayalini kurduğu altyapı projesinin gerçekleşmesi için de büyük bir fırsat kapıda doğdu. Lippi’nin gelmesiyle bir felsefe kazanan kulüp, tesis kurdu.
Real Madrid ile de bir anlaşma yaptı. Atletico Madrid’den gelen altyapı antrenörü Rodriguez Berraco, futbolcu yetiştirmeye başladı.
The Economist fıkrası!
Dünya futbolunda Çin’in bir türlü iyi performans yakalayamayışını konu alan The Economist dergisi, bu konuda Çin’de anlatılan meşhur bir hikayeyi alıntı olarak kullanır...
- Budha dünyaya seslenir ve herkesin bir dileğini yerine getireceğini duyurur.
- Hemen birisi sorar, “Çin’deki ev fiyatlarını herkesin alabileceği bir seviyeye düşürebilir misiniz?” (Çin’in en büyük problemlerinden biri astronomik ev fiyatları)
- Budha düşünür, uzunca bir süre sessiz kalır.
- Tam o sırada başka bir Çinli dileğini söyler, “Çin Milli Futbol Takımı, Dünya Kupası’na katılsa...”
- Budha bir iç çekerek, “Haydi ev fiyatlarını konuşmaya başlayalım” der.
‘Demba Ba’ yalnız değil
Takvimler 2015’i gösterdiğinde Guangzhou Evergrande’nin yanına bir yeni bonkör kulüp daha katıldı; Shanghai Shenhua.
Beşiktaş’dan Demba Ba’yı 14 milyon euro’ya satın almaları sadece bir örnek. Çin futbol tarihinin 2. en pahalı, kendi kulübünün de en pahalı transferi olan Senegalli yıldız, Drogba ve Anelka gibi Türkiye’den yolu geçmiş 3. büyük süperstar golcü.
Bu büyük transferlerin kaynağında da ciddi bir yatırım dikkat çekiyor esasında. 2014 başı kulübün yüzde 28.5 hissesini lan Greenland şirketi, kaynak yaratmada çekimser davranmıyor. Aslında 2007’de The9 Limited şirketinin sahibi Shanghai United’ı satın alarak, şimdiki kulübün temellerini atmıştı. 2011 ve 2012’de Anelka, Drogba ve Moreno gibi yıldızları bünyesine katıldı. Sonra takımın isminin, “Shanghai Greenland Shenhua” olmasını sağladı.
Taraftarlar zengin yatırımcıların elindeki futbol takımlarına, 3 Şubat 2015’de Tim Cahill transfer etmesinin mutluluğunu yaşarken, Demba Ba ismiyle daha da bir mest oldu.
Zorunlu ‘TOP!’
Çin’de esas futbol devrimi okullarda oluyor. Çin Devlet Başkanı Xi Jinping, ülkesinin Dünya Kupası ile özdeşleşmesini arzu ettiği için sıfırdan bir plan kurdu. Milli Eğitim Bakanlığı ile yaptığı toplantılar sonucu devrim niteliğindeki kararlarını açıkladı.
Her takımın 17 yaş altı ve yedek takımları olacak, bunlar da okul takımlarından sağlanacak. 2017’ye kadar 100 bin yeni oyuncu yetiştirmek isteyen Çin, 2016’da üniversite giriş sınavlarında futbol bölümü diye bir tercih de sunacak.
Teknik direktörler para basıyor
Avrupa’nın ünlü teknik adamlarının ülkeye giriş yapması da artı bir faktör olarak değerlendirilebilir. Çok ciddi meblağlarla imza atan Jean Tigana, Marcelo Lippi ve Svan Göran Eriksson, en güzel iki örnek.
19.5 ay için 2 milyon dolarlık maaşı Guangzhou R-F’den kapan İsveçli Eriksson ile 30 milyon dolar gibi ciddi bir geliri bankasına koyan İtalyan Lippi her şeyi anlatıyor.
Danimarkalı teknik patron Mads Davidsen, Svan Göran Eriksson’un ekibinde de yer aldı. Ülkedeki bu atılımı değerlendiren Davidsen, “Geçmişte ülkedeki futbol şike davaları nedeniyle gelişmemişti. Son 5 yılda büyük şirketlerin futbola girmesi, ekonomik büyüme derken taraftarlar sahaya inanmaya başladı. Eskiden yaşlı oyuncular gelirken, şu an Avrupa’da isim yapmış 24-25 yaşındaki yıldızların transferi gerçekleşiyor” yorumunu yapıyor.