17.07.2012 - 14:21 | Son Güncellenme:
Yüksek öğrenim görmek amacıyla girdikleri sınav maratonunu tamamlayan öğrenciler, bu zorlu sürecin en stresli ve son aşamasına geldi. Yüzbinlerce genç, sınav stresinin ardından hayatlarına yön verecek tercihleri yapmaya başlarken, bir o kadar aile de çocuklarına en sağlıklı geleceği kurgulayacak bölümü seçmeleri konusunda destek olmaya çalışıyor. Desteğin dozunun ve biçiminin iyi ayarlanması gerektiğini belirten uzmanlar, ebeveynleri bu süreçte yaşanan stresle başa çıkma ve çocuklarıyla sağlıklı iletişim kurma konusunda uyarıyor.
Ailelerin içinde bulunduğu bu zorlu dönemi sağlıklı şekilde atlatmasını amaçlayan Koç Üniversitesi Akademik Başarı ve Hayat Becerileri Dersi (ALIS) öğretim görevlileri, ebeveynlerin çocuklarıyla iletişim kurarken nelere dikkat etmesi gerektiğini ortaya koyan bir çalışma hazırladı. “Üniversite Tercih Dönemi: Aileler için Stresle Başa Çıkma ve Çocuğunuzla Sağlıklı İletişim için Öneriler” başlıklı çalışmada, zorlu maratonun büyük bölümünün geride kaldığına vurgu yapılırken, ailelere, “çocuklarınızın üniversite giriş sınavındaki performanslarını, onların hayatlarını sonuna kadar değiştirecek bir unsur olarak görmemelisiniz. Bu, yetişkinliğe doğru adım atan çocuğunuzun hayatındaki önemli anlardan sadece biri ve daha niceleri karşısına çıkmaya devam edecek” uyarısı yer alıyor.
Üniversite tercihini yapmaya hazırlanan gençlerin, en az aileler kadar ve hatta onlardan çok daha fazla stres, kaygı ve belirsizlikle başa çıkmaya çalıştığının unutulmaması gerektiği ifade edilen çalışmada, ailelere stresi ve baskıyı azaltacak şu önerilerde bulunuluyor:
Unutmayın çocuğunuzun kaygıları sizinkilerden fazla: Çocuğunuzun, en az sizin kadar ve muhtemelen sizden çok daha fazla stres, kaygı ve belirsizlikle başa çıkmaya çalıştığını unutmayın.
Tek stresli aile siz değilsiniz: Tüm aile yaşadığınız bu stresli sürecin son derece normal olduğunu ve sizin gibi pek çok ailenin benzer durumda olduğunu kendinize hatırlatın.
Her koşulda desteğinizi hissettirin: Çocuğunuz çok kısa bir süre sonra, bir yetişkin olarak kararlarını kendi başına almaya başlayacak. Kendine güveninin artması ve onu her koşulda desteklediğinizi hissetmesi için tercih döneminden başlayarak bu güveni ona aşılamanız çok önemli.
Gelecek hayallerine kulak verin: Çocuğunuza kendini anlatması için fırsat verin. Zihnindeki gelecek hayalini, neden belirli üniversite ve bölümleri tercih ettiğini ondan dinleyin.
Onu dinleyin, anlamaya çalışın: Tüm aile bir araya gelin ve herkesin düşüncelerini paylaşması için fırsat yaratın. Burada önemli olan, herkesin birbirini dinlemeye çalışması ve kendini ifade eden kişinin dinlendiğini hissetmesi. Aynı fikirde olmayabilirsiniz, ama yine de çocuğunuzu anlamaya çalışabilirsiniz.
Düşüncenizi aktarırken baskı yaratmayın: Üniversite tercihinde ebeveyn olarak kendi fikrinizi ve arzunuzu dile getirirken çocuğunuz üzerinde bir baskı yaratmamaya çalışın. Sizin görüş ve deneyimleriniz çocuğunuz için çok değerli ve bunları duymaya her zaman ihtiyacı olacak. Ancak sizi hayal kırıklığına uğratma korkusu veya sizi mutlu edememe endişeleri, çocuğunuzun üzerinde olumsuz etkilere yol açabilir. Bu yüzden, çocuğunuzla iletişim kurarken düşüncelerinizi nasıl dile getirdiğiniz çok büyük önem taşıyor. Daha çok “Bence… Benim görüşüm/deneyimim…” gibi cümleler kurun ve ardından “Sen ne düşünüyorsun?” gibi açık uçlu sorularla çocuğunuzu dinlemek istediğiniz mesajını verin.
Çocuklar kendisini sizden iyi tanıyor, onlara güvenin: Çocuğunuza güvenin çünkü o kendisini tanıyor. Çocuğunuzu, yapabileceğini düşündüğü ve mutlu olacağı üniversite ve bölümleri tercih etmesi için cesaretlendirin.
Çocuğunuzun tercihini önemseyin: Çocuğunuzun ilgi duyduğu alana yönelmesine izin verin. Bazı meslek gruplarının iyi bir gelecek vaat ettiğini düşünmeniz ve onun mutluluğu için geleceğini garantiye almasını istemeniz çok doğal. Ancak günümüzün hızla değişen toplumunda meslekler de değişiyor. 4-5 sene sonra üniversiteden mezun olduklarında, nasıl bir toplumda kariyerlerine başlayacaklarını öngörmek gitgide zorlaşıyor. Burada önemli olan çocuğunuzun kendini iyi hissettiği, becerilerine uygun bir alana yönelmesi ve kendini geliştirmesidir.
Önceliğinizin onun mutluluğu olduğunu söyleyin: Üniversitenin ilk yıllarında, anne-babasının tercih ettiği bölüme başladıktan sonra mutsuzluğa düşen; bölüm, hatta üniversite değiştirmek isteyen öğrencilerin sayısı oldukça fazla. Önceliğinizin, her şeyden önce çocuğunuzun mutluluğu ve huzuru olduğunu hem kendinize hatırlatın hem de çocuğunuza bunu açıkça söyleyin. Çocuğunuz, tercihlerini kendisi yaparsa, bu deneyim, verdiği kararların sorumluluğunu alma hissiyatının gelişmesine de yardımcı olacaktır.
İstedikleri bölümlerden mezunlarla tanıştırın: Çocuğunuzun, tercih olarak yazacağı üniversite veya bölümlerde okuyan ya da mezun olmuş kişilerle tanışması ve onların deneyimlerini dinlemesi için bu kişilerle iletişime geçmesine destek olun.
Stresi yenme konusunda ona örnek olun: Stres ve kaygı ile sağlıklı başa çıkma konusunda çocuğunuza örnek olun. Belirsizliklerle dolu bu süreci, siz ne kadar başarıyla yönetirseniz o da sizden bunu öğrenecek ve olumsuz duygularla sizin kadar etkili bir şekilde başa çıkmaya çalışacak.
İletişime açık olun: Çocuğunuza istediği zaman sizinle konuşabileceğini açıkça söyleyin. Bu süreçte birlikte olduğunuzu, karşılıklı konuşarak sağlıklı bir karara varabileceğinizin altını çizin.
Keyif aldığı aktiviteler için fırsat yaratın: Çocuğunuzun, bu stresli süreçte keyif aldığı aktiviteleri yapması için fırsat yaratın.
Birlikte “tercihsiz” gün geçirin: Tüm aile üniversite tercihlerinin konuşulmadığı, ‘normal’ bir gün geçirin. Birlikte keyif aldığınız aktivitelere zaman ayırın.