07.11.2018 - 11:24 | Son Güncellenme:
AA
Türkiye Sermaye Piyasaları Birliği (TSPB) Başkanı Erhan Topaç, AA Finans Masası konuğu oldu.
Topaç, TSPB ve Türkiye Kurumsal Yatırımcı Yöneticileri Derneği (TKYD) iş birliğinde Antalya'da verimli bir toplantı yapıldığını anımsatarak, sermaye piyasalarının geliştirilmesi için BES, yatırım danışmanlığı, tasarruf artırılması gibi 12 ayrı konuda paydaşlardan öneriler aldıklarını, bunun daha sonra rapor haline getirileceğini söyledi.
Türkiye'de sermaye piyasasının dünyadaki örneklerine göre son 5-6 senede geriye gittiğini ifade eden Topaç, "Sermaye piyasalarının bankacılığa göre oranı düştü. Son 6-7 senedir daha bankacılığa döndük. Bütün dünyada ise son 5 senede sermaye piyasalarında gelişme oldu, ciddi atılımlar yapıldı ve yaklaşım da çok değişti. Yani 5 sene önce yapılacaklar ile bu dönem yapılacaklar aynı değil. Her ülke kendini yeniden konumlandırıyor, yeni ekonomiye yönelik tedbirler alıyor." diye konuştu.
Topaç, Türkiye'de şu anda bankacılık ağırlıklı bir sistem olduğunu aktararak, bunun daha çok kıta Avrupası modeli olduğunu, yatırımlarda daha çok bankacılığın kullanıldığını, İngiltere, Amerika, Uzak Doğu'nun daha çok sermaye piyasasını kullandığını, Türkiye'nin bu konularda sistemsel olarak geride kaldığını söyledi.
Sermaye piyasalarının gelişmesi için önem verilmesi ve stratejik bir sektör olarak benimsenmesi gerektiğini anlatan Topaç, "Ana bir seferberlik kapsamında yapılması lazım. 2009'da İstanbul Finans Merkezi için özel bir program açıklanmıştı. Daha sonra halka arz seferberliği yapıldı, hatta yatırımcı eğitimlerine yönelik ayrı bir tebliğ de çıkarıldı. Bütün bunları toparlayacak güzel bir program ortaya koymak lazım." şeklinde konuştu.
Topaç, tasarrufların artırılması, halka arz, proje finansmanı ve Türkiye'yi cazip ekosistem haline getirilmesi konularında belirli adımlar atılması gerektiğini belirterek, bunlarla ilgili kendilerinin belirli hazırlıklar yaptığını, düzenleyici kuruluşlara önerileri ilettiklerini dile getirdi.
Bankacılık ile sermaye piyasalarının birbirini tamamladığına işaret eden Topaç, "Sermaye piyasalarından daha fazla yararlanmamız gereken döneme geldik, şu an biz dipteyiz diye düşünüyorum. Bundan sonra sadece sermaye piyasaları büyüyebilir, başka bir seçenek yok. Dünya yüzde 50 bankacılık, yüzde 50 sermaye piyasalarına doğru gidiyor. Bizde bu yüzde 87 bankacılık, yüzde 7 sermaye piyasaları... Bu olayın sermaye piyasaları lehine gelişeceğini düşünüyorum." dedi.
"OCAK, ŞUBATTAN İTİBAREN HALKA ARZ PİYASASI AÇILIR"
Topaç, halka arzlara değinerek, şunları anlattı:
"Halka arzlarda aslında 2018 son 10 senenin rekor senesi. İlk 6 ay çok iyi geçti. 9 halka arz yapıldı. 5,4 milyar TL kaynak yaratıldı. Aselsan çok başarılı bir ikincil halka arz oldu. 60 bin yeni yatırımcı geldi. Bir de bedelli sermaye artırımları kanalıyla 11,5 milyar TL ilk 6 ay başarısı var. Buna fonları ve özel sektör tahvil ihraçlarını katarsak 120 milyar TL'lik halka arz yapıldı. Oldukça başarılı ilk 6 ay geçirdik, ikinci 6 ay o şekilde gelişmiyor. Son dalgalanmalar nedeniyle bu senenin sonuna kadar bir, iki küçük halka arz yapılabilir. 9 ay bilançolarıyla sanıyorum ocak, şubattan itibaren de halka arz piyasası açılır. Piyasalar biraz toparlanmaya başladı, faizlerde de düşüşler var, enflasyonda da bir miktar gerileme başlarsa sermaye piyasalarından yararlanmak isteyen, halka arz tarafına gelmek isteyen şirketler olacaktır."
Halka arzları artırmak için önerilerinin arasında halka açılacak hisselere yönelik kurumlar vergisi indiriminin bulunduğuna dikkati çeken Topaç, "Sanıyorum Vergi Konseyi'nde de kabul gördü. Sadece halka açılacak kısıma... Yüzde 15'ini halka açıyorsa yüzde 15'lik kısım üzerinde kurumlar vergisinde indirim talebimiz var. 1990'lı yıllarda bu vardı. Şirketler halka açılınca belirli yükümlülük altına da giriyorlar. Daha şeffaf oluyor, daha kurumsal oluyor. Halka açılacak şirketlere ek teşvik getirilirse halka arzların önünün daha da açılmasını bekliyoruz." değerlendirmesinde bulundu.
"REEL SEKTÖRE YÖNELİK 3 MİLYAR LİRAYA YAKIN HALKA ARZ YAPILABİLDİ"
Erhan Topaç, eylül başında banka mevduatlarına stopaj indirimi geldiğini, bunun da özel sektör fonları ile arada bir rekabet arbitrajı yarattığını söyledi.
Söz konusu indirimin kasım sonunda bittiğine işaret eden Topaç, "Eğer bu süre uzatılmazsa özel sektör tahvilleri tekrar canlanır. Özel sektör tahvil ihraçları azalma olmakla beraber devam ediyor. Ağırlıklı olarak bankalar ve banka dışı finansal kurumların özel sektör tahvilleri var. Reel sektöre yönelik 3 milyar liraya yakın bir halka arz yapılabildi. Bunun da artması için biraz faiz dengesine bakmak lazım ve vergi arbitrajının düzelmesi lazım." diye konuştu.
Topaç, özel sektör tahvil ihraçlarının birkaçında temerrüt durumu oluştuğunu aktararak, birlik olarak yatırım fonlarında temerrüt durumunda ayrılacak karşılıklarla ilgili bir yönerge yayımladıklarını söyledi.
Diğer taraftan temerrüt durumunda İcra İflas Kanunu'nu ilgilendiren bazı sorunların da bulunduğunu anlatan Topaç, burada kanun değişikliği gerektiğini, taleplerini ilettiklerini bildirdi.
Topaç, ipotekli özel sektör tahvillerine ilişkin de bazı önerileri bulunduğu bilgisini vererek, "Onlar da gelirse, özel sektör tahvil ihraçlarının daha da canlanmasını bekliyoruz." dedi.
Reel sektörün finansmanında bankalar ile sermaye piyasası araçlarının eşit şekilde kullanılması için yapılabileceklerden bahseden Topaç, şunları kaydetti:
"Bu kısa dönemde olacak bir şey değil. Uzun dönem veya bir program dahilinde ele alınmalı. Bir kere Türkiye'de iç tasarrufları artırmak lazım. Bunun için BES ve otomatik BES'in yeniden düzenlenmesi, BES'in sermaye piyasasından daha fazla yararlanır ve reel sektöre kaynak aktarır hale gelmesi gibi yapılacaklar var. Proje finansmanı için uzun dönemli tasarruf lazım. Türkiye'de bankacılık sistemi ortalama 35-36 günlük mevduatla 15 yıllık yatırımları finanse etmeye başladı ki bu doğru bir yaklaşım değil. Bunun için de gerek BES'e katılımı, gerek uzun dönemli tasarrufları artırmak lazım. Dolayısıyla bireylerin uzun dönemli tasarrufa daha fazla teşvik edilmesi gerek. Bununla da ilgili hedefli yatırım hesabı, çalışanların şirketlerden hisse senedi almasının teşvik edilmesi gibi önerilerimiz var. Bunlar gelirse ve tasarruf tarafı büyürse, reel sektör tarafında da finansman yapılabilir. Yurt dışından sadece bankacılık kesimi ile alınacak kredilerin de bir limiti var. Bunun sermaye piyasası araçlarıyla gelmesi lazım."
Topaç, Sermaye Piyasası Kanunu'nda bulunan İpotek Finansmanı Kuruluşları'ndan bahsederek, "Bunlar, ipotek finansmanı kuruluşu yapıp, fonlar oluşturup, projelere kaynak yaratabiliyor ve menkul kıymetleştirme yapabiliyor. Bu tip konularda da artık atılım yapılması lazım. Bunlarla ilgili bu yıl içinde detay çalışmalarına başlıyoruz ve ipotek finansmanı örnek kuruluşuna küçük bir yapıyla sermayedar olarak katkıda bulunmak istiyoruz. Fizibilitesini bu yıl tamamlayıp, seneye işleme almayı hedefliyoruz." ifadelerini kullandı.
Borsanın 2014'te Nasdaq sistemine geçtiğini anımsatan Topaç, bu yapıyla beraber kolakasyondan hızlı bir şekilde emir atma ve veri işleme yapılabildiğini, böylece algoritmik işlemler açısından Türkiye'de de olanak sağlandığını söyledi.
Algoritmik işlemlerin Türkiye'de de dünyada da arttığını vurgulayan Topaç, "ABD ve belirli ülkelerde algoritmik işlemlerin günlük işlem hacmindeki payı yüzde 50'yi aşmış durumda." ifadesini kullandı.
Topaç, algoritmik işlemlerin günlük işlem yapan bireysel yatırımcı ve traderlar açısından kolay bir ortam yaratmadığına işaret ederek, şunları kaydetti:
"Çok hızlı çalışan algoritmalara karşı günlük işlem yapmak ve onlarla başa çıkmak zor. Bunların bazıları dünyanın birçok ülkesinde de işlem yapıyor, tecrübeli yazılımlar var. Borsalar ve düzenleyici kuruluşlar zaman zaman işlemleri inceleyip, emir iptali ve ücretlendirme gibi yeni düzenlemeler getirebiliyor ancak maalesef trend de bu yönde. İkisi arasında bir dengeleme yapılması lazım. Zor bir dönem. Herkesin buna adapte olması lazım. Yatırım kuruluşlarının da bu olanakları sağlaması, yaptığı işlemleri çeşitlendirmesi lazım.
Buralarda kesinlikle geri kalmamalıyız. ABD gibi büyük bir piyasada yüzde 50 orana ulaşıldıysa, Türkiye'de de bu gelişecek. Türkiye'de kesin bir oran yok ama bizim gördüğümüz yüzde 15 ila 18 arasında algo işlemler yer alıyor, yüzde 20 olmadı daha. Herkesin bunları bilerek işlem yapması lazım. Günlük işlemlerde kendilerinden daha hızlı hareket edebilen ve çok hızlı emir veren algoritmalar çalışıyor. Bilgisayara karşı savaşacaksınız, herkesin riskini tartması lazım."
"2019'DA DİJİTAL PARALARLA İLGİLİ CİDDİ GELİŞMELER OLACAK"
Topaç, Cumhurbaşkanlığı programında, yenilikçi projelerin finansmanı için kitlesel fonlama ve dijital para arzı (ICO) gibi yeni nesil finansman modeller oluşturulmasına ilişkin, şu değerlendirmelerde bulundu:
"Birlik olarak 'kum havuzu' adını verdiğimiz bir uygulamamız var. Yenilikçi finctech yazılımlarının geliştirilmesi altyapı sağlıyor. Fintech, dijital bankacılık, elektronik para ve blok zinciri teknolojisi, kitlesel fonlama ilgili çalışmalar yaptı. İlk defa uzun bir dönemden sonra Cumhurbaşkanlığı programına kitlesel fonlama ve ICO'lar girdi. Kitlesel fonlamanın kanunu çıktı. Tebliğ taslağı bekleniyor. Bunu Sermaye Piyasası Kurulu (SPK) neredeyse bitirdi. Bu ay içerisinde görüşe açacağını düşünüyoruz. Böylece kitlesel fonlama başlar. Özellikle birkaç güzel örnekle başlarsa iyi olur. Özellikle yeni yatırımların, projelerin desteklenmesi için güzel bir olanak. İyi değerlendirilmesi lazım.
Dijital paralar dünyada birçok düzenleyici kurumun dikkatini çekti. Bununla ilgili düzenleme ya da inceleme yapıyor. Sanıyorum 2019 yılında dijital paralarla ilgili ciddi gelişmeler olacak. Bizde de programa alındı. ICO'ların sermaye piyasası disiplinine girmesi için bazı şeyler yapılacak. Dünyada son 10 senede gerek fintech gerek ICO'lar alanında ciddi gelişmeler oldu ve Türkiye bunların biraz uzağında kaldı. Bu düzenlemelerin önünün açılması açısından Cumhurbaşkanlığı programını son derece olumlu buluyoruz. Gelecek yıl bu alanlarda ciddi adımlar atılacak gibi gözüküyor. Bunları yaparken, diğer ülkeleri de iyi inceleyip, Türkiye'yi buraya iyi bir yere oturtmak lazım. Sonradan geri adım atmadan güzel bir düzenleme yapmak gerek."
"TEFAS, EMEKLİLİK YATIRIM FONLARINI DA KAPSAMALI"
Erhan Topaç, Bireysel Emeklilik Sistemi (BES) ve Türkiye Elektrik Fon Dağıtım Platformu (TEFAS), ile ilgili düzenleme yapılacağı yönündeki soru üzerine, Türkiye'nin BES düzenlemelerinde geç kaldığını belirtti.
1998 yılında BES'e ilişkin öneriler yapıldığını ve 2003'te sistemin kurulabildiğini anlatan Topaç, halihazırda BES ile yaklaşık 7 milyon yatırımcının sermaye piyasalarına kazandırılarak yaklaşık toplam 85,5 milyar liralık kaynak sağlandığını ifade etti.
Topaç, otomatik katılımlı BES'te cayma oranlarının düşürülmesine ve BES'in geliştirilmesine ilişkin, şu önerilerde bulundu:
"OKS'de cayma süresi kısa, ortalama 2 ay gibi bir süre... Bu sürenin uzatılmasına ilişkin çalışmalar yapılacağını düşünüyoruz. Bizim de bu konuda önerilerimiz var. Türkiye'nin en önemli eksiği uzun dönemli tasarruf. OKS'de cayma süresinin yükseltilmesini istiyoruz. Bu süre yükseltilirse BES hem insanlara daha iyi anlatılır hem de katılımcılar orada paranın biriktiğini görür. Biz cayma süresinin en az 2 yıl olmasını düşünüyoruz. İnsanların tasarruf yapması lazım. Sosyal güvenlik sistemlerimiz ciddi açık veriyor. Hem de toplum gençken açık veriyoruz. Toplum gençken ciddi para birikimi olması lazım. Toplum yaşlanınca ne olacak? Bu konuya bir daha bakmak lazım. Uzun dönemli tasarrufları teşvik etmek için gönüllü ve OKS'yi geliştirmemiz lazım. Bunların iyi yönetilmesi ve birikim olması şartıyla. Ayrıca hedefli yatırım hesabı gibi tasarrufa yönlendirici tedbirler alınmasını istiyoruz ki, uzun vadede insanlar para biriktirsin.
Özel emeklilik uygulamalarında başarısını kanıtlamış pek çok ülkede, emeklilik yatırımları 'fon seçimi ve yönetimi' modeliyle değil, 'plan yönetimi/varlık dağılımı' modeliyle yönetiliyor. Bu nedenle, ülkemizde de katılımcılara varlık dağılım seçenekleri sunulmalı. Önerimiz, emeklilik şirketlerinin bağımsız olarak emeklilik planlarını (varlık dağılımlarını) oluşturması, yatırım danışmanlığı ve yatırımcı ilişkilerini yönetmekten sorumlu olması. Portföy yönetim şirketleri ise yatırım fonları kurma ve yönetmekten sorumlu olmalı. TEFAS'ın emeklilik yatırım fonlarını da kapsayacak şekilde düzenlenmesiyle varlık dağılımlarının oluşturulması yatırım evreninde tüm fonların dikkate alınmasını mümkün kılacak. Böylece tüm portföy yönetim şirketlerinin kurmuş olduğu yatırım fonları emeklilik sistemi içerisinde yer alabilecek."
"ALIŞIK OLMADIĞIMIZ BİR HIZDA KARARLAR ALINABİLİYOR"
TSPB Başkanı Topaç, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'ne geçişle beraber sermaye piyasalarını ilgilendiren bazı komite ve kurulların oluşturulmasının piyasalara etkisine ilişkin soru üzerine, sermaye piyasalarını ilgilendiren bir takım yapısal değişikliklere gidildiğini söyledi.
Bu sistemle birlikte son derece etkin çalışan bir Hazine ve Maliye Bakanlığı oluşturulduğunu vurgulayan Topaç, şöyle devam etti:
"Son dalgalanmada bunu gördük. Alışık olmadığımız bir hızda kararlar alınabiliyor. Etkinlik açısından son derece yararlı oldu. Bunu dışında Finans ve Yatırım Ofisi ile Ekonomi Politikaları Kurulu kuruldu. Bakanlık bünyesinde Kamu Maliyesi Dönüşüm ve Değişim Ofisi kurulacak. Bunların hepsi güzel gelişmeler. Bizim sektörleri ilgilendirecek ve gelecek yıl kurulacak finansal hizmetlerin düzenlenmesi ve denetlenmesi için Türkiye Finansal Hizmetler Kurulu var. Sanıyorum burada SPK ve BDDK ile ilgili düzenlemeler yapılacak. Bu konudaki gelişmeleri merakla bekliyoruz. Dünyada bununla ilgili birkaç model var."
Topaç, 1998'de dövize dayalı ekonomilerde özellikle Uzak Doğu ülkelerinde dalgalanmalar yaşandığını anımsattı.
Bu dönemde Uzak Doğu'da döviz dalgalanmaları sonrasında verimliliğe ve cari fazla vermeye dayanan yeni bir ekonomik model oluşturulduğunu belirten Topaç, "Bununla ilgili eylül ayında bir rapor yayımlandı. Son 20 yılda dünyada en büyük gelişmeyi kaydeden 7 ülke Uzak Doğu ülkeleri. Bu ülkelerde kendi aralarında bir ekosistem oluşturmuş. Maalesef şu anda ülkemizin böyle bir ekosistem oluşturma şansı yok. İnşallah gelecekte olur. Türkiye olarak böyle yeni bir ekonomiye geçersek çok hızlı bir şekilde sürdürülebilir güzel büyüme ortamına ulaştırır ve orta gelir tuzağından uzaklaşıp, yüksek gelir gruplarına gireriz." diye konuştu.
Topaç, Türkiye'de zorluklara rağmen yapısal reformlar için güzel bir ortamın bulunduğunu ve gelecek adına ümitvar olduğunu dile getirdi.
TÜRKİYE SERMAYE PİYASALARI KONGRESİ
Erhan Topaç, 13-14 Kasım'da İstanbul gerçekleştirilecek "Türkiye Sermaye Piyasaları Kongresi"ne ilişkin şu bilgileri verdi:
"Kongre, uluslararası alanda ve Türkiye'den konularında en yetkin kişileri yatırımcı ve yatırımcı adaylarıyla buluşturacak. Bu yıl üçüncüsünü düzenleyeceğimiz kongrenin teması 'Gelecek' olacak. Geçen yıl 5 bin kişi katılım gösterdi. Bu yıl 6 bin kişinin kongremize katılacağını düşünüyoruz. Kongreye katılım ücretsiz. Kongrenin resmi hava yolu firması THY, kongreye kayıt yaptıran katılımcılara belirli rezervasyon sınıflarında indirim sunuyor. Yine bir sponsorumuz İstanbul dışından kongreye katılacak üniversite öğrencilerine otobüs ile ücretsiz ulaşım imkanı sunacak.
Kongre panellerinde yapısal reformlar, ticaret savaşları, girişimcilik gibi makroekonomik konular, yapay zeka ve etkileri, teknolojinin finansal mimariyi ve iş modellerini değiştirmesi, fintech teknolojileri gibi yıkıcı teknolojilerin etkileri, kur ve faiz riskinin yönetimi, gayrimenkul ve girişim sermayesi fonları gibi gündemde yer alan birçok konu tartışılacak. Kongrede reel sektörde yer alan firmalarımız ile aracı kurum ve portföy yönetim şirketleri arasında B2B toplantıları olacak. Kongrede 2 ana konuşmacı, 26 panel ve 23 eğitim bulunuyor. Uluslararası uzmanların katılacağı kongrenin açılış konuşmacılarından biri 'Technology vs. Humanity' kitabının yazrı Gerd Leonhard olacak. Bir diğer konuşmacımız Eczacıbaşı Holding Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı ve Türkiye Bilişim Vakfı Başkanı Faruk Eczacıbaşı olacak. Ayrıca Eczacıbaşı, 'Daha Yeni Başlıyor' isimli kitabının imza etkinliğine de yapacağız. Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan ve Hazine ve Maliye Bakanımız Berat Albayrak'a davetiye ilettik."