01.09.2010 - 11:20 | Son Güncellenme:
ÖNCE BAĞIŞ YAPTILAR
Bunun üzerine faiz gelirini haram olduğu için kâr paylarına ve katılımcılara yansıtmak istemeyen katılım bankalarının bir kısmı Merkez’den aldıkları faizi yaptıkları bağışlarda, sponsorluk harcamalarında, sosyal sorumluluk projelerinde kullandılar ayrıca Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu kesintilerini bu faizden ödemeye başladılar. Ancak katılım bankalarının topladığı fon miktarı 18.4 milyar TL, bunun karşılığında Merkez Bankası’nda tutulan zorunlu karşılık 924 milyon TL’ye çıktı. Katılım bankalarında biriken fonlar artıp faiz geliri de 48 milyon TL gibi önemli bir tutara ulaşınca faizsiz bankacılık yapan kurumlar bu faizin hesaplara katılmasının dinen uygun olup olmadığını dünyada diğer İslami bankacılık yapan kurumlarda adı Şeirat Kurulu olan ancak Türkiye’de bu adın kullanılmasının hassas olması nedeniyle ‘Danışma Kurulu’ olan kurula sormaya karar verdiler. Türkiye’nin en büyük üç katılım bankasının danışmanı olan ve aynı zamanda Avrupa Uluslararası İslam Üniversitesi’nde öğretim görevlisi olan İlahiyat Profesörü Hayrettin Karaman, Merkez Bankası’ndan alınan faizde bir seçim olmadığı ve zorunluluk nedeniyle faiz alınması nedeniyle bunun ‘faiz olarak’ adlandırılamayacağı yönünde fetva verdi. Bunun üzerine katılım bankaları alınan faizleri rahat rahat kullanmaya başladı.
GÖRÜŞ ALMADAN YAPMIYOR
Katılım bankalarının dine uygunluk görüşü almadan hiçbir konuda hareket etmediğini vurgulayan Katılım Bankaları Birliği Genel Sekreteri Osman Akyüz “Her bankanın bir danışma kurulu var. Bankalar genellikle Hayrettin Karaman’nın görüşüne göre hareket ediyor. Munzam karşılık konusunda bir zorunluluk olduğu için faiz sayılmıyor. Katılım bankaları dışarıdaki din adamlarından da görüş soruyor. Ancak bizim insanlarımız Türkiye’den din adamlarına daha çok güvendiği için Hayrettin Karaman’ın görüşü geçerlilik kazanıyor” dedi.
ENFLASYON KADAR FAİZ HARAM DEĞİL
Karaman internet sitesinde devletin nemalandırdığı KEY ödemeleri faizinin haram sayılamayacağını belirterek: “Devlet, banka gibi bir “faizci kuruluş” olmadığı için ve tasarruf kesintisi ile faizcilik yapmadığı, nakit ihtiyacını karşıladığı için, ödünç aldığı bu parayı geri öderken “enflasyon farkını aşmayan” rakkam fazlalığına faiz demek mümkün değildir. Devletin ödediği nema, kestiği paraların yıllarca birikmiş enflasyon farkının çok altındadır ve dine göre borcunu ödeyen, enflasyon farkını da ödemekle yükümlüdür” diyor.
‘DEVLETİN VERDİĞİ KONUT KREDİSİ HARAM SAYILMAZ’
Karaman’ın bazı finansal sorunlarla ilgili görüşleri ise şöyle:
Devletin verdiği konut kredisi, faizi enflasyondan düşük olduğu sürece alınır.
Temerrüt faizinin enflasyon miktarını aşmayan kısmı zaten alacaklının hakkıdır.
Vade farkı faiz değildir.
Yatırım fonlarına katılarak buradan gelir elde etmek caiz değildir. (GAZETE HABERTÜRK)