03.11.2008 - 12:06 | Son Güncellenme:
Kemal Derviş, Washington Post gazetesinde yayınlanan “Yükselen Piyasalara Adil Davranılmalı" başlıklı makalesinde, 2007 yılının Ağustos ayından bu yana küresel ekonomiyi tehdit eden krizin Ekim ayından itibaren yükselen piyasalara yayıldığını belirtti.
Dünya çapında ciddi bir durgunluğa dönüşebilecek krizle mücadelede kilit bir adımın, çoğu yükselen ekonomilere büyük miktarda kredinin sağlanması olduğunu vurgulayan Derviş, bu konunun15 Kasım’da Washington’da G20 ve kalkınmakta olan ülkelerin katılımıyla yapılacak toplantının merkezi bir konuyu oluşturacağını kaydetti.
Kemal Derviş, hemen hemen tüm yükselen ekonomilerin finansman zorluklarıyla karşı karşıya bulunduğuna işaret ederken durumun giderek kötüleştiğini kaydetti.
IMF’nin geçen hafta yükselen ülkelere hızlı bir biçimde fon akışını sağlamaya yönelik yeni bir kısa vadeli kolaylığını açıkladığını anımsatan Derviş, bu kolaylığın, “iyi politika sicili, sermaye piyasalarına erişimi ve sürdürülebilir borç yükleriö ve kendileriyle yapılan son görüşmelerde “IMF tarafından çok olumlu değerlendirilen" politikaları olan ülkelere yönelik olduğu belirtildiğine dikkat çekti.
YARARLANMA KRİTERLERİ KRİTİK KONU
Derviş ayrıca, ABD Merkez Bankası’nın (FED) de, Brezilya, Meksika, Singapur ve Güney Kore’nin yararlanabileceği yeni veya genişletilmiş swap kolaylıklarını da açıkladığını belirterek, bu kredi kanallarından yararlanma kriterleri ve bunlarının nasıl algılanacağının “kritik" bir konu olduğunun altını çizdi. Derviş şunları yazdı:
“IMF ve zengin ülkelerin merkez bankalarının, iyi sicilleri olduğunu düşündükleri küçük bir grup ülkenin büyük kredilere otomatik erişimi olduğu, buna karşın daha riskli olarak nitelendirilen yada daha az sistemik önemi veya siyasi etkinliği olan ülkelerin, oluşturulması daha fazla zaman alan, daha pahalı ve daha müdahaleci koşulların uygulanacağı, daha geleneksel IMF programlarına başvurmak zorunda kaldığı birsenaryoya izin verilmemeli."
UNDP Başkanı Derviş, “ciddi siyasi gerilimler" uyarısını da yaptığı makalesinde milyarlarca dolar krediye erişimin hiç hiçbir yararlanma kriteri getirilmeden otomatik olarak sağlanmasının söz konusu olmayacağını kaydetti.
Buna karşın, ülkeler arasında ayrım yapılmasının, krediye erişimi güçleştirilen ülkeleri daha hızlı bir krize itebileceği, hükümetlerinin de, IMF ile müzakere masasına oturmalarını siyasi olarak zorlaştıracağı uyarısını da yaptı.
YENİ IMF KOLAYLIĞINA ERİŞİM GENİŞLETİLMELİ
Derviş bu çerçevede, yeni IMF kolaylığına erişimi daha büyük sayıda ülkeye genişletilerek son yıllarda “oldukça iyi ekonomik politikaları" olan ülkelere açılmasını istedi.
IMF kaynaklarının, 200 milyar dolara kadar finansman sağlayabileceğini ancak küresel ihtiyacın 500-800 milyar dolar olarak tahmin edildiğini kaydeden Derviş, IMF kredilerinin yanısına, merkez bankalarının kredilerinin de gerekeceğini belirterek Çin ve Körfez ülkelerinden de katkı sağlanabileceği umudunu da dile getirdi.
Kemal Derviş, krizin yaratılmasında hiçbir sorumluluğu olmayan yüz milyonlarca insana derhal destek sağlanması gerektiğini vurgulayarak bu amaçla önümüzdeki aylarda değil, iki hafta içerisinde “kararlıö adımların atılması gereğinin altını çizdi.