10.05.2021 - 07:00 | Son Güncellenme:
STEM alanında dikkat çekici bir cinsiyet farklılığı bulunuyor. Yüksek öğretimde STEM ile ilgili alanlara kayıtlı öğrencilerin yalnızca yüzde 35’ini kadınlar oluşturuyor. Kadınların bilişim teknolojilerine katılımları ise sadece yüzde 3. Örneğin, 2015 yılında, Avrupa’da yüksek öğrenimini tamamlamış bin kadından yalnızca 29’u, bilgisayarla ilgili bir bölümden mezun oldu. Araştırmalar, cinsiyet uçurumunun, genç kızların teknoloji ve bilimle ilgili konuları seçme olasılığının düşük olduğu ilköğretim çağlarında itibaren başladığını gösteriyor. Bu eğilim üniversite ve kariyerlerinin geri kalanı boyunca devam ediyor. Şu anda, yüksek öğrenim veya kariyer seçimi olarak STEM alanını tercih etmek isteyen yeterli sayıda genç kız bulunmuyor.
Genç kızlara bilişim fırsatları
Geçtiğimiz yıl, birçok çocuğun evde eğitim gördüklerini göz önünde bulunduran Ericsson, çocuklara ve ebeveynlere kodlama, bilgisayar, bilim ve teknoloji konusunda yardımcı olacağı düşünülen bazı eğitim materyalleri paylaştı. Bu programlar devam ederken, Ericsson bir başka önemli adım daha atarak bünyesindeki çalışanların evlerine odaklanıp, kendi kızlarına ve akrabalarına STEM ve bilişim alanındaki potansiyelleri göstermelerini sağlayan çeşitli eğitim materyalleri ve araçlarla donatılan “Öğretmen Olun” (Be a Teacher) girişimini başlattı. Ayrıca, Ericsson “Hikayemizi Paylaşın” (Share our Story) programı aracılığıyla genç kızların ve ailelerinin bilişim sektörünü ve bu alandaki kariyer fırsatlarını keşfetmelerini sağlamak amacıyla sanal oturumlar düzenledi. Bir diğer proje ise genç kızlara yönelik olarak düzenlenen Technovation yarışması oldu. Şu an yaklaşık 100 Ericsson çalışanı, 28’in üzerinde ülkede, yaşları 10 ile 18 arasında değişen genç kızlara rehberlik ediyor.
“Desteğimizi sürdürüyoruz”
Ericsson Türkiye Genel Müdürü Işıl Yalçın, toplumsal cinsiyet eşitliğine verdikleri önemi şöyle ifade etti:
“Bizim gibi yenilikçi ve toplumun yararına işler yapan firmaların bu alanda çalışmalar yürütmesi cinsiyet eşitsizliğinin ortadan kaldırılmasına yönelik umutlarımızı artırıyor. Ericsson olarak geçtiğimiz birkaç yılda, özellikle üst düzey pozisyonlardaki kadın sayısının artırılması konusunda istikrarlı bir ilerleme kaydettik. Halihazırda Türkiye’de yüzde 29’luk kadın çalışan oranımızla sektörde oldukça iyi bir noktadayız. İşe alım süreçlerimizi ve terfilerimizi cinsiyet eşitliği açısından değerlendiriyoruz. Kadın çalışanlarımızın daha üst görevlere atanması için yetenek ve tecrübe gelişiminde onları destekliyoruz. Honeypot tarafından 2018 yılında gerçekleştirilen, OECD ve AB’den 41 ülkeyi kapsayan araştırmanın en önemli çıktısı gösteriyor ki, Türkiye yüzde 37’lik oran ile, STEM bölümlerinden mezun olan kız öğrenci oranının en yüksek olduğu ülke konumunda bulunuyor. Biz de kariyer yolculuklarında başarı elde edebilmeleri için kızlarımıza desteği hız kesmeden sürdürüyoruz.”
“Toplumsal cinsiyet eşitliği sadece kadınların sorunu değildir”
SELİM ARDA ÜÇER
PENTİ İNSAN KAYNAKLARINDAN SORUMLU İCRA KURULU ÜYESİ
YANINDAYIZ DERNEĞİ ÜYESİ
Benim bir hayalim var. İnsanların toplumsal cinsiyet rollerinden sıyrılıp eşit bir düzlemde kendi olabileceği ve çocuklarımızı korkmadan yetiştirebileceğimiz bir toplumda yaşamak. Aslında bu hayal, içerisinde bulunduğumuz üzücü duruma karşı bir özlem. Her geçen gün şiddetin daha da arttığı ülkemizde, yorgun insan onurumuzun elinden tutup kaldırma umududur.
Çünkü, bu tarz mücadeleler umut dolu olmalıdır.
Umut bizi harekete geçirir. Hep daha çok umut etmek, bıkmadan, usanmadan umut etmek gerekir. Kadınların korkmadan yaşadığı, insanların birbirlerine saygı gösterdiği, bir daha hiç şiddet haberi almadığımız günleri hayal ederek umut beslemek... Beni toplumsal cinsiyet eşitliğine yönelik harekete geçiren şey de bu.
Toplumsal mesele
Harekete geçme noktasında beni tetikleyen Yanındayız Derneği oldu. Bana farklı bir bakış açısı sundu. Bu hassasiyetim kendi hayatımla sınırlıyken bana bu sınırları genişletme fırsatı verdi. Toplumsal cinsiyet eşitliğinin sadece kadınların sorunu olan bir “kadın meselesi” olmaktan çıkıp “toplumsal mesele” halini aldığını gördüm.
Bu artık bizim tüm toplum olarak sahiplenmemiz gereken önemli bir ihtiyacımız. Bu eşitliğe giden yolda kadınlara kendilerini gerçekleştirebileceği alanı açmak için erkekler olarak bizlerin de harekete geçmesi gerek.
Bu noktada kadınlara “yanındayız” demenin çok kıymetli olduğunu düşünüyorum. Çünkü yıllarca toplumsal yargıları omuzlarına yığıp hareket edemeyecekleri bir konuma sürükleyip "Bu senin meselen" deyip kadınları bu mücadelede yalnız bıraktık.
Bu yüzden artık kadınların kendilerini gerçekleştirebilecekleri alanı açabilmek için farkındalıklarımızı artırmalı, hayatlarımızı toplumsal cinsiyet eşitliği prensibine uyumlaştırmalı ve davranışlarımızla bunu destekleyip var gücümüzle tüm çevremize yaymalıyız. Çünkü haklarıyla insanca yaşamak herkesin hakkı!